hesabın var mı? giriş yap

  • küçükken maddi sıkıntılar sebebiyle evden dışarıya iş yapıp üç beş kuruş kazanırdık, bütün aile akşam yemeğinden sonra oturup harıl harıl malı yetiştirmeye çalışırdık, vidalar ve başka parçaları birbirine geçirip ucunu somunla sıkıştırıyorduk sonra onlar bitince boyuna göre kolilere yerleştiriyorduk, bir akşam mallar bitti, babam kolileri apartmanın girişine taşıyacak, babamın bacağından siyatik vardı o yıllar, canı çok yanıyordu, merdivenlerde kolinin biri altından patladı, bütün vidalar şangır şungur merdivenlere saçıldı, canım babacığım o yorgunluk, stres ve çocuklarının, eşinin yapmasını hiçte yapmasını istemediği bişeyin verdiği çaresizlik ve üzgünlükle merdivenlerde kahrolmuştu, o an dünyanın en mutsuz insanıydım, babamın bu kadar üzülmesi, yüzündeki çaresizlik beni kahretmişti. babam üzülmesin diye o an ağlamamıştım ama hıçkıra hıçkıra ağlamak istemiştim.

    o hallerin üstünden çokta uzun olmayan bir süre sonra babam kanserden vefat etti. şimdi çok şükür kendimize ait bir evimiz var, bu ay faturaları nasıl ödeyeceğiz diye strese girmiyoruz. akşamları yorgun argın işten gelip, bizi sevip, sarmalayan bir babamız yok, sonsuza kadar akşamları evde vida somunlayıp, 35 katlı bir apartmanda o kolileri ben taşısam keşke, gerçek garibanlık parasızlık mı babasızlık mı, elbette küçük bir çocuğun babasız kalması.

  • şivesinden ve yüzünün bir kısmından hangi ırka mensup olduğu besbelli.
    bu devirde kimseye güvenilmeyeceğinin örneği, tam da omurilikten vurmuş muhtemelen taksici felç kalmıştır.

  • astreoid pasifik üzerinde dünyaya çarpıyor, yalnız simülasyondaki cisim o kadar büyük ki ebatları dünya ile kıyaslanabilir. buna iki gök cisminin çarpışması demek gerekir. dünyaya düşmesi demek yanlış olur. tamam, böyle bir cisim gezegeni közlenmiş kömürleşmiş bir nesneye çevirir, okyanusları kurutur, onlar gösterilmiş ama kürenin öte tarafında harap olmuş şehirler ve kalıntıları var, bu bile fazla iyimser geldi, londra da alevler içinde big-ben harabesi. bana kalırsa yer kabuğunun bir halı gibi dalgalanması ve yırtılması ile onlar üzerinde bir tül kadar hacmi kütlesi olmayan insan yapılarının yüzlerce binlerce metrelik kül ve toprak yığınları atlında kalması gerekir.

  • ne yediğimizin öneminin, ne kadar yediğimizden daha önemli olduğuna dair, önemli bir ayrıntı...

    mesela ben 80-85 kiloyken 300 gram ceviz içi ve artı başka şeyler yiyebiliyordum.
    ama şimdi 63-64 kiloyum ve kesinlikle o miktarlarda besin tüketemiyorum.

    çünkü ebatlarım küçüldü ve vücudumun ihtiyaç duyduğu besin miktarı azaldı, midem kendini toparladı, kan şekerim düzgün de olunca, o kadar şey yiyemiyorum.
    bu benim özellikle ayarladığım bir şey değil...

    bu anlamda tartışmasız kabul edilebilecek bir şey, vücudun aldığı ve yaktığı enerjinin, kilo durumumuzu etkilediği...

    -tüm yazının neredeyse anafikri burası-eğer doğal beslenirseniz vücudunuz bu doğal besinleri metabolize ederken sağlıklı çalışır, kontrolü elinde tutar. mesela iki lokma doğal/normal bir şey yediğiniz zaman, bir lokma abur cubur yediğiniz andaki gibi insülin taklasına gelmez sonrasında tekrar tekrar acıkmazsınız. böylece kalori saymanıza gerek kalmaz çünkü vücudunuzun "doydum" sinyalini bozmamış olursunuz. siz pisboğazlık yapmak isteseniz bile vücudunuz alması gereken enerjinin kat kat üstüne çıkmanıza izin vermez.

  • terörist ne kadar delikanlıysa ona o kadar muamele edilir. delikanlılıktan söz edenler: siz hiç delikanlı terörist gördünüz mü? hangi terörist delikanlı gibi savaşır? tv karşısında, klavye başında yazmak çok kolay tabi. dün silopi de yaşananlarda size göre faşist devletin yaptığı şeyler tabi.
    silopi de mahalle girişine hendek kazıp giriş çıkışı kapatan delikanlılara karşı yapıldı dünkü operasyon. sizin o delikanlılar varya bir polisi roketle parçaladılar. delikanlı gibi yine etek giyip yine delikanlı gibi başlarını örterek hemde...

  • 3.5 yıllık mühendisim. geçen müdür kenarıya çekti. sadede gelecek olursak bey maaşınıza 500? zam geldi dedi. yani dedim 3500? oldu. evet dedi. sustum. ne düşünüyorsun diye sordu. dedim ki elimden geleni yapıyorum, yapacağım. doğru ya da yanlış bir iş etiği vardır, bunu çiğnemem. ama az dedim. biliyorum dedi. sustuk. onluk bir iş olmadığını biliyorum. onun da elinden bir şey gelmiyor.
    maalesef ki beterin beteri var. gelecek adına pek bir ümidim yok. onlar da biliyor daha iyi bir iş bulsam bırakacağımı.
    şu anda tüm birikimimi kendime harcıyorum ve kenarda bir ay yetecek param yok. kendimi geliştirip gitmek istiyorum ama annemi bırakmak da zor. türkiye’de aha böyle başlıklara içimi dökerek ömrümü tamamlayacağım.