hesabın var mı? giriş yap

  • mutluluk ve üzüntüyü bir arada hissettiren insanlardır. yemeyen yaşamıyor mu sanki yaşıyor işte hem de bayağı mutlu gözüküyor adamlar ama bu işte bir terslik olduğunu bilmek ve belki bunun da bir parçası olmak ve ne yapabilirim sorusuna bir cevap da bulamamak düşündürüyor insanı. belki bir dahaki sefere alırken fairtrade logosuna bakmak sadece akla gelen o da ne kadar güvenilirse artık (m.na kodunuz yepisyeni dünyanın)

    https://www.youtube.com/watch?v=zen4hczuto0

    not: altyazılar maalesef ingilizce.

  • porcupine tree progressive rock icra eden bir ingiliz grubumuzdur.

    şu anki kadrosu ise şu şekildedir:

    richard barbieri: keyboard, synthesizer

    colin edwin: bass

    steven wilson: vokal, gitar, piano, keyboards, dulcimer, bass

    gavin harrison: bateri

    kadrodan da belli olabileceği gibi ne kadar bir grup olsa da, grubun herşeyi, her enstrümanı çalabilen 5 adama bedel kara murat gibi adam steven wilson'dır.

    zaten grup 1987 yılında wilson'ın bir projesi olarak başlar. ilk iki albümü wilson tek başına yazar, çalar, söyler kaydeder. sonradan grup elemanlarını almaya başlar.

    grup aslında bir hayli stabildir. sadece bir kere bateristleri değişir. o da 2001 yılında olan bir değişiklik olduğu için grup son halini almış diyebiliriz.

    ilk yıllarda delirium diye amatör bir kayıt şirketiyle anlaştıkları için ingiltere dışına seslerini çıkartmaları pek zor olur.

    sonradan plak şirketi değiştirerek warner bros destekli lava records ile çalışmaya başlarlar. bu aşamada stupid dream ve lightbulb sun adında iki enfes albüm çıkartarak isimlerini dünya çapında duyururlar.

    bu gruba eski albümlerini tekrar yayınlamak için güç verir ve signify, up the downstair, the sky moves sideways ve voyage 34'u remaster edip tekrar yayınlarlar. bu grubun geniş müzik yelpazesi ve deneyselliğini göstermek için çok faydalı olur.

    delirium yıllarında yaptıkları kayıtlardan seçtikleri şarkıları toplayan grup delerium years adında bir best offsal çalışmaya girer.

    fakat esas patlama gavin harrsion'ın da gruba katılmasıyla yarattıkları in absentia albümüyle gelir.

    bu albüm proressive rock çevresinde çok iyi karşılanır ve büyük ilgi görerek porcupine tree'nin en çok satan albümü olur. bu albüm aynı zamanda pt'yi mainstream'e çıkarmış (en azından rock çevrelerinde) ve birçok insan tarafından tanınmalarını sağlamıştır.

    misal in absentia'dan sonra pt, dream theater ile amerika ve avrupa turuna çıkmış; steven wilson, mike portnoy, kevin moore ve jim matheos'un un yan projesi osi'a konuk vokalist olarak davet edilmiştir.

    aynı zamanda opeth vokalisti mikael akerfeldt birçok ortamda in absentia'nın en sevdiği albüm olduğunu ve müzisyen olarak steven'ı kendisine örnek aldığını dile getirmiştir. sonraları steven opeth'in enfes damnation albümünün de prodüktörlüğünü yaparak, hem mikael'in hem de opeth'in tarzında bazı gelişmeler olmasını sağlamıştır.

    tüm bunlar olurken deadwing adında bir albüm ile in absentia ile yakaladıkları çıkışı devam ettirmişler. durum böyle olunca müzik piyasasındaki daha büyük oyuncuların dikkatini çekip, birçok prog devini desekleyen roadrunner ile anlaşma imzaladılar.

    roadrunner ile ilk albümleri fear of a blank planet, limitsiz bir söz yazarı olarak steven'dan, bir davul dahisi olarak gavin'dan neler çıkarabileceğini gösterir niteliktedir. grup bu albüm kayıtlarında öyle üretken bir dönem geçirir ki albümün uyumunu bozduğunu düşündükleri için son anda albüme koymaktan vazgeçtikleri 4 şarkıyı bulunduran nil recurring ep'sini çıkarırlar.

    porcupine tree yer yer kompleks, yer yer duygusal, her zaman büyüleyici sözleri olan, yer yer metal riffleri bulunduran müziğiyle progressive rock dinleyicilerine kaliteli müziğin nasıl birşey olduğunu göstermeye devam ediyor.

  • dünyanın yüzölçümü 510.100.000 kilometrekare, sulardan oluşan alanı dolduracak materyalimiz olmadığına göre karada işimizi görecez. karasal yüzölçümü 149.000.000 kilometrekare, dünya nüfusu 2017'de 7.530.000.000 ve hala artmaya devam ediyor. bir insanın kişisel alanı en az 1 metrekare desek, daha tarım yapılacak, yollar, işyerleri ve alan kullanılacak daha bir çok konut dışı mekan. dünya sadece bizim de değil, hayvanlara da alan ayırmalısın. karasal yüzölçümü sınırlı, ama sema sonsuz, çık çıkabildiğin kadar.

    belki meslektaşlarım söylediğime katılmayabilir fakat yatay mimariyi savunanlar dünyanın katilleridir.

