hesabın var mı? giriş yap

  • kuantum teorisinin fizikçilerin kafasını bulandırdığı ve paradigmaların çöküş sancılarının yaşandığı yıllarda başını bohr'un çektiği bir grup bilim adamı tarafından ortaya atılmış kuantum fiziği yorumu.

  • arkadasima eslik etmek icin gecen haftasonu londra merkez de original dating organizasyonun yaptigi speed dating e katilmis biri olarak etkinligin nasil gerceklestigini anlatayim.
    web sitesi uzerinden katilmak istediginiz etkinlige kayit yaptiriyorsunuz. katilmak istediginiz bolgeye gore farkli tarih secenekleri var. ıngiltere de yaygin bir etkinlik oldugu icin bircok sehirde ve farkli gun secenekleri mevcut. yasiniza gore etkinlige kayit yaptiriyorsunuz. 23-35 yas / 30-45 yas / 40-55 yas araliklari mevcut. etkinlik ucreti £15-22 araliginda. kayit yaptirip ucreti odedikten sonar web sitesinde hesap olusturup resim yuklemeniz gerekiyor.
    etkinlik gunu mekanda organizatorler tarafindan size bir a5 buyuklugunde bir kagit veriliyor. herkesin bir ıd numarasi oluyor. iki kisilik masalara rastgele oturuyorsunuz. organizator baslangicta kurallari anlatiyor ve sonrasinda masanizda bulunan kisi ile konusmak icin 4dk zamaniniz oluyor. ıd numarasini ve adini size verilen kagida not aliyorsunuz, sonradan hatirlamak istediginiz bir bilgi var ise not aliyorsunuz. 4dk sonunda date yaptiginiz kisiye yes/no/friend diye degerlendirme yapiyorsunuz.
    ve bir sonraki kisi masaniza geliyor ve 4dk lik surec tekrar basliyor. 4dk yi elinde mikrofon olan organizator baslatiyor/bitiriyor. toplam 18 erkek vardi ve 9 kisi tamamlandiginda 15dk lik bir mola veriliyor. sonra 2. devre basliyor.
    etkinlik bittiginde degerlendirmelerinizi web sitesindeki hesabiniza girmek icin 18saat gibi bir sure verildi. ıd numaralarina sonuclari giriyorsunuz. 18 saat sonra kac kisi size yes demis, sizin yes ve friend dediklerinlenizle eslesmismisiniz onu ogreniyorsunuz. eslesme var ise mesaj yazabilme ozelligi aktif hale geliyor. sonrasi size kalmis.

    gel gelelim katilimcilara, online dating uygulamalarini guvenilir bulmayan insanlar yada yeni insanlarla tanismak icin guzel bir firsat oldugunu dusunen insanlar katiliyor. londra da 18 katilimcinin sadece 4 tanesi ıngiliz idi. digerleri farkli ulkelerdendi. farkli insanlarla tanismak icin guzel bir firsat.
    rahat olursaniz gercekten bol bol gulebileceginiz bir etkinlik. iyi ki deneyimlemisiz dedik biz.
    katilmayi dusunenlere simdiden iyi eglenceler.

  • o taklalar atılırken belimize eşofman üstünü bağlayıp atlamamız. erkeklerin gene de bakması... şimdi düşününce o kadar salakça bir haraket olarak geliyor ki.

  • acilen kedilerime onlar tarafından ödüllendirilmek istemediğimi, mamaları karşılıksız verdiğimi anlatmam gerekiyor sayın kediciler. ben kediden anlamam, köpekten anlarım. köpeğe hayır derim mesela, ödüllendirmez. ancak kedi konusunda ne yapacağımı bilmiyorum. hatta ödüllendirildiğimi anlamam bile aylar sürdü bak, o kadar yabancıyım kedi milletine. beynim bir türlü basmıyor.

    şincik, benim 5-6 tane kedim vardı. bu sayı çok diye başta bayağı söylendim. ben bakmam, istemem, vermiyorum mama cart curt diye. sonra bir baktım meğerse 14-15 kedim varmış! aynı renkte olanları ayırt edemeyişimi fırsat bilen üçkağıtçılar sırayla ortaya çıkmak sureti ile beni kandırdılar. zaten hiç doymuyor oluşlarından şüphelenmem lazımdı. yav diyorum kuş kadar mideleri var, 15 kg mamayı anında bitiriyorlar. yine de kötü düşünmedim, yakıyorlardır, koşuyor garibanlar dedim. duygularımla oynadılar. ta ki mama vermeyi unuttuğum güne kadar. ertesi gün mamayı bir döktüm, her yerden kedi yağdı. sağa bakıyorum benim şişko sarı, sola bakıyorum benim şişko sarı. zaten o sarının huyunun hep değişiyor olmasından da şüphelenmeliydim ama işte hep iyi niyetimden hep :( neyse sonuçta sürüsüne bereket kedim var.

