hesabın var mı? giriş yap

  • billy wilder denen yönetmen harikasından bir sinema harikası daha. filmimiz -bu yıl 100 yaşına basan- kirk dauglas'ın olağanüstü şerefsiz gazeteci yorumuyla medya insan denklemini ele alıyor. yönetmen ölmekte olan bir insan kendi haberinden daha değersiz olabilir mi sorusunu öyle bir cevaplıyor ki bize "ayvallah abi" demekten başka bir şey kalmıyor.

    bir gün hepimizin kendinden daha değerli bir haberin öznesi olabileceği bu dünya gerçekten dandik bir dünya. film için basın eleştirisi diyorlar ya yanlış diyorlar, bu film insan ruhunun bir çeşit röntgeni. allah şifa versin marazlı ruhlarımıza.

  • eylemci gençlerden biri ntv mikrofonlarına "biz tatmin olmadık, onlar kendilerini nasıl tatmin ediyorlar?" diyerek, çok haklı ve manidar bir soru sormuştur.

  • talimat olmadan kıçını kaldırmayanlar olduğu sürece daha çok ekşiciyi yaftalarsınız.

    t: yoktur, tepki göstereni vardır.

  • geçenlerde eşi hakkında çıkan icra-iflas olayını örtbas etmek için tezgahlanmış bir olay gibi geldi bana. bizim o kadar paramız var ki unutuyoruz hesabı. yoksa kim unutur lan o kadar parayı evde. ayrıca zenginler daha pintidir arkadaşlar evden demir paraları bile toplamışlardır merak etmeyin.

  • 'dıj güjler'in zayıf bir türkiye (hasta adam) için kimi desteklediğini görmek açısından olumlu bulduğum yorumdur. erdoğan gibisini bir daha bulamayacaklarının farkındalar... bu nedenle de vedalaşamıyorlar bir türlü...

  • var böyle bir şey. hangi diziyi açarsanız açın (izlemeniz şart değil) kesinlikle abartılı bir zenginlik mevcut. her dizide en az bir (havuzlu) villa, bir iş merkezi/holding, birkaç iş adamı/kadını, lüks otomobiller, lüks hayatlar...

    abi, biz sıdıka, mahallenin muhtarları, bizimkiler, perihan abla, çiçek taksi gibi gündelik hayatta sıkça görebileceğimiz yaşamları ele alan dizilerle büyüdük ama son yıllarda belki de 2000'lerden sonra lüks hayat sürekli bilinçaltımıza itelenir oldu. bu dizilerde yoksul bir iki karakteri o yaşamın ortasına bırakıp hikâyeyi buna göre yürütüyorlar. genelde bu tipler de tüm zengin hayat önündeki engelleri alt eder, onlardan biriyle evlenip, kendisi de o zenginliğin bir parçası olur. doğu'da töreden kaçıp istanbul'da zengin iş adamlarının kucağına düşerler, batı'da kızın biri tam da bu zenginliğin içindeki adamın oğluna vurulur, üniversitede bitirmiş biri hemen bu holdinglerde iş bulur ve ne hikmetse patrona aşık olur... apartmanda yaşayan kimse mi yok aranızda amk ya! bi' biz miyiz fakir?

    lan, sıdıka'da evin içinde bir odun sobası vardı ve sıdıka annesiyle karşılıklı çamaşırları katlarken muhabbet ederdi; odasında bir ütü masası yer alırdı; kanepelerinin üstüne serili danteller mevcuttu. şimdiki diziler halkın yaşamından bu kadar uzakken bu kadar popüler olup reyting alabilmeleri tamamen fakir halkın o yaşama özentisinden başka bir şey olmasa gerek. neredeyse orta ya da alt tabakanın yaşamını ele alan dizi mevcut değil. sırlar dünyası filan vardı gerçi.*

  • "benim türk futboluna turk futbolunun bana ihtiyaci olduğu kadar ihtiyacim yok" demis...

    biri bana turk futbolunun bu paragöz almanciya niye ihtiyaci olduğunu anlatabilir mi?

  • ulan çıkmadı ki karşıma şöyle bir aile basayım oğullarına nikahı.
    sonra sabahtan akşama kadar müge anlı senin ibs benim takılırdım anasını satiyim.

    aradığım ailedir.
    tanıyan bilen varsa oğullarına talibim.

    zorunlu edit: arkadaşlar amme hizmeti yapıyor ve ibs' nin açılımını yazıyorum; işte benim stilim aq hiç mi gündüz kuşağı izlemediniz?

  • bu sabahki kahvaltımı örnek olarak yazabilirim;

    saat: 07:30 yer: mutfak

    bir kase mısır gevreği (kipa'da satılıyor alman malı bişey fiyat normal ama tadı kötü)

    bir avuç yulaf (gevrek üzerine salla gitsin. kipa'dan almıştım 1 paket 400gr falan olmalı)

    bir avuç kuru üzüm (gevrek ve yulaf üzerine yine... şok'ta satılıyor amigo marka kuru üzüm. hem güzel hem ucuz, 500 gr 3.5 tl falan. 1 hafta gider en az)

    4-5 tatlı kaşığı tahin-pekmez (gevreğin tadını begenmezseniz üzerine gezdirin)

    hepsinin ustüne yarım yağlı süt.

    harici olarak; 4-5 kuru kayısı + 1 kuru incir.

    biliyorum normalde 3 saatte bir bişeyler yemek lazım ama saat birbuçuk oldu daha yeni acıktım. özetle doyurucu bir kahvaltıdır, hızlı yenir ve tok tutar. enerjisi de bonus.

  • aids hastalığının gripten çok rastlandığı bir afrika ülkesinde, mezbahaneden bozma bir hastanede neredeyse kemiğine kadar ayılmış ayak parmağınıza 14 dikiş atılırken "ben buradan sağ sağlam çıkarsam daha bana havada karada ölüm yok" düşüncesini beyninizin her kıvrımında hissetmektir.

    adamlar grip diyor, ateş diyor lan ahahaha.

    geçmiş olsun ponçikler.