  • lisedeyken sen yeterince çalışmıyosun diye beni dışlayan, boğaziçi istediği halde adana'da okuyan ve 2 yıldır hala düğün fotosu paylaşan arkadaşın koçişli herhangi bir postunun altına boğaziçi diploması fotosu ve ahahahahha yazmak. yapamıyorum.

  • bir kemalist olarak afrin operasyonunu elbette destekliyorum. yalnız afrin bir kahramanlık hikayesi değildir. salonun ortasına sıçan birisinin o salonu temizlemeye çalışmasıdır. bu bağlamda afrin'de savaşan türk askeri hariç siyasilerden kahraman yaratmak isteyenler 'kifayetsiz muhteris'lerdir. tek kahraman cephede, ayaklarıyla toprağa basan, bu soğukta üşüyen ve hayatı pahasına orada şu an nefes alıp veren türk askeridir. hürmetimiz de onadır.

  • maske ve aşı konusunda doktorlardan çok bildiğini iddia eden arkadaşların niye başka problemlerini aynı doktorlara çözdürmek istediğini anlayamadığım video. ayrıca videodaki hekimi sabrından dolayı tebrik ederim. tüm sağlık personeline bol sabırlar.

  • bülent arınç'ın, twitter'da erişim yasağı varken nasıl tweet atabildiğini açıklayan müthiş tespiti.

    "biz faydalı işler için yazıyoruz. mesela 'ben bu sabah akhisar'a gidiyorum' dedim sadece. çalışmalarımı anlatıyorum. nasıl ulaştı, erişime nasıl açıktı bilmiyorum o sırada, düşmüş. düşünce de beni sağdan soldan aradılar, 'herkes tweet atamıyor, siz nasıl atıyorsunuz' diye. özel bir çabamız olmadı. allah kapıları açıyor demek ki iyi niyet olursa twitter bile açılır' dedi." http://www.haberturk.com/…tan-ilginc-twitter-yorumu

    boşu boşuna o kadar dns kasmışız arkadaşlar, her şey bir iyi niyete bakıyormuş. şimdi ayarımızı yedik, mahcup mahcup oturuyoruz.

  • play station 1

    atarinin lüx sayıldığı zamanlar play station lüxünde lüxüydü

    hala oğlunda vardı her gittiğimde saatlerce başından kalkmazdım bir daha ne zaman gitcez diye de sabırsızlanırdım hep. şimdi play station ı pc si hepsi var ama o tadın yüzde birini vermiyor.

  • çocukken yunus eğitmeni olmak isterdim, yunus parklarının bir işkence merkezi olduğunu öğrendiğimde, beden eğitimi öğretmeni olmaya karar verdim.

    ama babam bu hedefin çok küçük olduğunu bildirdi. şimdi iktisat mezunuyum. işsizim.

  • içinde korkunç subliminal mesajlar barındıran reklam filmi.

    şu kare ne kadar da masum değil mi?
    http://i.hizliresim.com/2reaqq.png

    peki biraz yaklaştırınca?
    http://i.hizliresim.com/v03drz.png

    göremediniz mi? biraz daha yaklaştıralım o zaman:
    http://i.hizliresim.com/dpyz1o.jpg

    ------

    bir uyuyalım dedik, mesaj kutusu yandı alev aldı. güldüğünü belli eden dostlar kadar, tehdit eden ve duyar kasanlar da oldu. bu sırada da ülker açıklama yayınlamış. reklam materyalleri ile ilgili deformasyon yapanlar hakkında hukuki süreç vs şeklinde.

    ülkede mizah bu kadar ele ayağa düşmüşken, "mizah" yaptığını savunarak zor durumda kaldığını söyleyen trilyon dolarlık firma bile açıklama geçiyorsa, gg olmamak adına bir iki söz de biz edelim. çünkü bu memleketin kuralı, büyükler kendini kurtarır ve daima küçükler ezilir.

    son görseldeki yazı, sosyal medyada binlerce aydır trollüğü yapılan, yerleşmiş bir mizah kalıbı olan durumdur. ülker'e gelen saçma sapan tepkiler sonrasında tepkilerin saçmalığını vurgulamak amacıyla yapılmıştır. ne markaya bir saldırı ne de deformasyon vb yaparak bir algı oluşturma saiki yoktur!

    amaç ise sadece gülmek.

    muhtemelen bu başlık ülker tarafından mahkeme kararı ile sildirilir. ekşi sözlük'te mahkeme kararı ile yazdıklarımızın sildirilmesine artık alıştık.

    kendi yaptığı "şaka" için verilen tepkileri anlamsız bulan bir firma olan ülker, şakası hakkında yapılan şakaları bakalım ne kadar mazur görecek?

    son olarak da, bizleri şakalarımızı bile açıklamak zorunda bırakan sistem utansın.