hesabın var mı? giriş yap

  • sinemaseverlerin dönüp dönüp izlediği filmler vardır. yüzüklerin efendisi, star wars ve hp serileri, türk filmlerinden de süt kardeşler bu filmlere örnek gösterilebilir. benim çevirip çevirip izlediklerim ise genelde animasyon filmlerdir. disney'in en güzel zamanlarına örnek gösterilebilecek hercules, adı pek duyulmasa da muazzam bir emeğin ürünü olan kubo and the two strings ve hayao miyazaki filmleri bu alanda en çok izlediğim filmler. bu listeye birkaç yıl önce de ratatouille'u ekledim. mutfakta çok becerikli bir insan olmasam da remy'nin azmi, çalışma hırsı ve birbirinden ilginç restoran çalışanları beni kendine çekti sanırım.

    bu geri dönüşlere yeni star wars serisini de eklemek isterdim ama filmler o kadar kötüydü ki ömrüm boyunca bir daha görmek istemiyorum hiçbirini. bir de bu filmler azaltmadığı gibi bendeki star wars özleminin daha da artmasına neden oldu. eski filmleri izlemek de kar etmedi çünkü ben sağlam bir sith hikayesi bekliyordum yeni seriden. bu yüzden gidip eski sith'lerin hayatını anlatan yazıları okumaya başladım.

    yine bir şeyler okurken durdum ve dedim ki film açayım bir tane. çünkü gözümün önünde ışın kılıçları belirmeye başlamıştı artık. sevdiğim filmlere bakarken de ratatouille denk geldi ben de onu izlemeye karar verdim. filmin takribi yirminci dakikasında da garip bir şey fark ettim. remy'nin başarı hikayesi bire bir sith kodunu takip ediyordu. ilk önce ne alaka desem de geçen sahneler ile birlikte bu inancım iyice oturdu. durumun gerçekten böyle olduğuna ikna olunca da gelip size anlatmaya karar verdim. şimdi remy'nin hikayesi ile sith code nasıl benzerlikler içeriyor bir bakalım.

    --- spoiler ---

    önce sith code nedir ondan bahsedelim. sith code, star wars evreninde sith'lerin düşünce yapısını anlatan ve izlemeleri gereken yolda onlara rehberlik eden sözler bütünüdür. jedi olup daha sonra sürgüne gönderilen sorzus syn tarafından yazılmıştır ve tamamı şöyledir;

    "peace is a lie, there is only passion.
    through passion, i gain strength.
    through strength, i gain power.
    through power, i gain victory.
    through victory, my chains are broken.
    the force shall free me."

    çevirisi ise aşağı yukarı böyledir.

    "denge bir yalandır. sadece tutku, arzular ve istekler vardır.
    tutkum ile yetenek kazanırım.
    yeteneğim ile güç kazanırım.
    gücüm ile zaferler kazanırım.
    zaferlerim beni bağlayan zincirleri kırar.
    force beni özgür kılar. "

    şimdi de adım adım remy'nin hikayesine bakalım. film öncelikle remy'nin "zincirli" olduğu kısımla başlıyor. remy aslında yemek konusunda henüz nereye koyacağını bilmediği bir ilgiye sahip. ancak babası bunu anlamsız buluyor ve fare toplumu olarak onu değişim geçirmekten alıkoyuyorlar. remy'nin burada yürüyüş tarzına kadar her şeyi sorgulanıyor.

    bu baskı normal bir karakteri sindirebilirdi ve ondan jedi kodunun istediği şekilde uyumlu olması bekenirdi ancak remy, uyumu değil tutkusunu seçiyor. mesela peynir ile çileği beraber yediği sahneden, mantar ve özel bir peynir bulduğunda bunları diğer yiyeceklerin arasına atmak istememesinden bunu görebiliyoruz.

