hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.

  • öncelikle fantastik kurgu edebiyatını, fantastik edebiyat ile karıştırmamak gerekir. fantastik edebiyat (#33565683) şu entryde de belirtildiği üzere. bir çok geniş kavramı içine alan bir türdür. fantastik edebiyat denilince işin içine alice harikalar diyarında da girer edgar alan poe'nun hikayeleri de girer. fakat kast ettiğimiz edebi eserler, kendine ait bir evreni olan bu evren dolayısıyla, olacakları gerçekleşmiş gibi aktaran fantastik türlerdir. bu türlerin genel bir adı olmamasına rağmen, fantastik kurgu bu türe vereceğimiz en yakın isim. bu konuyu biraz açmak gerekirse

    şimdi, fantastik kurgu nedir, ne değildir ?

    fantastik edebiyat, fantastik kurgu edebiyatı; fantastik unsurların çevreyi kuşattığı, olağan olmayan olayların gerçekleştiği, alternatif bir dünyadaki olağan hikayeleri anlatır. bu türe çoğu insan kaçış edebiyatı demiştir, oysa bu tür salt hikayeye en yakın türdür. bir alegori yoktur, içerisinde anlatılmak istenen, bir çok insanın farklı görüşleriyle farkı olabilir. tabi en temel, fantastik kurgunun anlatmak istediği olay inançtır. yüzüklerin efendisin de mordora giden ufak bir buçukluğa olan inanç. drizzt'in kendi adaletine olan inancı, rand al thor'un deliliğine rağmen kötülüğü yenme inancı, garion'un arkadaşlarına ve dedesine inancı şeklinde değişiklikler gösterebilir.

    neticede bu türü ikiye ayırmak lazım, edebi olanlar ve popüler olanlar.

    popüler olanlar, drizzt do'urdendir, ejderha mızrağıdır, eregondur, harry potterdır,

    edebi olanlar, yüzüklerin efendisi'dir, yerdeniz'dir, buz ve ateşin şarkısı'dır. kral katili güncesi'dir zaman çarkı'dır, david eddings'dir.

    daha edebi bir dilli derinlemesine açıklamak fantastik kurguyu diğerlerinden nasıl ayıracağımız konusuna gelirsek eğer fantastik kurgu var olmayan özü varlıklarla sınırlayarak geliştirilen bir edebi türdür. daha detaylı açıklamaya çalışırsak fantastik kurgunun amacı şu sözde saklıdır: “ fantastik edebiyatı, söylemsek düzeyde yeni, alternatif bir simgesel bir düzen kurmayı hedefler.”

    yani fantastik kurgu dediğimizde; bilinenden bağımsız ayrı bir dünya çizilip o dünya da yaşanılan olayların epik bir üslupta anlatılması şeklindedir. bu dünyanın düzeni tamamen aykırı olabilir, farklı ırklar olabilir bunların tamamı olmaya da bilir. kurmaca bir dünyada tamamen hayali ve var olmayan bir dünyadaki hikayeleri anlatan türe fantastik kurgu demeliyiz. bir çerçeve çizeceksek tür hakkında önce buradan başlayalım. fantastik kurgu ile karıştırılan üç ayrı alan da vardır. fantastik ve fantazya terimleri bunlar üzerine gidersek.

    fantastik, bir hikaye de bulunan bir öğedir ya da hikaye, fantastik olan bir öğenin üzerine kurulmuştur. birçok hikayede bu mevcuttur. türk edebiyatında peyami safa’nın matmazel noraliya’nın koltuğu eserinden yabancı edebiyatta shakespeare’in hamleti’ne kadar bir çok hikayede fantastik öge görebiliriz. fakat bu fantastik öğeler romanın ana çatısı olmadığı için, kurguyu onlar üzerinden onlar tarafından kuşatılarak kurulmadığı için fantastik kurgudan ayrılmaktadır.

    fanteziye gelince bu fantastikle aynı anlamda kullanılan ve kafa karıştıran bir sözcüktür. fantezi edebiyat’ın temel özelliği bir mantığa bağlı olmayan, saf hayal gücünün ürettiği eserlere dayanmaktadır. yüzüklerin efendisinin bu türe konulması yanlıştır. bu türün en önemli temsilcisi alice harikalar diyarında’dır. genç bir kızın ellerinde kağıtlarla bir hayale dalmasını anlatır, belli bir mantık yoktur. belli bir sistem ve düzen görülmez bu roman türlerinde o yüzden.

