hesabın var mı? giriş yap

  • içine koyduğu peyniri biliyordur ne güzel. bi de, sırf tabakta geldiği için bir tosta 20 lira vermiyordur.

  • kaymakamlığın kendisine yardım edip çükünü keseceği kişidir.
    otuz iki çocuk yapan bir adama yapılacak en mantıklı yardım budur.
    belli ki adam nasıl kullanacağını bilmiyor, en iyisi kesin gitsin.

  • eger derdin bilime katki yapmaksa, yazarsin makaleni boyle bir gercegi ispatladigin icin de dunyanin sayili bilim insanlarindan biri olur, nobel odullerinden, devlet nisanlarindan bir koleksiyon yaparsin.

    yok eger derdin cahilerin ilgisini cekecek sacmaliklar uretip, buradan cikar saglamaksa, o zaman da internet sitesi acar, vidyo ceker ve kerrrizlerin dolusmasini beklersin.

    simdi, tahmin edin bakalim, bu duz dunyaci arkadaslar makale mi yazmistir, vidyo mu cekmistir?

  • topal paşa'nın sağ kolu af dilerken "topal beni kandırdı, lüffen padişahım, kandırıldım" diye haykırdı. iv. murat'ın sağ kolu silahtar da "kanmasaydın paşaam" dedi.

    tanıdınız mı bu replikleri? tanıdınız tanıdınız.

  • öncelikle bilgileri imdb trivia kısmında bulabilirsiniz.

    filmdeki robot sahneleri bilgisayar efektleriyle üretilmek yerine canlı aksiyon olarak çekildi ve daha sonra belirli açılardan görülen robot operatörü görüntülerden temizlendi.

    filmdeki kum fırtınalarının hepsi, ki bunlar sayesinde kuraklığı hissederiz, sete kurulan dev fanlarla sağlandı.

    stephen king'in "stand" adlı romanımurph’ün kitapları arasında görülebilir. king'in kitabı, insanlığın neredeyse yok olması ve hayatta kalanların yer değiştirme ve yerleşme mücadelesi hakkındadır.

    filmin başlangıcında gösterilen ve filmin sonlarına doğru tekrar gördüğümüz belgesel tarzı röportajlarda yer alan kişiler the dust bowl’dan alınma. bu kişiler, doğal felaketin aktörleri değil gerçek kurtulanları.

    ekip, miller'ın bulunduğu gezegene inerken ranger 1'den iniş sırasında arka planda müziğin yavaşladığını duyarız. her 1,5 saniyede bir tiktak sesi duyarız. bunun sebebi bu gezegenden duyduğumuz her tiktakın dünyadaki 17 saate eşit olmasıdır. cooper ve dr. brand'in bu gezegende geçirdikleri zamanla endurance'a dönüşleri arasında geçen zaman dünya zamanıyla 23 yıl 4 saat ve 8 gün anlamına geliyor. bu, miller'ın gezegenindeki tüm görevlerinin yaklaşık 3 saat 17 dakika sürdüğü anlamına geliyor.

    kitap raflarında gösterilen kitaplar, nolan'ın kara delikler ve tekillik hakkındaki araştırmaları için okuduğu ve kullandığı gerçek kitaplardı.

    - ınterstellar’ın hikayesi 79 yaşındaki ünlü fizikçi kip thorne’un etkisiyle yazıldı. prodüksiyondan önce fizikçi kip thorne iki ana kural belirledi. bunlardan birincisi filmde temel fizik kurallarını ihlal edecek herhangi bir şeyin olmamasıydı. ikincisi ise, filmde kullanılacak olan en çılgın teoriler ve spekülasyonlar bile senaristin yaratıcı zekasına değil bilime dayanacaktı. ikili her konuda anlaşmıştı. christopher nolan bu iki kuralı uyguladı. sadece ünlü teorik fizikçi thorne, ışıktan daha hızlı seyahat etme konusunda nolan’ı iki hafta boyunca vazgeçirmeye çalıştı. thorne, ayrıca solucan deliği ve kara delik sahneleri için de filme katkılar sağladı. özel görsel efektleri hazırlayan ekibe katkılar sunan thorne, filmde gördüğüm bilimsel gerçekliği yansıtan detayların bu kadar net olmasında pay sahibi diyebiliriz.

    filmin tanıtımlarında matt damon'a yer verilmedi, gösterimlere çağrılmadı. film yayınlanana kadar bir sır gibi saklandı.

    senarist, yapımcı ve yönetmen nolan, matthew mcconaughey'in 2012 yapımı mud filmini izledi ve çok etkilendi. daha sonra da ona rolden bahsederek teklif sundu.

    matt damon'un kurtarılması gereken bir karakter oynadığı üç filmden ikincisi. birincisi er ryan'ı kurtarmak (1998) ve üçüncüsü marslı (2015) idi.

    filmin ismi flora’s letter olarak belirlenerek çekimler yapıldı. bu sahte isim seçilerek filme ilişkin gizlilik hususuna tekrar dikkat edilmişti. flora da nolan’ın kızının ismidir.

    filmin her dakikası için 980 bin dolara yakın para harcandı. 2 saat 40 dakikalık filmin yapım maliyeti 165 milyon dolar.

