hesabın var mı? giriş yap

  • şu an beni bıraksalar gıkım çıkmadan ölene kadar tek başıma yaşayabileceğim yer.

    faroe adaları, konum olarak norveç ile izlanda arasında yer alan takımadalardır. özerk bir yönetimi olan bu adalar danimarka'ya bağlı. haliyle vize başvurusu için danimarka
    konsolosluğu'na başvuru yapılmalı. buna rağmen alacağınız vize yeterli değil, mutaka faroe adalarına gideceğinizi belirtmeniz gerekiyor. adanın resmi dili de danca ve faroece. a á b d ? e f g h i í j k l m n o ó p r s t u ú v y y æ ø ---->> alfabesi böyleymiş. bana biraz izlandacayı falan hatırlattı. zaten çok da uzak kültürler değiller. adanın başka ilginçliklerinden biri de koyunları. ciddi ciddi koyun sayısı(70 binden fazla) insan sayısından(50 bin) fazla. zaten adanın isminin anlamı da koyun adaları anlamına gelmekteymiş. olur da adaya bir gün yolu düşecek olanlar olursa şunu bilmekte fayda var: ada insanı oldukça çekingen ve içe kapanık. yine de nazik insanlar tabii öyle bir ön yargıları yok. yılın 260 gününden fazlasını yağışlı geçiren faroe adalarını ziyaret etmek için en ideal dönem yaz mevsimi. çünkü en sıcak olduğu(10 derece civarı) dönem bu zamanlarmış. adada yemek kültürü olarak balık önemli bir yere sahip. hatta balina eti oldukça popüler. balina avcılığı olarak ciddi suçlamalara maruz kalan faroe adaları sanırım bu alışkanlığından vazgeçemiyor. peşinde patates ve koyun eti tüketimi öne çıkıyor. klasik kuzey ülkesi gibi, yemekleri bana çok uzak. kendi para birimi olan faroe adalarında danimarka para birimi de kullanılmakta. kurları da birbirine epey yakın fakat ada üzerine yaptığım küçük araştırmada her şey için çok pahalı deniyor. bu da benim severek takip ettiğim, iç açan görüntüleriyle faroe adalarının instagram hesabı.

    daha da fazlasını isterseniz:
    https://gezimanya.com/faroe-adalari
    http://www.wikizero.org/wiki/tr/faroe_adaları
    https://www.turna.com/…akkinda-bilinmesi-gerekenler

  • sokağa çıkma kısıtlamalarının tümüyle kalktığı bir dönemde getirilmiş enteresan yasak. cumhurbaşkanının gerekçe olacak, “kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok'” demesiyse daha da enteresan. kısacası gece hayatı sizlere ömür.

  • biri de demiş ki "eskiden ülkücü dendi mi bir ağırlığı olurdu".

    arkadaş ben hangi ülkede yaşıyorum lan. ben kendimi bildim bileli ülkücü-milliyetçi dendi mi aklıma; kaba-saba, neye inandığını bilmeyen, ağzı bozuk, eli tespihli, beli silahlı, boş-beleş mahalle kabadayıları geliyor.

  • sadece annelerin misyonudur.
    kardeşim olana kadar kullandığım kalıptır.
    -anneee bittiiiiie
    -geldim canım

    işte bu kadar.
    ne zaman ki anne kardeşi doğurmak için hastaneye yattı, biz babayla kaldık.

    baba da dayadı yumurtayı; sabah haşlanmış, öğlen sucuklu akşam soğanlı yumurta..

    -babaaa bittiiieee
    -aferin, gel de kestane ye.
    -??????
    -baba?
    -efendiim?
    -bittiiiii?????
    -aferin kızıma, hadi ellerini yıka gel.
    -aha?

    çözdük olayı baba sayesinde. teoriyi pratiğe aktarabildik.