hesabın var mı? giriş yap

  • bizim evde spagetti pişmezdi. spagetti bir nevi zengin yemeğiydi.
    düşünün artık.

    birgün gittim spagetti aldım geldim çocuğum daha, dedim anne bunu pişirir misin. dedi o neymiş haa makarna mı iyi pişireyim dedi.
    akşam böyle nasıl sevinçliyim allah'ım spagetti yiyecem diye. bir getirdi annem 3'e mi kırmış artık kaça bilmem erişte olmuş. ulan nasıl üzülmüştüm varya o hayal kırıklığımı hala hatırlıyorum.

    anneme bunu diyince de e nasıl yencek o diğer türlü yenmiyor demişti. hey gidi günler.

  • gittim kıtaya teslim oldum. kıta dediğim de askeri hastane. verdiler nizamiyeye takılıyorum. haftada bir de nöbet tutuyorum. nöbetlerde gazete dergi ne varsa yığıyorum masaya. ammde ömer diye bir çocuk var. gündüz uyuyup gece sabaha kadar nöbet tutuyorlar. alarm verilirse gidip müdahale ediyorlar falan fıstık. ömer gazeteyi katlayıp kenara koymamı bekliyor. koyar koymaz şıp diye damlıyor. "komtanım gazeteyi alabilir miyim?"
    ulan diyorum arka sayfa güzeline bakıp attıracaklar.
    sonra fark ettim ki ömer parmağıyla takip ederek manşetleri okumaya çalışıyor. çağırdım ömer'i. anlattı hikayesini. diyarbakırda yaşıyormuş. ana baba yok. halası büyütmüş. dağda çobanlık yaparmış. köyünden ilk defa askerlik için çıkmış. bizim insan sarrafı bölük komutanı da nizamiyeden girmeden anlamış ömer'in halini. gerekli tedbirleri de alıp ali mektebine yazdırmış. ömer gündüzleri okulda geceleri nöbette. okul öyle çok yoğun değil ama çat pat okumayı öğretmiş. o günden sonra ben de ömer'i her nöbette çalıştırmaya başladım. kâh okuyoruz kah matematik çalışıyoruz. günler gelip geçiyor. bir gün yine nöbette ömer benim kupaya 3ü bir arada kahve koymuş getirdi. bıraktı önüme. "komtanım bugün er maaşımı aldım da".
    kendine neden yapmadın lan dedim. "borcum vardı onu ödedim, bi paket sigara aldım. kalan param da ancak buna yetti"demesin mi? çekmeceden bir tane çıkarttım verdim buna. sittir git kendine bi kahve yap da gel dedim. o sıcak suya gidince toparladım kendimi. aldı geldi kahvesini. sohbet ettik. kahve bitince gazeteyi aldı gitti.
    bizim komutan bunu kalorifer kazancısı yaptı sonra. en son sivilde de kapıcılık yapıyordu ömer. 3 çocuğu vardı. sonra görüşemez olduk. kardeşim benim.

  • havacılık sektöründen bildiriyorum bunun ana nedeni yaşanan 11 eylül olayı ve sonrasında uçağa likit patlayıcı sokma eyleminin olmasıdır.

    laptop ve tabletlerde de laptop içinde bomba düzeneği sokmaya çalışlmasından dolayı kısıtlamalar getirildi.

    reçeteli ilaç, uçuş süresince yetecek bebek maması gibi istisnalar var.
    diğer taraftan 100 ml'lik kaplarda 1 lt'ye kadar sıvı sokulabilir.

    havalimanında ikinci kontrol noktasından sonra alınan suyun uçağa sokulma nedeni ise bunları getiren firmanın akredite olması, faturasının olması veya fabrikadan mühürlü araçla gelmesi ve x-ray taramasından geçmesidir.

    bu uygulama elbette ki havalimanı içinde ikinci kontrol noktasından sonra su satan firmaların veya pegasus gibi ikramdan ciddi gelir elde eden firmaların da işine gelmektedir ama hiç bir zaman ana neden bu olmamıştır.

  • yüzde 90'ı tahıl ürünlerine dayalı, protein fakiri, vücudun ihtiyaçlarının karşılanmasına değil, doymaya odaklı beslenme tipi. sonuç ince kemikler, dayanıksız iç organlar, kronik yorgunluk hali.

  • bundan şikayet edenler, türbanlı kızlarının hoplatılmasına, oğullarının da türbanlı kızları hoplatmasına izin vermesin mümkünse. böylece 20-30 yıl sonra sizin gibileri daha az görmüş oluruz.

    rahatsızlığınız şampanyadansa eğer, bunun kızı hoplatılırken kolbastı oynayan türbanlı teyzeden ve badem bıyıklı amcadan ne farkı var, bilemedim.

  • memurum.

    beter olun.

    vekillik kapacağım diye hükümetin teklifinden daha azını kabul eden başkanı, başıma bir iş gelmesin veya ufak da olsa bir koltuk kapayım diyen üyeleri olan sendika.

  • günün neredeyse her saati dolu, kasalarında sıra olan, 25-30 yıllık eteklerini giyip pazar arabalarıyla daracık ve ambar gibi dağınık koridorlarında ürünleri inceleyen yaşlılarla dolu polonyalı market zinciri. et ürünleri özellikle ucuzdur bu sebepten soğuk dolaplarının önünde ekseriyetle sıra bekleyenler olur.

    bulunduğu semte göre büyüklüğü ve içerisindeki ürün çeşitliliği değişebilir. misal, bir şubesinde yüksek alkollü içkiler* bulunurken daha ufak döşenmiş bir şubesinde biradan başka birşey bulamazsınız. yine büyük olanlarında kozmetik reyonu, büyük içki reyonları mevcuttur ve küçük şubelerdeki raf ve reyon düzenlerine göre daha çok çeşit ve ürün barındırır.

    gün itibariyle; 4-pack zywiec birayı 8.90'a, 360 gr kemiksiz yağsız domuz filetoyu 6.90'a, 400 gr dondurulmuş pizzayı 6.99'a, makarna soslarının kavanozunu 3.49'a alabileceğiniz öğrenci dostu bir markettir.

  • hem okuyup hem çalıştım. 2006 yılında bir öğrenci olarak elime ayda 1100 lira geçiyordu. tek başıma ev tuttum. okulu dört senede bitirdim. ayaklarımın üstünde durmanın gururunu yaşadım. ailemin de benimle gurur duyduğunu biliyorum. ayrıca ailemin bana saygı duyduğunu fark ediyorum.

    onları mahçup etmedim, zora sokmadım.

    bazılarının zoruna giden, en asil duyguların insanıdır.