    - filmde profesör brand'i canlandıran michael caine ile nolan'ın 6. ortak çalışması ınterstellar oldu. bundan önce batman begins, the prestige, the dark knight, ınception ve the dark knight rises filmlerinde beraber çalışmışlardı.

    - ımdp top 250 listesine giren 7. nolan filmi ınterstellar oldu.

    - oyuncular arasında altı oscar kazanan var: matthew mcconaughey, anne hathaway, sir michael caine, ellen burstyn, casey affleck ve matt damon;

    eğer bu bilgileri video olarak izlemek ve beni desteklemek isterseniz kanalıma göz atabilirsiniz

  • amazon'da indirimde görünce alayım dedim. çünkü bu devirde bir şeyi aldın aldın, alamadın haftaya 2 kat fiyata ulaşır ki benim ürün de 1.5 katına ulaştı. ne zaman kullanırım bilmiyorum maksat yatırım.

    ürünü şöyle bir sudan geçireyim kaldırım dedim ardından. suda gezdirip koydum kenara. sularını silmedim. ardından döküm uzmanı bir arkadaşım geldi. tava aldım falan derken şöyle bir inceledi. sen bunu kurulamadan mı koydun dedi.

    he dedim. ıslak ıslak bıraktım tezgahın üzerinde.

    olmaz dedi. bak asma yeri paslanmış.

    what dedim, alıp elime baktım hakikaten öyle olmuş.

    sonra döküm uzmanı arkadaşım tavayı ilk kullanımdan önce yağlayıp fırınlamak lazım, refika'yı aç izle dedi.

    açtım izledim. ardından başka bir teyzenin videosu otomatik olarak başladı. o kadını da izledim.

    sonra dediklerini harfiyen yaptım. tavaya zeytin yağı döktüm. sonra fark ettim ki yemek yapmıyorum sadece yağlayacağım. ama yemek yapar gibi yağ dökmüşüm.

    döktüm bir kere diyerek tavayı pasta fırçası gibi fırçayla güzelce yağlıyorum. 40 pınar yağlı güreşçisi gibi oldu tava. ellerim kollarım sıçrayan yağlarla dolu bu arada.
    altını üstünü deliklerini bir güzel yağladım. sonra fırına attım.

    pişirdim tavayı. fırından yanık dumanlar çıkmaya başladı. teyzenin videoda duman çıkar camı kapıyı açın diyordu.dediklerini yaptım. 20 dakika yağlanmış boş tavayı pişirdim bir güzelce. çıkardım bir saat sonra fırından elim yanmasın diye korkarak tutuyorum.

    tava bir parlamış ama nasıl. fırının da içine sıçmış tabi bu arada. her tarafı yağ.

    aldım sonra tavayı yıyakayım dedim biraz. çok da yıkamamak lazımmış çünkü. mutfak malzemesi değil sanırsın tapılacak bir nesne gibi anlatıyor herkes videolarda vs.

    fazla incitmeden yıkamaya çalışıyorum tavayı. ama yağ o kadar çok ki. ne kadar suya tutsam durulanmıyor. detarjana geçtim. haldur huldur yıkıyorum. en sonunda ağır yağ katmanı çıktı. elime o mat demir gelir gibi oldu. hah dedim yeter bu kadar yıkama. güzelce kuruladım artından kağıt havluyla. koydum kenara.

    bundan sonra ne zaman bir şey pişireceğim bilmiyorum ama tavaya verdiğim o emek, akan giden o sular, kollarımın tavayı kaldırıp indirirken gereksizce yorulup kas yapması, deterjan tüketimi, elektrik sarfiyatı, fırının içinin batırması derken kendimi bilgisayarın başına zor attım.

    özetle o kadar uğraştım ki (yemeği ihtiyaç olarak görenlerdenim diyebiliriz) artık tavanın ormanda bir ceylan avlayıp pişirip baharatını osunu busunu atıp bana yedirmesini bekleyeceğim.

  • (bkz: zara gold) kendileri vazgeçilmez kokumdur. başka parfümlerim bile olsa mutlaka bir adet yanımda taşırım, sıcak hava sizi terlettiyse ve ter koksanız bile yarı yolda bırakmaz kurtarır sizi kokusuyla öyle vefakardır, hoş kokusuyla burnunuzu şenlendirir, öyle güzeldir.

  • şaşırmadığım bir haber.

    bir keresinde kahvede eşli king oynarken, mali müşavir arkadaşımız oyundaki ortağının kafasını yanlış kağıt attı diye okey ıstakası ile patlattı. bildiğin kafa patladı, kan revan oldu. okey ıstakasını yan masadan aldı. ıstakasını aldığı adam ise "napıyon kardeşim okeyimi piç ettin" demişti. bunu yapan kişi mali müşavir.

  • bosna hersekteyiz efendim halk horon ekibiyle. günlerden cuma kemençecimiz ezanı duyuyor ve yardırıyor..

    - heriif.. purta da ezan dürkce okunuyu..

    birebir yazılmıştır söylediği. yalandan komik değildir.