    bir gün mutfak penceresinin önünde, bahçede, ölmüş bir fare gördüm. aha dedim, kedilerim eve girmeye çalışan bir fareyi yakalamış. fareye üzüldüm çünkü ben üzülmek için yaratılmıştım ama yine de kedilerin evi koruması hoşuma gitti. ödül olarak verdiğim mama miktarını artırdım. çalışın aslanlarım dedim. sonra yine mutfak penceresinin önüne bir koyun bacağı geldi:( gittikçe bir korku filminin içinde yaşamaya başlar oldum. evi koyun bacaklarından korudukları için de teşekkür edebilirdim ama biraz saçma geldi ne bileyim. zavallı koyun bacağı bana ne yapabilirdi ki? heveslerini kırmamak için bunu yüzlerine vurmadım. olur öyle dedim.

    bu arada kedilerimin mamasını mutfak penceresinden veriyordum. sonra kapının oradan vermeye başladım çünkü mamalar girişte duruyordu ve böylesi daha kolaydı. ayrıca uzun uğraşlar sonucu o ölmüş fare ve koyun bacağını da atmıştım, ardından da ptsd tedavisine başladım, sizlere acıdığım için onları atarken hissettiklerimi yazmıyorum. his derken neyle tutarsan tut bedenleri böyle, tamam anlatmıyorum.

    neyse, sonra kapının oraya başka bir ölmüş fare geldi. bu kez fare kendi geldi ölük ölük. ve tombişti, diğer ölük fare değildi. ertesi gün de aynı kapının önüne tombiş koyun bacağı geldi:( bilmiyorum kayaları birleştirebildiniz mi ama farelerin ve bacakların her seferinde benim mama verdiğim yerden eve girmeye çalışmaları çok mümkün değil gibiydi. kedilerim beni ödüllendiriyordu:( nolur beni kurtarın, sözün özü bu. bahçede çok sevdiğim ve köpeklerimi delirten kirpim var, ödül olarak onu getirirlerse ya? kirpime savunma sanatlarını öğretmek istiyorum çünkü dikenleri sivri ve sert değil. geçen gün büyük köpeğim onu ağzına almış gezdiriyordu kirpime hiçbir şey olmadı. köpeğime de. tabii ki köpeğin kirpiyi aldığını fark etmedik yoksam izin verir miyiz ya neyse işte. eve gitmiycem ben karar aldım şu an. kesin kapının önünde ölük bir şey olacak:(

    ben geldim: kedilerimi göstereceğim. burada soldaki şişko sarı kedim, sağdaki ise şişko sarı kedim. tabii iki gün önce bu kediler böyle değildi. soldaki şişko sarı resmen gitmiş yüzünü gözünü patilerini beyaza boyamış ama neyse, bir şey demiyorum. böyle boyanmış halini dedem de ayırt eder. nasıl boyamış ya, hayret bir vaka. bu da diğer sarı kedim, boyanmamış olan. sabahın köründe çektim fotoları ve otur dedim bekle dedim hiç dinlemediler. insan güceniyor. sonra şu fotoyu gördüm. sağdaki ne:( önce ayakkabım sandım ama öyle tüylü ve yumuşak ayakkabım yok. kedi mi bu, kediyse benim öyle kedim yok:( kirpim desek hiç değil çünkü kirpim toparlak ve tek renk, gri. tilki de olamaz, tilki olsa kedilerimi yerdi. kesin karıncayiyen bu çünkü karıncayiyen hiç görmedim, demek ki gözüm algılamadı sabah sabah. aa karıncayiyenim oldu bahçede, yaşasın be, ismi guido olsun. guido salvadora.

  • eksi sozlugu game of thrones dunyasi olarak goruyorum. hatta kafamda kralliklari, grallari ve sloganlarini bile buldum.

    owencanland
    lider: owencan
    nufus: 31.000.000
    slogan: your mum is coming

    cicisland
    lider:ssg
    nufus: 26.000
    slogan: our eyes are so anlamli

    entelia
    lider: otisabi
    nufus: n/a
    slogan: fular is ours

    atayizland
    lider: immanuel tolstoyevski
    nufus: 15.000- 25.000(with gizli atayizts)
    motto: we do not belive

    kanzukland
    lider: kanzuk
    nufus: 12.000
    motto: i see dead entries

    gurinho
    lider:guru
    nufus: 15
    slogan: facebook is ours, zynga- zuckerberg- facebook, facebook is coming, ccc facebook ccc, did i say facebook?

  • --- spoiler ---

    filmdeki düzeneği kuran para ödülünü veren demirören olsaydı büyük ihtimal kazanan kendisi olurdu.

    bütün filmi şirket kesin bir şeyler yapacak para ödülünü vermeyecek diye izledim. türkiyede yaşamanın verdiği paranoya.
    --- spoiler ---

  • (bkz: pilot egosu)

    türkiye'de kaç tane doktor var, kaç tane pilot var bi düşünün sonra varın adamların egosunu hesaplayın.

    veli toplantısına uçuş kıyafetiyle gelen pilot gördüm ben...

    edit: benim egom yok diye ağlayan pilotların da var olduğunu öğrenmiş olduk böylece.
    entryde bahsedilen ego gözlemi birden fazla pilota vakit geçirilerek yapılmış kişisel tespitimdir.

    hayır o değil de hiç mi üşenmedin o mesajları yazmaya genç :)

    işte böyle... hayat ne tuhaf vapurlar filan...

    edit2: debe ye girmesinde katkısı olan herkese teşekkürler.