hesabın var mı? giriş yap

  • insanlığın sınırları dışına çıkmanın sonucunun anlaşılmamak ve dışlanmak olduğunun bir başka örneği.

    şimdi nikola ve thomas bizim bir üniversitenin elektrik bölümündeki iki profesör olsun. bütün öğrenciler "hacı nikola manyağın teki amk, thomas çok kafa hocadır. hem thomas piyasayı çok daha iyi bilen bir adam, onu dinle bak çok faydalı şeyler öğrenirsin, çevresi falan da çok geniştir ileride iş bulmanda da yardımcı olur" geyikleri falan yapacaktı ikisinin hakkında. "nikola'nın derslerinden de bi bok anlamıyorum amk, bir şeyler anlatıp duruyor saçma sapan, herif ne içiyorsa amk hayal aleminde yaşıyor resmen" gibi yorumlarla nikola'yı üniversite kantinlerinde taşak malzemesi yapıyor olacaktık. ama tabi şimdi the prestige gibi bir filmde karizmanın önde gideni bir dahi olarak gösterilip, underground halk kahramanı bir dahi olduğu anlatılınca ancak adama ilgi gösterebiliyoruz.

  • elimde çekirdek entryler arasında yalnız ve güzel kız aramaktan kör oldum, tuz krizine girdim.

    osman, mahmut, hasan siz bi yazmayın aq.

  • kimlik numarasını biliyorsak istediğimiz herkesinkine bakabiliyor muyuz?
    bi'şey deneyeceğim de.

    tanım: akla üniversite diploması olmadığı halde çok yetkili makamları işgal ettikleri iddia edilen bir takım şahısları getirmiştir.

  • -babam: gel buraya sahtekar pezevenk!
    -ben: ne oldu baba ?
    -babam: olum, sende hiç utanma, arlanma yok mu?
    -ben: ne oldu? anlamadım ?
    -babam: ulan babanın kalıbına sıçım, bütün pastırmaları yemişsin. 1 haftalık pastırma ihtiyacımdı o.
    -ben: baba, ben yemedim, temizlikçi kız yemiştir.
    -babam: kaldır lan koltuk altını!

    veee.. leş gibi pastırma kokan ben'e, o muhteşem laf gelir..

    -babam: "ben sana protein olsun diye et müptelası oldum lan pezeveng! 8 sene uğraştım seni yapmak için."
    -ben: "8 sene her gece mi baba?"
    -babam: ulaaaaan ben seninnnnn.. çatt... pataküte pataküte diye sesler duyulur ve bundan sonrası hatırlanmaz. yaş 14-15'tir.

    keşke şimdi hayatta olsa, hayatta olsa da yeniden sinirlense, bağırsa çağırsa..
    kıymet bilmek lazım, a dostlar.
    baba, candır. yücedir. allah'tan sonra gelendir.

  • "the settlers of catan" olarak da bilinen "catan", oyuncuların kaynakları toplayıp bunları kurgusal bir adada yollar, köyler ve şehirler inşa etmek için kullandıkları popüler bir strateji oyunu. oyunun amacı, temel oyunda tipik olarak 10 puan olan belirli sayıda zafer puanına ulaşan ilk kişi olmak. işte catan'da kazanma şansınızı artırmak için bazı stratejiler ve ipuçları:

    kaynak yönetimi: kaynaklarınızı verimli bir şekilde yönetmek çok önemli. çeşitli inşaat seçeneklerini etkinleştirmek için çeşitli kaynakları (tuğla, ahşap, koyun, buğday ve cevher) erkenden toplamaya odaklanın. unutmayın, bazı kaynaklar diğerlerinden daha azdır, bu nedenle ihtiyacınız olanı elde etmek için stratejik olarak ticaret yapın.

    genişletme ve yerleşimler: yeni yerleşim yerleri inşa ederek erken genişleme, daha fazla kaynak kazanmanıza ve yönetim kurulu üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmanıza olanak tanır. kaynak üretiminizi artırmak için yollarınız ve yerleşim yerleriniz için önemli kavşakları emniyete almaya çalışın.

    yol inşası: yollar, yerleşim yerlerinizi birbirine bağlamak ve tahtada değerli noktalar talep etmek için önemlidir. erişiminizi genişletmek ve önemli kaynaklara erişim elde etmek için yollar inşa etmeye öncelik verin.

    en uzun yol: oyuncuyu en uzun kesintisiz yolla ödüllendiren en uzun yol kartı (en az 5 yol koymanız lazım), önemli bir puan kaynağı olabilir. en uzun yolu erken inşa etmeyi hedefleyin, ancak başka bir oyuncu yol uzunluğunuzu geçmekle tehdit ederse stratejinizi değiştirmeye hazır olun.

