hesabın var mı? giriş yap

  • hikaye bir adamın, oğlu ve iki arkadaşıyla birlikte yaptığı uzun motosiklet yolculuğundan oluşuyor. yolcular, metalik-plastik yalnızlıklarının hüküm sürdüğü, özdeki çirkinlikleri yapay bir stil cilasıyla kapatılmaya çalışıldığı, stilize nesneler, stilize insanlar ve ilişkilerle dolu bir hayatın yaşandığı amerikan kentlerinden, sapa dağ yollarından, uçsuz bucaksız düzlüklerden geçer, bir dağa tırmanır ve en sonunda okyanusa varırlar.
    adam yolculuk boyunca bir de iç yolculuk yaşamakta, başka doruklarda gezinmektedir. kendi deli geçmişine, aklın ötesinde yolculuk yapmaktadır. akılcılık dediği hayaletin peşinde antik greklerden modern bilim felsefesine kadar bütün batı düşüncesini kat eder. etrafındaki bütün çirkinliğin, sahteliğin sebebi olduğu söylenen teknolojiyi suçlamaz. sorun, teknoloji üreten insanlarla ürettikleri nesneler arasındaki ilişkidedir. bunun da temelinde gerçekliği, özne ve nesne diye uzlaşmaz karşı kutuplar koyutlayarak kavramaya çalışan akıl anlayışındaki genetik bir bozukluk yatar. bu anlayış, nitelik sorunuyla hesaplaşamaz. bir sanatçının yapıtını oluşturduğu, bir tamircinin bir motosikleti özenle tamir ettiği saf nitelik anlarında özne ve nesne özdeştir. bir yanda bir insan, bir yanda dünya/nesne yoktur. değer yoksa olgu da olamaz. iyi gerçekliğin bir biçimi değildir, kendisidir.
    pirsig’e göre dünyayı politik programlar oluşturarak düzeltemezsiniz, bunlar ancak temeldeki değerler sisteminin doğru olması durumunda işe yarar. dünyayı düzeltmenin yeri önce kendi yüreğimiz, kafamız ve ellerimiz ve onlardan çıkan iştir. bu yüzdende insanoğlunun yazgısını düzeltmekten değil, motosikletin nasıl onarılacağından bahseden bir kitaptır bu. çünkü gerçek motosiklet kendimiz denen motosiklettir.
    ayrıntı yayınlarından çıkan kitabın, arka kapak yazısından alıntı..

  • biz gazeteci yaşlı bir köylüye sormuş;

    -65 yıl nasıl bir yastığa baş koydunuz?

    köylü teyze cevap vermiş.

    “bizler yırtık elbiselerin yamandığı, söküklerin dikildiği, kırıkların tamir edildiği bir zamanda doğduk, kullanılıp atıldığı ve yerine yenisinin alındığı bir zamanda değil...”

    bokunu yiyim ben o köylünün.

  • yapılan bir araştırmaya göre aşırı tüketilmesi durumunda öldürücü olabilen 10 gıda ya da benzeri üründür.

    1 - günde 6 litreden fazla içilen su.
    2- 18 elmanın çekirdeği.
    3- 8 kg çikolata.
    4- 24 tüp diş macunu.
    5-113 fincan kahve.
    6-olgunlaşmamış kayısı, şeftali veya kiraz çekirdeği.
    7- 400 adet muz.
    8-arka arkaya içilen 75 sigara.
    9-48 çay kaşığı tuz.
    10- %40 alkol içeren 1.25 litre içkinin 1 saatte içilmesi.
    edith piaf:
    varan 1

    edip akbayram:
    varan 2

  • sonuncuyu istiklal marşı için bahçeye çıktığımda bi ergenden duydum:

    "hocam siz çıkmayın dışarı. iki güneş fazla bize"

    gönlümü fethetti kerata.

  • eski roma'da "koruyuculardan kim koruyacak" anlamina gelebilecek unlu bir soz obegi.. asagidaki gibi bir cok soruyu da cagristirabilecek fesat bir soru;

    - sorguculari kim sorgulayacak?
    - yoneticileri kim yonetecek?
    - kurtaricilardan kim kurtaracak?
    - telefonlarimizi dinleyenleri kim dinleyecek?
    - gozetleyenleri kim gozetleyecek?
    -ozgurlukleri sinirlama yetkisine sahip olanlarin ozgurlukleri sinirlama ozgurluklerini kim sinirlayacak?
    - harcamalarimizin hesabini sormaya yetkili olanlarin harcamalarinin hesabini kim soracak?
    - yasalara uygunlugumuzu denetleyenlerin yasalara uygunlugunu kim denetleyecek?
    - ozgurlukleri kotuye kullananlari engelleme yetkisine sahip olanlarin, yetkilerini kotuye kullanmalarina kim engel olacak?

    boyle gider..