hesabın var mı? giriş yap

  • üşenmedim okudum. iyi ki okumuşum*

    otobüste yanımdaki kız feci osurdu benden başka
    kimse anlamadı onun osurduğunu çünkü yan
    yanaydık ve kendi kıç bölgemde titreşimi hissettim.
    çok güzel kızdı aslında böyle bir şey yapması beni
    üzmüştü. daha sonra koku hafiften yayılmaya ve
    kız da bunun farkında olduğu için kızarmaya başladı.
    tabi ben hiç durur muyum ? hemen camı açtım ve
    ayağa kalkarak; hanımlar beyler, az önce talihsiz bir
    şekilde minibüsün içine osurdum. burnunuza çürük
    kavun kokusu gelebilir, aldırış etmeyin. siz hiç
    osurmadınız mı ? sen şoför amca, akşam televizyonun karşısına yatıp ntv sporu açtığın
    zaman, burnunu karıştırırken hiç inletmedin mi
    ortalığı? çocukların odada gülmedi mi hiç ? sen,
    şişman olan kız. sen hiç deprem etkisi yaratmadın
    mı zeminde ? klozeti parçalamadın mı hiç ? beni hor
    görmeyin arkadaşlar, evet osurdum, ama bilinçli değildim. sadece, osurdum. diyerek gözyaşlarımla
    beraber oturdum. yavaştan bir alkış sesiyle beraber
    yıkıldı minibüs. şoför deli gibi kornaya basıyor ve
    herkes zart zurt osuruyordu sonra yanımdaki kızla
    göz göze geldik. gözlerini kapatıp bana doğru
    eğildi. heyecandan kalbim çıkacak gibi olmuştu. ben de gözlerimi hafif kapatıp eğildim. ağzını uzattı
    hafif araladı, yaklaştık.. gargh diye bi geğirdi amk
    kevaşesi kendimden geçtim. direkt gömdüm
    kafayı, müsait bi yerde indim. iyi yapmışmıyım
    beyler ?

  • yıllarca harry potter filmleriyle çocuk filmleri diye dalga geçip küçümseyen, filmlerin uydurukluğunu serinin kitaplarına genellemekten bir dakika olsun çekinmeyenler işte bugün ibret alsınlar *

    belli ki rus televiziyasında çocuklar için masal saatinde masalsı bir tiyatro oyunu şeklinde resmedilmiş eser. hep dedik, peter jackson'ın bu seriye olan epik yaklaşımı olmasa, özellikle the two towers filminde göze sokularak işlenen ancak söz konusu kitapta yer almayan politik göndermeler, baba-oğul dramları, oldukça dramatize edilip büyülerinden arındırılan, 40 dakikaya yayılan miğfer dibi savaşı olmasa, kitaplar olması gerektiği gibi bol bol şarkılı türkülü, daha bir büyülü içerikle sinemaya aktarılsa yıllardır süregelen bu büyüklenme fırsatı kolay kolay ele geçmezdi diye. yüzüklerin efendisi filmleri bugün diğer bütün fantastik kurgu eserlerinden daha ciddi ve "yetişkin işi" bir noktada duruyor ve kitapları da yerine hiçbir şeyler konulamayacak bir noktaya çıkarıyorsa bu durumdaki aslan payı j. r. r. tolkien'in kendisinden daha çok peter jackson'a aittir. tolkien'in kitapları o filmlere göre daha masalsıdır. sırf yüzüklerin efendisi üçlemesinden sonra onun altında kalmamak için the hobbit gibi çocuk kitabını bile mümkün mertebe çocuk filmi gibi çekmemeye çalıştı adam da yine bile yaranamadı, çocuk filmi gibi olmuş diye ağlaştı herkes. ya ne filmi olacaktı?