    şehirler ve geliştirme kartları: köyleri şehirlere yükseltmek, kaynak üretiminizi artırır. ek olarak, geliştirme kartları satın almak, zafer puanları, kaynak koruması ve en büyük ordu kartını kazanma potansiyeli dahil olmak üzere çeşitli avantajlar sağlayabilir.

    ticaret ve diplomasi: diğer oyuncularla ticaret yapmak çok önemlidir. ihtiyacınız olan kaynakları elde etmenize yardımcı olacak, karşılıklı yarar sağlayan işlemler arayın. diğer oyuncuların ihtiyaçlarının farkında olun ve bu bilgiyi kendi avantajınıza kullanın.

    stratejik yerleştirme: hem kaynak çeşitliliğini hem de genişleme potansiyelini göz önünde bulundurarak ilk yerleşim yerleşimlerinizi dikkatlice seçin. yerleşim yerlerini yüksek verimli kaynak karolarının yakınına yerleştirmek size erken bir avantaj sağlayabilir.

    soyguncu yerleştirme: soyguncu, rakipleri engellemek veya önemli kaynaklara erişmelerini engellemek için stratejik olarak kullanılabilir. ancak, tek bir oyuncuyu aşırı hedef alarak çok fazla düşman edinmemeye dikkat edin.

    zafer puanlarına odaklanın: kaynak toplama ve geliştirme önemli olsa da, her zaman zafer puanlarına dikkat edin. toplam zafer puanınıza doğrudan katkıda bulunan eylemlere öncelik verin.

    şartlara uyum sağlama: catan dinamik bir oyun ve gelişen board'a ve diğer oyuncuların eylemlerine göre stratejinizin değişmesi gerekebilir. esnek kalın ve oyun ilerledikçe planlarınızı değiştirmeye hazır olun.

    catan'ın zar atma nedeniyle bir şans unsuru içeren bir oyun olduğunu unutmayın, bu nedenle en iyi hazırlanmış planların bile bu atışların sonuçlarına göre ayarlanması gerekebilir. sağlam strateji, kaynak yönetimi ve etkili ticareti birleştirerek oyunda başarı şansınızı artırabilirsiniz.

  • bıkmadınız mı böyle olaylar karşısında “diyecek kelime bulamıyorum” vs. içerikli, kimsenin umurunda olmayan duygu durumunuzu anlatan sikko entryler yazmaktan.
    diyecek bir şey bulamıyorsan yazma o zaman aq. bırak diyecek bir şeyi, verecek bilgisi olanlar yazsın.
    belki sağlıklı bir şeyler öğrenebilirim diye 10 sayfa entrye göz gezdirdim. çer çöp dolu.
    adamın lübnandaki akrabalarının durumu iyiymiş. aramış konuşmuş. bütün türkiye bunu merak ediyordu, öğrendik rahatladık şimdi. gerizekalı herif, bunu bizimle değil, git o insanları tanıyanlarla paylaş.

    “senin yazdıklarının da patlamayla ilgili bilgi değeri yok” diyenler için edit:
    evet yok. böyle bir iddiam da yok.
    ama bıktım.
    sözlükte yazılanların; haber sitelerinin yorum kısımlarına yazılan, birbirinden klişe çöp temenni ya da geçmiş olsun cümlelerden bir farkı kalmamasından bıktım.
    bu entryi başka bir iç burkucu olayın başlığına da yazabilirdim. buna denk geldi.

  • kezbanın hakim olanı da hiç çekilmiyor dedirten, görev başındaki memura (belediye çalışanı) hakaret suçu işleyen bir hukukçunun söylemi.

    ayrıca, sarı montlu meriçin de ağzını köpekler öpsün. kimi ısırdı, hayır kimi ısırdı diye soruyor, ısırılan iki kişi gösterilmesine rağmen "acaba ne yaptı da ısırdı" diye savunuyor. bunlar başıboş köpeklerden daha tehlikeli yemin ediyorum. tek dileğim bunların da başıboş köpekler tarafından saldırıya uğraması. ben bu kadar cahilliğe dayanamıyorum.

  • şu hissi bilir misiniz?

    hani bir şarkı vardır. o şarkı ilk dinlediğiniz anda bir bağla bağlanırsınız ona. sanatçının sesi, müziğin ritmi, melodisi vs. herhangi bir şekilde şarkı içine çekmiştir seni. belli bir sure sonrasında öyle bir his gelir ki şarkıya adeta bağlanmışsınızdır. sanki onunla büyümüş ve hep sizinle imiş hissi verir. hiç bir şey dinlemek istemediğinizde bile gider onu açarsınız. arkadaşlara bir şarkı dinletmek istediğinizde aklınıza o şarkı gelir.

    işte bu adamın bütün şarkılarında bunu hissedebilirsiniz!

    ne güzel bir ses değil mi ama..