hesabın var mı? giriş yap

  • gates - ne sıklıkta güncelleniyor bu sözlük?
    ssg - her saniye
    gates- wow! kaç kişi çalışıyor?
    ssg - 30.000'den fazla.
    gates - (öhh!) ne kadar ödüyorsun onlara?
    ssg - hiç.
    gates - ulan üçüncü dünya ülkelerinde sömürü nereye varmış be höh bee!

  • - yaran yanlış okumalar başlığındaki hiçbir entry'yi komik bulmam. gülesim gelse bile kendimi tutarım, gülmem.

    - debe editini gördüğüm yerde, yazarının "hakkındaki notlarım" kısmına bir takım ağır laflar kaydederim.

    - sol tarafta nickaltı entry'si gördüğüm zaman derhal başlığındaki en beğenilen entry'ye göz atarım, artı oy veririm.

    - ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı başlığındaki yazılara okumadan eksi oy veririm.

    - " yha bu entry'mi en beğenilenlerime sokmayın lütfaan ihihihi" diye edit yapan yazarın ricasını kırmam, vaktim varsa 20 entry'sine eksi oy veririm. en beğenilenler listesini güncellerim.

    - bir futbol başlığı altında "sarbi reyiz ehuehueh xd" geyiği yapanın son yazdığı 10 entry'ye eksi oy veririm.

    - hakkında 265 sayfa yazı yazılmış bir başlığa entry girerken ilk cümlesi, o başlığın ana unsurunu belirleyen sözcük kullanan kişiye eksi oy veririm. ( star wars başlığına, ilk paragrafında, "bir film" yazıp 12 paragraf yazı döşenmesi gibi )

    - herhangi bir konuda, başlıkla alakalı karikatür linki veren yazara artı oy veririm.

    - herhangi bir konuda girdiği entry içerisinde referans olarak kendi tivitır adresini gösteren yazara eksi oy veririm.

    - 12 ocak 2014 istanbul kar yağışı gibi başlıklarda, "offf beşiktaş'ta ne biçim yağıyor var yaa" tarzında entry giren yazara sevgiyle gülümserim. eksi ya da artı oy vermem.*

    - friends başlığına ara ara girip son yazılan entry'lere artı oy veririm.

    - cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan başlığına "ne var bunda!!! benimdir, sıcacık evinde mandalina yiyordur hıh .ss" tarzında entry giren yazarlara eksi oy veririm.

    - badilerimin favladıkları* entry'lere muhakkak bakarım. beğendiysem artı oy veririm. beğenmediğim bir entry'ye denk gelirsem favlanan entry'ye eksi oy vermem, badimin yazdığı son entry'ye eksi oy veririm.

    - entry favlamam, bunun için kendimi ikna edecek bir gerekçe bulamadım ben de.

    - entry'mi favlayan çaylağın nick'ine bakıp hafızamda tutmaya çalışırım. bir başka entry'mi favladığına rastlarsam hafiften tebessüm ederim. asla sırıtmam.

  • ogrettigi dersi uygulamali bizzat yerinde yasayan vatandas. sansina sikayetci olan cikmamis. olsa direk meydanda kellesini alirlardi.

  • travma sebebi: nikolai çavuşesku ve elena cavusesku

    bunu nasıl unuturum... ötekiler hadi şuydu buydu geyikti de, yuh be kardeşim, o zaman bir de tek kanal vardı. kaç gün gösterdiniz bu adamların kurşuna dizilmelerini? hala gözümün önündedir cavusesku'nun gözleri açık gitmiş hali. günümüzün iğrenç, özensiz özel televizyonları bile bu görüntüyü mozaiksiz yayınlamaz şu devirde. komünizmi kötü göstereceğiz diye yaptığınız şeye bak, helal olsun trt!!

  • trabzonlu ali sait yılmaz, yaklaşık 20 yıldır yenimahalle incirlik camii yaşatma derneği başkanlığı yapıyor.

    her milli bayramda camiye türk bayrağı astıklarını söyleyen yılmaz, 29 ağustos akşamı zafer bayramı için cami duvarına atatürk posteri de astı. ama 30 ağustos sabahı yılmaz'a müftülükten “o resmi kaldırın” telefonu geldi.

    iki kez arandığını anlatan yılmaz, “indirmiyorum” dedi, 30 ağustos boyunca bayrak ve atatürk posteri cami duvarında asılı kaldı. yılmaz, olayı şöyle aktardı:

    “atatürk bayrağımız bugüne kadar yoktu. bir arkadaşımdan 30 ağustos için ödünç aldım. 30 ağustos'ta önce cami imamını aramışlar. sonra ben il müftülüğü'nün telefonundan arandım. müdür olduğunu söyleyen kişi ‘o resmi kaldır' dedi. ‘hangi resmi?' diye sordum. atatürk denilmedi, ismini dahi söylemediler. ben de ‘kaldırmam' dedim. saat 19.00 gibi trabzon müftü yardımcısı olduğunu söyleyen bir kişi, özel cep telefonundan aradı. ‘o resmi kaldırın. bayrak dursun orada. yola asın o resmi de' dedi. ‘neden?' diye sordum. ‘bayrak bizim simgemiz' dedi. ‘atatürk bizim kurtarıcımız, cumhuriyet'in kurtarıcısı' dedim. bana ‘terbiyesizlik yapma' dedi.”