    bundan sonra remy tutkusu nedeniyle gusteau'nun şovunu izlemeye başlıyor ve kitabını okuyor. daha sonra ondan öğrendikleriyle yiyecekleri bir araya getirerek daha iyi lezzetler elde etmeyi öğreniyor. ki bu da tutkusunun yeteneğe dönüştüğü yer oluyor tam olarak.

    remy tabi ki bu haliyle bir restorana gidip iş başvuru yapamaz. şansının açıldığı kısım ise linguini ile tanışması oluyor. linguini ile birlikte gusteau'nun mutfağında çalışmaya başlayan remy, burada hem aşçılık sırlarını öğreniyor hem de giderek daha becerikli hale geliyor. yeteneğinin güce dönüştüğü yer ise müşterilerin mutfaktan yeni bir şey istedikleri kısımda gerçekleşiyor. burada remy, gusteau'nun pek popüler olmayan bir tarifini değiştirerek müşterilerin ilgisini çekiyor ve yerini daha da sağlamlaştırıyor.

    normalde yeteneğe ve güce kavuşan bir sith kendi zincirlerini kendisi kırar. ancak remy bir sith değil tabi ki. o yüzden skinner, "ne" olduğunu hatırlatıp onu bir fare kapanına kapattığında, remy'i kurtaranlar babası ve kardeşi oluyor.

    bundan sonra remy'nin zafer anı geliyor. mutfak ekibini kaybetmek, sağlık müfettişine yakalanmak gibi bir çok engeli aştıktan sonra işinin başına geri dönüyor ve anton ego'yu çocukluğuna döndürüp tekrar mutlu bir insan haline getiren yemeği yapıyor. bu muhteşem olaya rağmen gusteau'nun restoranı kapatılıyor ancak remy'nin kazandığı zafer zincirlerini kırmasını sağlıyor. yine dediğim gibi bunu sith'ler gibi sert bir şekilde yapmıyor remy. yeteneğini ve gücünü hem babasına hem anton ego'ya kanıtlayarak özgürlüğüne kavuşuyor ve küçük şef olarak çalışmaya başlıyor.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak burada remy'nin bir "sith" alegorisi olduğunu iddia etmiyorum tabi ki. ayrıca filmde de star wars'a ait hiçbir gönderme yok. ancak başarıya giderken attığı adımların sith code ile gösterdiği benzerlik de ortada. buradan şu sonucu çıkarabiliriz; belki de bir şeyler başaran insanlar benzer yollardan geçiyordur ve bu yol silikon vadisinde start-up başlatan bir bilgisayar mühendisi için de bir aşçı için de bir kurgu karakter için de aynıdır aşağı yukarı. çünkü sith code'un bahsettiği kavramlar aslında çok geniş. yani bunları takip ettiğinizde illa elinizden yıldırım atmanıza gerek yok. ancak bir şeyler hakkında tutkunuz varsa sith code, remy'e olduğu kadar size de yol gösterebilir belki.

  • facebook'taki ölümcül ikili. bir kişinin profilinde bu 2 bilgi varsa başka bir şeye bakmaya gerek yok. hele de bu yazı büyüklü küçüklü harf ile yazılmışsa olay yerini terk etmek en mantıklı davranış olacaktır.

  • "eski akp'li milletvekilinin über şoförü olması" şeklinde de yorumlanabilir. sokaktaki bazı salaklar balık hafızalı olabilir, ama biz değiliz.

