ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türklerde mesai sonrası bar kültürünün olmaması
-
adam minibüs parasını zor denkleştiriyor eve giderken, bir de bara mı uğrayacak.
hayata dair iç burkan detaylar
-
ablamın bir ortaokul arkadaşı vardı. 5 kardeşlerdi, durumları kötüydü. bir gün birlikte okula giderken annem ayakkabısını görmüş. yırtık ve giyilemeyecek bir haldeymiş. annem çok kafaya takınca bu durumu, babamla birlikte üçümüz bot almaya gitmiştik. ben 6 yaşındaydım. tutturmuştum bir de kazak alalım diye. sonra ablamla ve arkadaşıyla buluşup vermiştik hediyesini. ben "beğendin mi?" diye soruyordum ısrarla. kız inanılmaz mahçup oluyordu, çocukluk işte anlayamıyordum o durumu.
yıllar sonra ablamın düğününe geldi, orada gördük. avukat olmuş, çok da güzel ve özgüvenli bir kadın olmuş. bana sarıldı ismimi hatırladı, şaşırdım. "unutur muyum seni bana seçtiğin kazağı çok beğenmiştim." dedi güldü. ablam söylemiş kazağı kardeşim seçmiş diye, gülmüşler aralarında çocukken. içim cız etti öyle diyince. bana ilham oldu. karakteriyle, azmiyle, hayatıyla.
emine teyze'nin obamagillerle çekindiği fotoğraf
yaran inci sözlük entry'leri
-
evli bir arkadaşa evlilik nasıl ? ben de evlensem mi ki dedim,
evlen tabii senin benden daha mutlu olmaya hakkın yok dedi...
nusr-et'te yan masadaki ünlüden biber istemek
-
-selami şahin bey. lüften biberi uzatır mısınız?
+denedim. uzamıyor.... ehühühühühe
ülker probis
-
deseler ki "hacı günde 3 öğün probis vereceğiz sana fekat günde 3 öğün de ajdar dinleyeceksin" hemen kabul ederim. çünkü ben normalde de ajdar'ı dinliyorum.
çay içen eczacılara ceza yazdıran kaymakam
-
iceride kaymakam varken ayağa kalkmıyorlar ceza sebebi bu. haklılığını konuşmuyorum cezanın sebebini söylüyorum.
babalar günü
-
kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.
duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..
"anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..
çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...
bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...
zenginlerin bilmediği zevkler
-
kışın buzz gibi yorganın altına girip yorganla beraber yavaş yavaş ısınmak.