hesabın var mı? giriş yap

  • bilindik pazaryeri platformları dışında kredi kartıyla alışveriş yaptığınız sitelerde dikkat etmeniz gereken şeylerden bahsetmek istiyorum.

    öncelikle son zamanlarda "yaprak site dolandırıcılığı" yani bilindik sitelerin birebir aynısı yapılarak dolandırma olayları çok arttı. bilgisayar/telefon bilgisi yalnızca temel düzeyde olan kullanıcılar bu tarz şeyleri bilmiyor ve google'da "villa kirala, otel rezervasyonu, x otel oda kirala" gibi anahtar kelimeleri kullanarak bu "yaprak sitelere" yani orijinalinin birebir aynısı şekilde yapılmış sitelere denk geliyorlar ve dolandırılıyorlar.

    bir tanıdığımın da başına gelmişti, termal otelden rezervasyon yaptığını zannederek kredi kartıyla ödeme yapıyor, fakat ortada otel falan yok, ödediği para direkt dolandırıcıya gitmiş olmuştu. internet sektörüyle ilgili çalıştığım için benden yardımcı olmamı rica etti ve biraz uğraştığımda dolandıran kişiyi tanıdığımı fark ettim ve araya birilerini sokarak parasını geri almıştık tanıdığın. * peki bu tarz işlemlerde hem kart güvenliğini sağlayıp, hem de sitenin orijinal olduğundan nasıl emin olabilirsiniz ? kısacası nasıl dolandırılmazsınız ? işinize yarayacak bazı bilgiler vereyim;

    1-)bilindik ilan platformlarındaki(sahibinden, letgo vs) üzerinden mesaj olarak gönderilen linklere tıklayarak kesinlikle ödeme yapmayın, karşınıza o sitelerin birebir aynısı çıksa bile emin olun ki bir yaprak site yani kopya site ile karşı karşıyasınız, yaptığınız ödeme platforma değil direkt olarak dolandırıcıya geçmiş olacak.

    2-) öncelikle google'ın algoritmasının şu an bet siteleri tarafından inanılmaz bir şekilde manipüle edildiğinin farkında olun. normal bir şey aradığınızda bile ".fr, .it, .be" gibi domainler çıkıyor ve bunlar sizi bet sitelerine yönlendiriyor, ya da yaprak siteye yönlendiriyor ve dolandırılmanızı sağlıyor, girdiğiniz domainin doğru domain olduğundan tamamen emin olmalısınız, domain whois üzerinden girdiğiniz sitenin adını ve uzantısını girerek o domainin hangi yılda kayıt edildiğini, kim tarafından kayıt edildiğini vs sorgulayabilirsiniz, fakat bu kesin bir doğrulama yöntemi değildir yani yıllardır açık olan yenilemesi geçtiği için düşmüş bir domaini dolandırıcı yenileyerek üzerine almış olabiliyor.

    3-)google'da arattığınız anahtar kelimelerde girdiğiniz sitedeki fonksiyonların aktif olup olmadığını mutlaka kontrol edin, ne demek mi istiyorum ? yaprak sitelerde(kopya sitelerde) genellikle yalnızca ödeme kısmıyla ilgili fonksiyonlar çalışır vaziyette olur, yani "iletişim" vb sayfalara girdiğinizde oradaki fonksiyonların hiçbiri çalışmaz, sayfadaki butonların birçoğu pasif durumda olur ve tıkladığınızda herhangi bir işlev gerçekleşmez.

    4-)bir anahtar kelime arattığınızda(x otel rezervasyonu, x otel oda kiralama gibi düşünebilirsiniz anahtar kelimeyi) aynı isimle kaç tane site bulunduğuna dikkat edin. örneğin "ihearditallbefore otel rezervasyonu" yazdınız ve bununla ilgili farklı domain isimleriyle 3-4 tane site çıktı, buradan şunu anlamalısınız ki dolandırılmaya bir nefes kadar yakınsınız, hiçbir şekilde doğru/orijinal siteyi bulmakla uğraşmayın ve bilindik platformlardan/mobil uygulamalardan rezervasyon yapmayı deneyin, diğer türlü %99 ihtimalle dolandırılırsınız.

    5-)bir siteye girdiğinizde yukarıda yeşil kilit işaretinin olmasının yani "bu site güvenli/ssl sertifikası mevcut" yazmasının hiçbir önemi yoktur. yani aklınızda "he demek ki orijinal ve güvenilir bir site" fikri canlanmasın, çünkü ssl sertifikaları bedavaya alınabilen bir şey ve dolandırıcılar da güven sağlayabilmek adına zaten ilk olarak bu gibi işlemleri hallediyor.

    6-)sanal kart kullanmanız gerçekten çok önemli, yani "nasıl olsa şifre gelmeden kartımdan para çekemezler" diye düşünmeyin, evet tr içi işlemlerde şifresiz işlem yapılması çok zor, fakat yurtdışı sistemlerini kullanarak kartınızdan çok ciddi miktarlarda para çekebilirler ve bunu tamamen şifresiz yapabilirler, o yüzden internet üzerindeki tüm işlemleriniz için sanal kart oluşturun ve sanal kartınızda yalnızca işlem yapacağınız tutar kadar para bulunsun, limitinizin hepsini tanımlamayın.

    birilerinin işine yaraması dileğiyle.

  • ofiste sabah sabah poğaçamı kemirirken, yüzümde tatlı bir tebessüm oluşturan batman özlem adlı otobüs firmasının muavin ve şoförlerini alkışlıyorum. ülkemizde daha çok görmek istediğimiz güzel hareketler bunlar.