    fantastik kurguda olan ayrı bir dünya, ayrı bir evren ve onun içinde yaşanan olayları anlatması bakından kurgunun tamamen fantastiğe bağlı olması bu türe adını vermektedir. kurguda ayrı bir gezegen üzerinde yaşayan ayrı ırklar bunun sosyal ve kültürel yapısı hatta konuştukları dillerine kadar ayarlanmış, incelenmiş, roman için tamamen ayrı bir dünya inşa edilmiş olması bu türün en büyük özelliklerindendir.

    tolkien’in orta dünyası, barış müstecaplıoğlu’nun perg’i, weis&hickmann’ın krynn’i ya da orkun uçarın derzulya’sı bu bahsettiğimiz ayrı dünyaların örnekleridir. bu örnekler daha da çoğaltılabilir. kısaca söylemek gerekirse ayrı dünya oluşturulup hikayelerini bu dünyanın içinden aktarılması, salt fantastik kurgu edebiyatını ortaya çıkarır.

    bu tarzda sizin ilginizi çekmeyi umduğum, fantastik kurgu eserlerinde kısa örnekler vererek kafanızdaki tanımı daha net kurmanızı hedeflemekteyim.

    "benim geldiğim şehirde ,monzoberenzan'da , halkım hayatları boyunca arkadan gelecek bir hançerin korkusuyla arkalarını kontrol ederek yaşar. ama çoğu zaman hançer önlerinden en yakınlarından gelir ."

    r.a. salvatore, kara elf serisi 1. kitap anayurt

    caramon, kıza bakınca yüzü ciddileşti.

    seyretmekte olan raistlin, gülümsedi. "evet kardeşim. benimle birlikte cehennem'e girecek. önümden gidip, benim yerime dövüşecek. kara rahiplerle, karabüyü kullanıcılarıyla, ruhları lanetlenmiş topraklarda dolmaya mahkum edilmiş ölülerle ve kraliçemin yaratabileceği sayısız işkenceyle karşılaşacak. tüm bunlar, hem bedenini yaralayacak, hem aklını yutacak, hem de ruhunu parçalayacak. sonunda, artık dayanacak hali kalmayınca ayaklarımın dibine yığılacak... kan içinde, perişan halde, ölüm döşeğinde...

    "kalan son gücüyle, teselli amacıyla elini bana uzatacak. benden, kendisini kurtarmamı istemeyecek. böyle bir şey istemeyecek kadar güçlü. benim için hayatını isteyerek, severek verecek. bütün isteyeceği, ölürken yanında durmam olacak."

    raistlin, derin bir nefes aldıktan sonra ürperdi. "ama ben onun yanından yürüyüp geçeceğim caramon. yüzüne bile bakmadan, tek bir söz söylemeden yürüyüp geçeceğim. neden mi? çünkü artık ona ihtiyacım kalmayacak. kendi amacıma doğru devam edeceğim ve onun parçalanmış kalbinden kan akarken bile benim gücüm artacak."

    weis & hickman, efsaneler serisi 3. kitap ikizlerin savaşı

    "yaşayan pek çok kişi ölümü hak eder. ölülerin de bazıları yaşamı. yaşamı onlara verebilir misin frodo? o yüzden ölüm hakkında hüküm vermekte o kadar acele etme. çünkü, en bilgeler bile her şeyin sonunu göremez."

    j.r.r. tolkien, yüzüklerin efendisi 1. kitap, yüzük kardeşliği

    "kan, bir çeşmeden akar gibi. yaşam, eğer almaya cüret edersem. kendi yaşamım sona ermekte olduğundan asıl almamaya cüret edemezdim. içtim, doyasıya ve yaşadım... bir kez daha…ben, strahd toprakla birim."

    p.n erold, ben, strahd bir vampirin anıları

    yukarıdaki örnekler, daha da çoğaltılabilmekle beraber genel ayrım bu şekildedir. artık fantastik kurgu ve fantastik edebiyat buna bağlı dizilerin ve filmlerin gelişmesiyle önü açılan bir tür oldu. eskiden edebi çevrelerden, ucuz roman, kaçış edebiyatı, derinliği olmayan edebiyat damgası vurulan bu edebiyat. giderek edebi bir türe ve keskin ayrımlar noktasına ulaştı.

    bu ayırımı net bir şekilde belirtmek bu ayırımın net bir şekilde anlaşılmasına türlere gerektiği bir biçimde davranılmasına olanak sağlayacağı görüşündeyim.

  • rolex taktığından sıkıntı olmayacağını düşündüğüm yürüme işlemi.

    ama arda bayrampaşa çocuğudur, anternmandan önce yasin suresini okur, instagram'da kur'an-ı kerim'li ve dualı fotoğraflar paylaşır.

    tanım: ortalama yurdum reisçisinin yaşam tarzına yakışır bir hareket.

