hesabın var mı? giriş yap

  • "virgülden sonra ‘that’ gelmez gibi formüller uygulanıyordu. bu adaylar arasında adaletsizliğe neden oluyordu” dedi."

    iyi de bunu bilen adam bilmeyenden daha avantajlı olmalı zaten. bilmeyene adaletsizlik oluyor demek de ne demek? sınavın amacı bilenle bilmeyeni ayırmak değil mi zaten?

  • 5 dk önce yaşanmıştır :

    70'li yaşlarda bir amcamıza çikolata ikram edilir. kutuda iki çeşit çikolata vardır. biri dark, diğeri ondan daha dark. sütlüsü hiç yok yani.

    amcamın eli en siyah olana uzanır. ikram eden arkadaş der ki : "amca sen şunu al, onu yiyemezsin" amcam bozularak nedenini sorar, zira dişlerini yeni yaptırmıştır. başka bi arkadaş da durumu açıklamak istercesine "amca o bitter" der. ama elbette amacına ulaşamamıştır. zira amcam şöyle cevap verir :

    "eşşoleşşek biterse bitsin."

  • "deckard bir replicant mıydı değil miydi?" sualini sonsuza gömecek muhteşem bir film.

    1. deckard bir insansa eğer, onun unicorn hayalinden kimin nasıl haberi olabilir? en son sahnede, yerdeki unicorn deckard bir replicanttı diyor.
    2. roy niye deckard'a insanların görmediği şeyleri gördüğüne ve ne gördüğünü bilse nasıl şaşıracağına dair bir belagatta bulunuyor? demek ki kendi türünden olmayana yabancı bir dünyayı anlatıyor. deckard bir replicant değil!
    3. altı replicant kaçtı, diğer beşini gördük. bir tanesi nerede? deckard bir replicant!
    4. deckard bir replicantsa eğer, niye diğerleri kadar güçlü değil. ve ayrıca düşmemek için tutunduğu sırada roy ona korkunun içinde yaşayan bir insan olmanın bir köle olmaktan farksız olduğunu söylüyor. demek ki deckard bir replicant değil.
    5. piyanonun üzerindeki resimler ve racheal'in piyano karşısında resimdeki kadına benzer bir vaziyete bürünmesi, diğer replicantlara benzer bir fotoğraf anıştırması yapıyor. demek ki deckard replicant!
    6. deckard'ın bütün hareketleri insani. koşarken, korkarken, kavga ederken, ateş ederken*... kavga sahnelerinden sonra acı çekiyor, vücudundaki yaralarla ıstırap içinde kıvranıyor. diğer replicantlarla mukayese edildiğinde, hepsinden fiziksel olarak daha güçsüz ve çelimsiz bir karakter. deckard replicant değil!

    sevgili dostlar bu böyle gider ve zaten bu böyle gitsin diye de yapılmış bir filmdir blade runner. çelişkileri, bilhassa filmin içinde kuvvetlendirilmiş ve seyircinin beyninde muğlak taraflara taşınmak istenmiş. beynimizde varoluşçu sualler uyandırmış ve çelişkinin doğasına surreal göndermelerde bulunulmuş. deckard hem replicant, hem değil. hepimiz gibi yani! son sahnede bryant'ın yankılı sesi açıklıyor: "yaşamayacak olması çok yazık! hem hangimiz yaşıyoruz ki!?"

    filmin aşkın güzelliğine birkaç göndermede daha bulunacak olursak: müzikler yarmış, renk inanılmaz yerinde..çekimler muhteşem, kamera açıları beni izle dedirtiyor. ama bunların ötesinde filme dair beni etkileyen/vuran en mühim şey: şehir tasviri! cisimleştirilmiş bir mimarinin içinde, konuşan eşyaların arasında, sanki yaşamayan insanları izliyoruz. şöyle ki; insanların konuşturduğu ve sade fon teşkil ettiği bir yaşayan, kokan, sınırlanan* şehir imajı bir başyapıt ortaya çıkarmış. çekenin de, yazanın da oynayanın da eline, gözüne, dizine sağlık! tüm zamanların en iyi filmlerinden.

  • 31.05.2013 cuma : gitme oğlum ne işin var eylemde, ya bir şey olursa, hakkımı helal etmem bak

    01.06.2013 cumartesi: dün gittin yeter işte,daha yeni geldin eve, her gün her gün ne işin var, anarşist misin sen?

    02.06.2013 pazar: tamam git ama polise bulaşma. taksime git, orada kavga gürültü yok

    03.06.2013 pazartesi : nasıldı dün? işten sonra gidicek misin yine?

    04.06.2013 salı : akşam sen taksimdeyken biz de burada dışarıdaydık. görmeliydin ortalığı, gurur duyuyorum hepinizle. nebahat teyzenler bile vardı.

    05.06.2013 çarşamba : bugün tüm öğretmen arkadaşlar işe gitmiyoruz, taksime gideceğiz. akşam gelince ara beni

  • çoğ enteresan bir keşfim:

    the nurse said "bed time!"
    "bed time" said the nurse
    "bed zamanı" said the nurse
    bed zamanı said nurse
    bediüzzaman said nursi

    açıklayın hadi!!?

  • hiç sevmem.

    (böylece küçük bir yüzdeyi riske ederek, büyük bir yüzdenin sempatisini kazanmış oluyorum)

  • gencecik cumhuriyetimizin güzel insanlarını yansıtan fotoğraftır. bugün çoğu kesimden farklı olarak kadınlar ön plana çıkartılmış, geride bırakılmamıştır. genci, yaşlısı, engellisi herkes birarada poz vermiştir. fotoğraftaki insanların gözlerinden umut ve yorgunluk akmaktadır. aralarında yaralı görülenlerin de olduğu düşünülürse belki de milli mücadele sırasında savaşmış insanların da yer aldığı fotoğraftır. arasıra da olsa yapılan savaş çağrılarına inat ille de barış diyelim. birbirimize sahip çıkalım.

    manisa 1923

  • hocanın kendi öğrencisi. bize yargılamak düşmez. öteyandan kendi hocanı da trollesen yayınlamak için izin almalısın. ayrıca hocanı trolleyeceksen bu tüm taraflar için eğlenceli olmalı. celal hocanın bu trollemeden eğlendiğini düşünmüyorum gördüğüm kadarıyla yoran bir trolleme olmuş.