  • halk tv yazarı ismail saymaz'ın dediğine göre; iyi partili bir grubun mansur yavaşa adaylık teklifinde bulunması üzerine mansur yavaş, altılı masa uzlaşırsa 'evet' diyeceğini söyledi.
    meral mommy'nin bu mansur yavaş politikası yavaş yavaş kesinleşiyor gibi. güneşli günler yakındır.

    edit: aktrolleri çıldırtacak açıklama.

    kaynak

    edit2: evet anlaşılan dediğim gibi aktroller çıldırmış durumda mesaj kutuma doluştular hatta bi tanesi 'tuvalet terliğine oy verecek adamlarınız,alayınız gelin üst üste koyacağız' diye kafiye de yapmış ahahaha. kudurun oğlum kudurun, seçimlerden sonra kendi odanıza asarsınız reisin fotoğrafını, reisçiliğinize orada devam edersiniz.

    son edit: sözlüğe bu kadar at sikinin doluştuğunu bilmiyordum. insanlar fikirlerini de söyleyemiyor artık. kafa kesen zihniyetle aynı bunlar.

  • yarışmaya başladığında bir beyonce olan aydayı yarı finale gelindiğinde yıldız tilbeye ceviren yarışmadır. turk halkı bunu istyor hehehehhe

  • fabrikasini satip, calisanlari isten cikartip, parayi ulkesine goturup, araba uretmeye ve turkiyeye araba satmaya devam edecektir. bir daha uzun bir sure boyunca boyle buyuk firmalar da turkiyeye gelmez. ama "gelir gibi yapar, geliyorum bekleyin" der. lakin, gelmez.

  • 2001 yılında esatta bir daireye taşındık. esatta genelde yaşlılar, bekarlar ve küçük aileler yaşar. bu apartman da kendi içinde bir dünya, karşı komşumuz 100 yaşında bir emekli orman mühendisi, onun yan dairesinde türkiyenin ilk hosteslerinden biri, birinci katta resim yapıyorum dediğinde ciddiye almadığımız resimlerini görünce dudağımızı uçuklatan 80 lerine yaklaşmış bir ev hanımı... ilk apartman toplantısında apar topar bizi yönetici seçiyorlar, karı-koca otuzlu yaşların başındayız, şaşırıyoruz, ama defterleri düzenlemekle işe başlayıp çatıdan girip, asansörden çıkıyoruz, kalorifer tesisatı otopark derken evimizden usta çıkmaz oluyor. bunca yaşlı ile el deymeyen apartmanda yaptıklarımız yan apartmanlarda bile duyuluyor, sürekli zili çaldığı için evimizin kapısı açık durduğu günler de oluyor, 75 yaşındaki teyzelerin internet bağlantısını kontrol ettiğimiz de. daha çocuklar da yok ortada, sıkılmadan uğraşıyoruz tüm sorunlarla...
    apartmanın bizden oldukça genç bi kapıcısı var, köyünden evlenip getirdiği gençten bir de karısı. çocukları olmuyor diye çok üzülüyorlar, sonra bizim büyük oğlan doğunca karısına kısa bir süre çocuk baktırıyoruz, asıl amaç çocuklara annelik edenlerin daha kolay hamile kaldığını öğrenmemiz, bir yıl kadar sonra hamile kalıyor karısı. bu süreçte apartman kombiye geçtiği için kapıcıyı dışardan çalıştırmak gündeme geliyor. kocam çok sert çıkıyor, ssk sız adam çalıştırmamak konusunda, "ister güvenlik görevlisi tuttum deyin, ister bir aileye ekmek kapısı açtım ya da fitre zekatımı bu şekilde veriyorum deyin, bu aile buradan ekmek yiyecek" diye razı ediyor yaşlı komşularımızı.
    geçen gün servisle artık oturmadığımız o apartmanın önünden geçerken eski kapıcımız, karısı ve kızı ile oğlunu görüyorum. akşam alışverişlerini yapıp evlerine geri dönüyorlar.
    bugüne kadar yaptığımız en iyi "iş"in bu olduğuna karar verdim o an....

  • - seni anneme anlattım
    - buyrun ?
    - seni de anlattım
    - ha ?
    - seni de seni de onu da anlattım
    - hayırdır hanım kızım
    - hepinizi anlattım anneme hepinizi nıhhaha
    - deli galiba ?
    - seni de anlatıcam kaçma gel buraya