hesabın var mı? giriş yap

  • yalnız tutuklayan kadın polis de türbanlı. bildiğin mesaj veriyorlar. şeriat böyle böyle geliyor.

    arap yalaya yalaya arapları geçtik.

  • kendisine saygım iyice artmış olan, büyük oyuncu.

    bu mal topluma karşı böyle bir açıklama yapmak bile büyük bir cesaret örneğidir. ustanın medeni cesaretine hayran olmamak elde değil.

  • erkin koray'ın davulda nihat örerel, bas gitarda rauf ülgün kadrosuyla çıktığı bir konser. böyle bir konserin kaydının gün ışığına çıkışı çok tesadüfidir. 1998 senesinde bir süreliğine yeni zelanda'dan türkiye'ye gelen nihat örerel, o dönemler gökhan aya'nın açık radyo'da hazırladığı mercek programına konuk olur ve programda 70'li yıllarda çaldığı konserlerde nasıl çaldığını akşam dinlemek için konserleri kasede kaydettiğinden bahsedip, o günden günümüze elinde adeta altın değerinde bir arşiv niteliğinde tesadüfi olarak kalmış olan bir kasedi gökhan aya'ya programında çalması için sunar. ilk defa bu programda bu konserden bir mesafeler yorumu çalınır ve koray'ın bu özgün bestesinin o dönemler oldukça uzun gitar soloları ve doğaçlamalar eşliğinde uzunca çalındığı anlaşılır. bu konserde çalınmış diğer şarkılar goca dünya, karlı dağlar, sır, aşkımız bitecek, sana bir şeyler olmuş ve çiçek dağı'dır. 1974 tarihli elektronik türküler albümünden iki parça çalındığını bildiğimiz bu konser, bu albümün turnesi niteliğindedir. bu konserde dikkat çeken bir diğer bir özellik, koray'ın plaklarındaki düzenlemelere nazaran şarkıların oldukça sert elektro gitar tonlamalarıyla çalınmış olmasıdır. o dönemler sahnede fazla konuşmamasıyla (şu anki haline oldukça tezat oluşturacak biçimde!) dikkat çeken koray'ın konserin açılış parçası goca dünya'yı çaldıktan sonra seyircilerle olan diyaloğu aynen şu şekilde olmuştur:
    bugün, çok az ve öz olarak buradayız. bugünün en iyi konserini yapmakta kararlıyız. rüzgar gibi gelip geçeceğiz. alkış yok, hiçbir şey yok; müziğimiz non stop devam ediyor, teşekkürler... (der demez karlı dağlar başlamaktadır.)
    burada erkin koray'ın bahsettiği müziğin non stop devam etmesi, koray'ın bu sözlerinden sonra konserdeki bütün şarkıların hiçbir şekilde ara vermeden inanılmaz bir performansla ard arda çalınmış olmasıyla alakalıdır. bu konser günümüzde nasıl olduğu bilinmemekle beraber bir dönem piyasaya sızıp korsan olarak elden ele dolaşmıştır.

  • saat 01:30 civarlarında balat'ta asayiş polis birimine bağlı bir polis otosunun çevirmiş olduğu taksi şoförüne dayak atması olayıdır.

    taksiyi durduran polis taksiciyi aşağıya indirir, aralarında bir konuşma geçer sonrasında taksici trafik polisi değilsiniz der bu kısmını duydum ben ki taksici haklıydı polisler asayiş birimine bağlılardı. sonrasında üç polisten birisi taksicinin kafasına durup dururken yumruk atar ve tokat atmaya başlar, diğer arkadaşları ayırmaya çalışırken bu polis tekme atmaya devam eder. tam o sırada biz ve bir kaç kişi aşağıya iner ancak sanki mahalle kavgasına yetişirmişcesine başka bir polis aracı gelir. orada olan hiçbir insan müdahale edemez taksici tartaklanarak arabasına bindirilir ve yoluna devam eder. ancak giderken arabasının camını açar ve şu lafı der "teröriste gelince kaçarsınız, bize gelince vurursunuz taksiciyiz ya biz".

    etrafta olan hiçbir insan polislere bir şey diyemez çünkü bunu yapan polisler bence terörist kadar tehlikelidir hiç kimse hatta kanun bile onlardan güçlü değildir. video çekmeyi akıl edemedim ancak sinirden elim ayağım titrerken bunu yapanların plakasını alabildim bununla ne yapabilirim hiç bilmiyorum. ne yapmam gerektiği konusunda yardım edebilecek olan varsa çok mutlu olurum çünkü vicdanım çok sızlıyor.

    edit: temmuz değil ağustos olması gerekiyor, sinirden ne ay kalmış ne başka bir şey.

    edit2: 34a80163 bunu yapan polislerin aracının plakası.

    edit3: ispiyonlamışlar ama kimse kusura bakmasın kafasına göre adam döven, silah çekip vuran polis benim için terörist kadar tehlikelidir. ben genelleme yapmıyorum sadece bunu yapan polisler olduğundan bahsediyorum.

    edit4: ayrıca bu entryi girmemden sonra beni seri eksi oylayan arkadaş, umarım sen veya ailenden biri bir gün o taksicinin durumuna düşmez.

    yıllar sonra gelen edit: çok isterdim gerçekten o polisi bulduk ve gerekeni yaptık demeyi o yüzden söylüyorum.

  • tarih, 7 ağustos 2005.. nişanlınız ile uzun süre önce aldığın evlilik kararınızı, bugün eyleme dökmek üzere nikah dairesindesiniz. herkes sıralara oturmuş, sizi bekliyor. 1500 lira kadar maaşınız var, duyunca "oo" çekilecek cinsten.. nişanlınız ise, makine mühendisi. onun da o civar bir maaşı var. gül gibi geçinip gitmek için ideal.. nikah başlamış, şahitler, evet cevapları, alkışlar, gelinin alnından öpmek.. akşam beşe doğru gelen saat, hafiften güneşin dairenin camlarından içeri vurması söz konusu. ve artık evinize gidebilirsiniz. aradan 1 hafta geçtikten sonra çektiğiniz kredi, düğünde takılanlar derken yavaş yavaş borçlar ödenir vaziyette.. 2 mp kameralı telefonlar ile çekilmiş nikah anlarınızı izleyip, 55 ekran televizyonunuzda günün bitmesini bekliyorsunuz. önünüzde uzun bir gelecek olduğunu varsayıyorsunuz, mutlusunuz. akşam haberlerinde avrupa birliği'nin türkiye'ye sunduğu koşulları izleyip düşünüyorsunuz sonra karınıza sarılıyorsunuz. ertesi gün fotoğraf makinesi ile annenizin çekmiş olduğu, fotoğrafları almak ve makineye poz doldurmak geliyor. bilgisayar fiyatlarını soruşturuyorsunuz, 512 mb ram'e sahip bir bilgisayar dikkatinizi çekiyor. borçlar bitince ilk işiniz almak. 1.700 kadar ödemeyi düşünüyorsunuz. gelecek planlarınız var, ertesi sene para biriktirip karınızla brüksel'e gezmeye gitmek gibi bir düşünceniz var. pek zor görünmüyor.. işte, sıcak bir ağustos 2005 vakti.

  • ebesinin amı artık.

    akbank internet’in kurumsal mobil girişinde az önce şifre değiştirirken karşıma çıkan uyarı. bireyselde de böyle mi bilmiyorum.

    bu kriteri tutturacağız diye şifreleri sağa sola yazıyoruz daha büyük güvenlik açığı oluyor.