  • yapılan bazı paylaşımlarda kendini gören ali, metroda kitap okurken tanımadığı bir kızın fotoğrafını çektiğini ve kızında fotoğrafın altına "entel olcam kız tavlıcam diye kendini yırtan izban kekosu :d terliklerine bayıldım :* " yorumunu görünce biraz da duygusallık ile yazdığı ve bir kitap sayfasında paylaştığı alttaki yazı ile bir kez daha düşündürmüştür hepimizi.

    yazıdan önce değinmeden geçemeyeceğim şey ise, şu sosyal medya zımbırtısı yüzünden her şeyden haber çıkarma, dalga geçme veya bilgelik taslayanları görmek ( paylaşımı yapan kız ve onun gibiler) ne kadar mide bulandırıcı olsa gerek. her sabah normal hayatta ne tarz birisi olduğunu bildiğin insanlar dünya'nın filozofu, enteli geçinir değil mi çevrende, hepsine haklısın hep bir sus diyesin gelir mi?

    işin komiği insanları hala kıyafetleri, ayakkabısı vs. yargılayacak ölçüde sadece potansiyele sahipler. kıyafet insanda izlenim bırakır evet ama bu önyargı olmamalı. diğerleri için hayat gittiği tatil de en güzel fotoğraf açısını bulmak için milyon kare, pahalı ya da ünlü bir restoran ise sınıf etiketleri, ödenemeyen kredi kartları ile alınan şeylerin fotoğraflarını paylaşmaktan, telefona gömülen hayatlardan ibaret.

    ha, bir de en nefret ettiğim kitap okumak marifet değildir önemli olan okuduğun ve yaşadığındır. herkes kitap okur, kimisi sabahtan akşama ama boş okur, önemli olan bir şey çıkarabilmektir. bu yüzden bunları yazma gereği duydum, başkalarının hayatlarını bilmeden kimileri kitaplardan bir şey çıkarmaya çalışırken kimileri de popüler kültürün meraklısı ama her ne hikmetse bu ülkenin filozofları kesilir diyeyim de, yazının devamını siz okuyun.

    ali uçar arkadaşımızın paylaşımdaki ifadesi,

    "arkadaşlar fotoğrafta ki şahıs benim ve hiç utanmıyorum karşımda oturmuş olan kıza veya çevremde hiç kimsenin namusuna bakmadığım için.. evet ben cebi çok zengin bir insan değilim hatta ilkokul 6 sınıf terkim annem babam ayrı toplumun huzurunu kaçıran soytarı olmadım utanıyorum...

    çalmıyorum çalışarak kazanıyor param yettiğince kitap almaya kütüphaneye gitmeye çalışıyorum çok utanç duyuyorum böyle bir insan olduğum için...

    elbisem kirli terliğim bindiğim metroya uygun değil işte zihnimi kirletemiyorum utanıyorum. ama her ne olursa olsun bana kitaplar böyle olmayı öğretti insan olmayı hayvanlaşıp çevremi kirletemiyorum üzgünüm utanıyorum...

    ali uçar"

    https://www.facebook.com/…199100475/?type=1&theater

  • beyaz gömleğin de ıslanınca iç gösterdiğinin farkına varılınca, siyah gömleğe geçileceğini düşündürür.
    gerçi o zamanda içte beyaz sütyen parlar, ooouv şimdiden bir hareketlenme oldu. yetkililer elbet buna da bir çözüm bulacaktır.

  • solanaceae familyasından atropa belledonna bitkisidir. yurdumuzda trakya ve kuzey anadolu'da nemli ormanlarda yetişen otsu bir bitkidir. folia belladonnae (belladon yaprağı) ve köklerinin taşıdığı alkaloitler midriatiktir, yani göz bebeğini büyütürler. bu bitki ile zehirlenmede göz bebeğinin büyümüş olduğu görülür. bu bitkinin güzel avrat otu diye anılmasını sebebi ise rivayete göre eski zamanlarda kadınların gözlerine bu bitkiden elde edilen alkaloitleri damlatarak gözbebeklerini büyütmeleri ve bu şekilde güzel gözlere sahip olmalarıdır.

  • çok yerinde açıklama. öldürüldü gibi gösterilen şehzadeler ise yurt dışına okumaya gönderildi. ama orada karıya kıza alkole verdiler kendilerini ve geri dönmediler.

    bugün pek çok avrupalı da aslında bu şehzadelerin torunu.

    ayrıca osmanlı'da hiç taht kavgası da yaşanmamıştır. şakacıktan onlar hep, gavur kafir ülkeleri yanıltmak için.