    kaynak~

  • zevk aldığınız ya da vergi vermediğiniz bir şeyi kullanabilir misiniz lan bu topraklarda öyle kafanıza estiği gibi?

    uber güzelmiş.
    kaldırırım.

    booking iyiymiş.
    engellerim.

    vikipedia faydalıymış.
    girdirtmem.

    araba alayım?
    önce 2 tane bana al.

    telefon, bilgisayar alayım?
    10 katını ödersen olur.

    içki içeyim?
    istediğim saatte, istediğim günlerde ederinin 20 katını verirsen olur.

    ne yapsam ya şu ülkede hoşuma gidecek?
    bilmiyorum ama yapamazsın. engellerim, vergi koyarım, kısıtlarım.

    çekin elinizi bir şeyden ya yeter lan yeter. vallahi sıktınız, bunalttınız yeter. geçimini benim vergilerimle sağlayan bir yapı, benim seçtiğim ve maaşlarını benim ödediğim insanlar benim hayatıma bu denli karışamaz. göreviniz bu değil.

  • dinden soğuduk dinsiz olduk, ısırıldık kovalandık köpeklerden soğuduk, 7 milletten insanlar girdi insandan soğuduk nasıl bir döneme geldik lan biz.

  • güneşin dünyayı aydınlatmadığını güneş ışınlarının dünyada zaten var olan "gündüz" varlığına çarptığını iddia eden kişi. bu beyanlarını izleyebileceğiniz videoda surat ifadesi ve vücut diline bakarsanız. iyice saçmaladım bakalım nasıl toparlayacağım telaşını açıkça görebilirsiniz.

  • bu kuşlar avustralya ve yeni gine'de yaşar. asıl bilindikleri, tanındıkları güzel şey ise yuvalarını süsleme biçimi. hatta biçimi çok eksik bir tanım olarak kalır. sanatı diyebiliriz. bu kuşların bir türü olan saten çardak kuşu ise yaptıkları ev süslemeleriyle insanı hayrete düşürtür. bir kuşun böyle bir şey yapmasına nasıl imkan olur diye ciddi anlamda düşünüyorsunuz.

    peki çardak kuşu neden yuvasını süsleme ihtiyacı duyuyor? bu bir ihtiyaç mı?

    hayır. bu bir ihtiyaç değil. sebebi ise oldukça naif, duygusal. dişileri etkilemek için yaptıkları bir şeymiş. çok tatlı değil mi?

    peki bir kuşun elinden çıktığına inanmakta zorlanılan bu evi nasıl yapıyorlar?

    öncelikle kuşun boyutlarının bir güvercin kadar olduğunu belirtelim(cüssesine göre iyi iş çıkartıyorlarmış). erkek çardak kuşu öncelikle dişisini etkileyeceği yuvasını oluşturmak için yüzlerce binlerce ince çalı çırpı toplar. daha sonra bunları iki sıra şeklinde dizer. bu şekilde bir çardak oluşur. bitti miiiiii? bitmedi. etraftan bulduğu güzel şeyleri çardağın içine yığar. meyveler olsun, kelebekler olsun, kuş tüyü olsun, yani kısacası göze güzel gelebilecek her şeyi toplama potansiyelleri var. ilginç bir detay daha: özellikle mavi rengine özel bir ilgileri olması. bitti sandınız, bitmedi. çardak kuşu üstüne bir de yuvasını boyuyor. boyayı da kendisi hazırlıyormuş. bitki özleri, kendi salyası, kömürden faydalandığı maddelerle bir boya oluşturabiliyorlarmış. ağzında çiğnediği bir parça ağaç akabuğu ile de sıva yapıyorlarmış.

    tabii dişi evi beğenmeyedebilir. beğenirse mutlu son. nihayet çiftleşebilirler. beğenmezse kuş uçtu beybii.

    yani uzun lafın kısası; doğa gerçekten bir mucize.

  • 77 sene önce oğluna duygun ismini veren ebeveynlerini takdir ettiğim gs başkan adayı. olm duygun nedir len 77 sene önce? zor çocukluk geçirmiştir bu amcamız.

    edit: arkadaşlar hala favoriye alıyorsunuz görüyorum :)) 10 yıl önce yazmışım. 77 seneyi 87 sene olarak okuyalım lütfen. hala aynı yerdeyim duygun ne yaw 87 sene önce? çocuğun etrafına bakın ahmet, mehmet, ayşe, fatma dolu.

    “yavrum senin adın ne?”
    “duygun efendim.”

    soran kişinin anladığını da sanmıyorum, tekrar sorduğunu da…