hesabın var mı? giriş yap

  • "soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. ısınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler... ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır."

    (bkz: parerga und paralipomena)
    (bkz: arthur schopenhauer)

  • bokun barsaklarda uzun süre kalması kolon kanserine sebep olabilir. hergün boklamak gerekir. bunun için de düzenli beslenmek lazımdır. sabahları kalhvaltıdan önce 2-3 kayısı ve 2 bardak su ile barsakların giderini açabilirsiniz. bunun yanı sıra katı gıdaları daha az tüketerek de bokun uzun süreli barsakları kiralamasından da kurtulabilirsiniz. sağlıklı bir insan günde en az 1 kere bokunu dışarı atmalıdır.

    sağlıklı günler.

  • durup durup zaytung'un esprilerine hislenen, ağlak duygusalları ortaya çıkaran espridir.

    sloganı dürüst, tarafsız, ahlahsız haber olan bir yerden ne okumayı bekliyordunuz? okuma kardeşim adamların tarzlarını beğenmiyorsan. oturup sözlükte başlık açıp duyarlı vatandaş numarası yapmak niye?

    çatır çatır gülümsediğimiz espridir. anlayamazsınız.

    not: bir kanser hastası yakınıyım. dergiyi beraber okuduk ve güldük. zira, adamların mizah tarzlarını biliyoruz. biz alınmıyoruz, size ne oluyor?

  • konu: kulüp başkanı hakemi arar mı?

    sinan engin: arar kardeşim. ben bile aradım. hocam bizi ezdirme deplasmanda, güzel maç yönet vs.

    ahmet çakar: yemini billah ediyorum, ben bir kez aranmadım.

    sinan engin: hocam sen hakemlik yaparken cep telefonu mu vardı?

    ahmet çakar: mavi ekran

  • ilay (4 yaşında)...

    ilay: anne çişim geldi.
    romica: git yap kendi kendine, aaa büyüdün artık.
    ilay: ya yaparım da, tuvalette nikroplar var! sen yaptırt o yüzden.
    romica: tamam ben yaptırırım ama onun adı nikrop değil, mikrop.
    ilay: ben de öyle dedim, tuvalette nikroplar var.
    romica: tuvalette mikroplar var, miiiiiiiii, tekrar et miiiii...
    ilay: miiiiiiiiii...
    romica: mikrop
    ilay: mikrop
    romica: afferin, gel elini yıkayalım, neden tuvalletten sonra elimizi yıkarız?
    ilay: pis olmasın diye.
    romica: evet, neden pis olur peki?
    ilay: çünkü tuvalette * nik...
    romica: çünkü tuvalette ne var?
    ilay: off, bok var!!!
    romica:!!%*?!!

  • 9999 in 1 daha da abartıp 99.999.999 in 1 şeklinde piyasaya sürülürdü. kasetin üstünde yapıştırmaları vardı. ben daha çok oradaki resimlere ve arkasındaki listeye göz gezdirirdim. "aha soccer var oo uçak of haypır olympics olimpiyat da var süper goal3" gibisinden gaza gelip almıştım bir tanesini.. meğerse resimler, listeler falan hep yalanmış. 3 boyutlu resim koyarlardı daha çekici olsun diye. ilk sayfadaki 99luk listede mario bros'un farklı sürümü vardı. bazısı bölüm olarak 8-1'den bazısı 3-1'den başlıyordu. hatta oyunun başlangıcına kardeşi lugi'den başlayan bölümleri de sokarak "lan harbiden farklı oyunlar varmış hee" diye düşünmemize yol açıyorlardı. şerefsizler.. güzeldi lan yine de. tek oyunluk atari kaseti alıp kerizlenmektense böyle kerizlenip satan adama çocukça küfretmek hoştu. "bi daa o adamdan almıcam ya, gördün di mi bak resme nerde lan bu uçak hani, bombaya bak ne güzel bizde bok gibi çıkiioo.. senin tsubasayı getirsene be, çok güzel o sırayla oynarız, hadi be"

  • gaziosmanpaşa kafe şanzelizede gördüm o an onu. üzerinde barcelona desenli abidas eşoftman üstü ve o dimdik, aşırı jöleli saçları. değişik bir dans sergiliyordu. bakmaz dedim ama elledi.

    3 yıldır evliyiz tek gözle yazıyorum.

  • adını bile yazmak için 2 defa baktım amk. ilk defa duyuyorum ülkeyi. avustralya ’nın 1750 km doğusunda, gidiş 3 ay falan sürüyor sanırım.

    "vanuatu ile türkiye arasında turist vizesi anlaşması yapıldı. türkler vanuatu'yu artık vize almadan ziyaret edebilecek."

    dışişlerimizi bu başarısından dolayı kutluyorum. şimdiye kadarki tek ve en büyük başarıları bu sanırım.

    haberin altından bir yorum:

    "hayaldi gerçek oldu. bravo başbakana nasıl öderiz hakkını :)) ülke zaten hep tatil yapacak yer sorunu yaşıyordu özellikle asgari ücretliler."

  • icerigi de okusaydin keske kardes.

    adamlar ulusal asilama programi yapiyor, bu yuzden herkesin ayik olmasini istiyorlar asidan verim alabilmek icin.

    bizdeki gibi pandemiden istifade insanlarin ozgurlugune cokmek ve toplumu dizayn etmek icin yapmiyorlar.

    burada da "10 gun tatil yaptik, 35 milyon kisiyi asilama hedefimiz var, bu yuzden bu surecte alkol satisini durduruyoruz" dense kimse itiraz etmezdi sanirim.

    insanlarin derdi 17 gun boyunca alkol satin alabilmek degil, pandeminin arac olarak kullanilmasi ve nedense sadece iktidarin isine geldigi sekilde hak ve ozgurluklerin kisitlanmasi.

    keske sunu bir anlasaniz once.