    bu arada tom bombadil ve altın yemiş karakterlerinin peter jackson'ın üçlemesinden çıkartılmasının ne kadar doğru bir karar olduğu da bir kere daha görülmüş bu rus uyarlaması sayesinde. yıllardır bitmek bilmeyen "tom bombadil nasıl olmaz bu filmlerde arkadaş, akıl alır gibi değil" serzenişleri hepimizin malumu. bu iki karakter yüzük kardeşliği filminde olsaydı hem filmin senaryosu hikayeyi ilerletme anlamında hali hazırdaki versiyonundan bir adım öteye gitmez hem de ulular ulusu epik film ambiyansı bir anda disney filmlerine dönerdi. işte o yüzden peter jackson'ın filmlerinde yoklar. iyi ki de yoklar. bir sahne önce korku filmlerindeki gibi gece yarısı dörtnala hobbit kovalayan nazgûl görüntüleri, bir sahne sonra ormanın içinde hoppidi hoppidi dans ederek, şarkılar söyleyerek gezen, güleç yüzlü tonton bir amca ve onun masal kulübesi gibi kulübesinde bekleyen peri gibi hanımı...

    yatın kalkın peter jackson'a şükredin köftehorlar sizi. adamın filmleri sayesinde herkese bir ömür boyu basacak havanız oldu * the hobbit üçlemesi örneğinde stüdyolar haddinden fazla müdahale edip baskı yapınca taş gibi eserlerin bile ne hale gelebildiğini ibretle gördük ama işin orasını kabullenmek işimize gelmez tabii. şüphesiz ki diğer bütün fantastik kurgu eserleri çocuk kitabı/filmi, yüzüklerin efendisi ise das kapital'dir (!) *

  • online satranc ortaminda brezilya'dan bir ablamizla muhabbet sirasinda gum diye patlayan bir soru beni benden aldi.
    "turkler e$$ek zikiyormus dogru mu?" seklindeki soruyu buyuk bir tepkiyle cevaplamis olsam da kendi kendime "oha yani butun dunya duymus anasini satayim" demekten kendimi alamadim (dedim desene kisaca suna hosaf!)...

  • "uzaydym dyosn bari mntkli bi yalan syle, sen slk sandn glba bni. btti felix, bu uzn mesafe ilsksi ck yrdu bni..."

  • flu'luk.

    insan ilişkilerinden gönül işlerine, akademik kariyerden, okul hayatına, akrabalık ilişkilerinden dostluklara.. hiçbir şey net değil. ima usulü çalışan bir duygu/düşünce durumumuz var. kimse derdini açıkça söylemiyor. herkes 'o' anlasın peşinde. anlatmayı bilmiyoruz, anlamaya çabamız yok.

    ülke kocaman bir aşkı memnu seti. kapalı kapılar, yalan dolanlar, iftiralar, dedikodular, imalar en çok bu bak, imalar.

    kaş-göz yapmaktan canımız çıkacak, destur!!

  • bir omre yetecek kadar buyuk hayalkirikligi, bir daha asla kimseyi sevemeyecegim korkusu, insani kendinden utandiracak kadar cok "belki bana doner" umudu, donmeyecegini bilmenin agirligi, unutmanin zorlugu, ozlemenin kahri, hatirlamanin yogunlugu, suskunlugun gurultusu, aglamanin hafifligi, gecenin koyulugu, gunduzun anlamsizligi ve yasandikca farkina varilacak bir suru sey..

  • akp'nin bir başka atraksiyonu. malum, seçimler yaklaştı, düşman yaratmak, mağdur olmak lazım. ben akp için uğraştım, bütün marjinal(?) örgütleri tek bir bayrak altında topladım, bundan sonra bu bayrağı kullanırlarsa daha çok mağdur olurlar.

    http://imgur.com/kdttdsy

  • türkiyeli kızın yağmurla tanışmasıyla yakından uzaktan alakası yoktur.
    türk bebek olsa, annesi astronot kıyafeti giydirir öyle çıkarırdı.