  • öğrenci evlerinde makarna, yumurta en standart yiyecektir. kiminde vakitsizlikten, kimin de üşengeçlikten kiminde de parasızlıktan pişer. ancak bu durum evladının güzel yiyeceklerinden mahrum olduğunu düşündüp zaten üzülüp duran anneye söylenmez.

    - ne yediniz evladım bugün
    - köfte yaptık anne
    - kuru kuru mu yediniz onu
    - yo be anne yanına salata da yaptık
    - oyy oyyyy bi salata köfteyle mi duruyorsunuz
    - yok be anne, çorbada yaptık...
    - ah be evladım pilav, garnitur bişiler de yapsaydınız yanına
    - yaptık annem, pilavda yaptık, patateste kızarttık. yoğutta koyduk masaya, üzerine de puging yaptı selami onu yedik.
    - ay evladım kıyamam ben size, dün sınavın vardı ama uğraşamamıssındır. ne yedin kurban olduğum
    - eee ,eeee ay aman anne kafa mı kaldı ne yediğimi nerden hatırlayım, kurduk gene sofrayı merak etme

    telefon kapatılır, ev arkadaşları sayılan yiyeceklerden bi tuhaf olmuştur.

    - puding ne lan baklava aldık deseydin,
    - inegöl köfte olduğunu söyleseydin şöyle parmak parmak, yanında da turşu vardı hatta
    pilaki bile yaptık deseydin,
    - pilav da öyle sıradan pilav değildi, özbek pilavı deseydin...

    sonra herkes birbirine bakar cepte paralar sayılır, yakındaki dürümcüye gidilip gidilemeyceği hesaplanır. ehh be anne akşam akşam yaptırdığın masrafa bak bize denir.

    ben nedense hep dolma ve sarmayı özlerim, diğer yemekler bir şekilde marketten bile alınır yapılır da ya bunlar.. anneme hep sarma, dolma yediğimizi anlatırım, benim yapamayağımı bildiği için sürekli meçhul ev arkadaşı bu işi yapabilen insandır. annemde neden merak etmez bilmiyorum koca istanbul'da ev arkadaşlarımın hep dolma yapabilen insanlar olmasını...
    belki ve büyük ihtimalle onlar da bilir o yemekleri yemediğimizi, karşılıklı bir mutlu yalanı paylaşıyoruzdur.. ne yapalım bile bile bir anne evladının makarna ve yumurta ile beslendiğine razı olmayacaktır hiçbir zaman.

  • şiddetin bir başka çeşidine maruz kalmış merhume. dr olmam sebebiyle bir çok insanla karşılaşıyorum, ve maalesef erkeklerin hastalanan eşlerinden çok kolay vaz geçtiğine şahit oluyorum. kadınlar ise yıllarca yatalak eslerine sonsuz bir merhametle sahip çıkıp yanlarında oluyorlar. genellemeler hatalıdır evet vapurlar da tuhaftır hayat da

  • aslında renksiz olan gözlerdir.
    mavi göz denen olgu, iriste pigment yokluğu nedeniyle gözün mavi renkte görünmesinden ibarettir.

    renksiz olan pekçok madde belirli bir yoğunluktan sonra mavi ya da yeşil tonlarında görülmeye başlanır. örneğin: gökyüzü, su, cam vb.

    işte pigment yoksunu olan bu gözler de bir cama yandan baktığınızda göreceğiniz renk seçeneklerine benzer şekilde mavi veya yeşil olarak görülürler.
    bu nedenle çoğu kişinin gözleri ilk doğduğunda mavimsi bir tondadır. yeni doğan bebekte pigment üretimi yeterli olmadığından bebeklerin gözü mavi görünür.*, zamanla pigment üretilir ve mavi gözler yerini kahve, ela gözlere bırakır.

    bu durum genelde ileri yaşlar için geyik konusu olur:
    - biliyor musun ben doğduğumda gözlerim masmavi imiş... *

    gerçek renkli göz diğerleridir.

  • (supermen tşörtü ile servis yapan genç kız garsona)

    - tişikkirlir sipirmin

    --- spoiler ---

    söylenebilseydi şahane olacaktı, söylenemedi bile, o kadar da gaz verdik arkadaşa
    --- spoiler ---

  • corona salgını ile ilgili olan tartışma yara bandını hızlı mı çekseniz daha çok acır yoksa yavaş mı gibi bir şey sanırım. (bant ile olanının cevabı yavaş çekmek ama tabii direkt bağlantısı yok konuyla)

    virus kaçınılmaz olarak yayılacak. öyleyse hemen yayılsın bitsin. mantıklı mı? şöyle sorunlar var:
    1. sağlık sisteminin kapasiteye yetişememesi en büyük sorun. virüs çabuk yayılır ve insanlar hastanelere yığılırsa çoğu tedavi edilemeyecek ve ölüm oranları çok artacak.
    2. zamana yayılırsa malzeme (maske, solunum cihazı vs.) üretmek için zamanımız olur.
    3. zamana yayılırsa tedavi yöntemleri gelişir, belki ilaç bulunur.

    ama en önemlisi yaşlıların ve risk altındakilerin durumu. hastalık yayılsın demek bu kişiler ölsün demek bir yerde. değilse de bu kişilere özgü tedbir alınması gerekiyor. hastalık gençler arasında hızla yayılsın ama yaşlılar arasında yavaş yayılsın gibi bir seçenek mümkün değil gibi. dolayısıyla ekonomik kaybı göze alıp bandı yavaş yavaş çekmek herkes için en iyi çözüm gibi görünüyor.