hesabın var mı? giriş yap

  • "açıklamaya göre, türkiye'nin alacağı kredi 5 yılı geri ödemesiz dönem olmak üzere 10.5 yıllık vadeye sahip."

    detayına hayran kaldım. şimdi tam bir "vatan haini" olsam düşünürdüm ki "nasılsa 5 yıl sonra biz iktidarda olmayız. bu parayı neden ye..."

    öhöhöm. neyse, selam ve dua ile.

  • sorumluluk almak istemeyenlerin savunduğu durum. karşındaki kişi kafana tam anlamıyla oturmamış da olabilir. genelde etrafımda gördüğüm; evlenmeden uzun süreli birliktelik yaşayanlar, ayrıldıktan kısa bir süre sonra, karşılarına çıkan kişiyle evleniyorlar. evlilik hayatı paylaşmaktır. bir olmaktır. sevinçlerin, dertlerin, bugünün ve gelecek kaygısının birlikte hissedilmesidir, birlikte mücadele etmektir. gerekirse bazı şeylerden ödün vermektir, fedakarlıktır. ortak noktada buluşmaktır. birbirinin gücünü hissederek yapılan yol arkadaşlığıdır. mükemmel evlilik diye bir şey yok. hayatta hiçbir şey mükemmel değil zaten. önemli olan sevgi, saygı kaybedilmeden sürdürülmesidir.. “mecbur muyum? istediğim zaman kolayca çekip giderim ” diyebilirsin. ama bu da insanı yorar be kardeşim…

  • ilginctir ki, the godfather uclemesinde, portakal cok onemli bir yer tutar. tahminimce sicilyanin portakali meshur oldugu icin olsa gerek, bu film serisi bir portakalin bakis acisiyla da izlenebilir. bakiniz the godfather serisindeki portakal olgusu:
    -ilerde michael corleone'e ihanet edecek olan sal karakterini ilk defa gordugumuzde bir portakal soymaktadir, sal ilerde olecektir.
    -woltz karakteri bir sahnede bir sepet portakalla birlikte gorulur, daha sonra adamin atinin kafasi kesilir.
    -don corleone* vurulmadan hemen once manavdan iki tane portakal alir.
    -bes ailenin katildigi toplantida tattaglia ve barzininin onune birer kase portakal konur, bu kisiler olur.
    -ve en onemlisi, vito corleone olmeden once bahcede torunuyla oynamaktadir, soyle ki, portakal kabugundan takma dis yapmistir kendine, sonra o da olur.

    bu olay serinin diger iki filminde de var ve de tesaduf olamayacak kadar fazlalar, hatta ikinci filmden simdi hatirladigim bir sahne, vitoyu isinden eden mahallenin kabadayisi fanucci olmeden once portakal kasasindan bir portakal aliyordu. bu konu kesinlikle arastirilmalidir.

  • sabah sabah ağzımı kötü kötü sözlerle açmama sebep olan müthiş açıklama.

    http://tvarsivi.com/…php?y=11&z=2011-10-28 08:25:00

    kalktım, birşeyler atıştırdım, açtım televizyonu. hazırlanıyorum bir yandan işe gitmek için, bir yandan da göz ucuyla sabah haberlerini takip ediyorum. neyse, milli eğitim bakanımız ömer dinçer paris'te açıklama yapıyordu.

    "atanamamış öğretmenler diye uyduruk bir sorun çıkardılar, her cuma gelip bizim bakanlığın önünde toplanıyorlar, geliyorlar bizi öğretmen olarak alın diyorlar"

    bizim ülkede hiç atanamayan öğretmen mi olurmuş.

  • doğada mahsur kaldığınızda hayatınızı idame ettirmemize yarayacak yapıların her birine barınak denir.

    barınaklar insanı yağmurdan, kardan, rüzgardan ve güneşten korurlar ayriyeten dinlenmenizi, güvende hissetmenizi, doğru kararlar vermenizi( bu çok önemlidir mental olarak kendini kaybetmiş bir insan doğada yaşayamaz) sağlarlar.

    barınaklar gelişi güzel yapılan şeyler değildir, yaparken dikkat etmemiz gereken şeyler vardır. bunun en büyük sebebi ise hem işten ve hem zamandan tasarruf etmektir ki bu doğada çok önemli bir kriterdir.

    şimdi hem barınak tiplerini hem de dikkat edilmesi gereken hususları anlatacağım.

    1-ilk kriter her zaman çevrenizde doğal bir barınak var mı ya da fazla enerji sarf etmeyeceğiniz yapılar var mı buna bakın, bundan kastım mağara, in, ağaçlarda oluşan oyuklar devrilmiş ağaçlar vb gibi..

    2-her zaman barınak tipini çevrenizdeki malzemelere göre belirleyin. kayalık bir yerdeyseniz kayalardan, ormanlık bir yerdeyseniz ağaçlardan, karın yoğun olduğu bölge deyseniz kardan bir barınak yapmak daha mantıklıdır.

    3-doğada mahsur kaldığınızdan dolayı her zaman minimal düşünün çünkü fazla iş fazla enerji kaybı demektir.

    4-barınağın biçimini yani sizi ne kadar örteceği bulunduğunu bölgenin hava koşullarına göre belirleyin. örnek verecek olursa çok soğuk veya yağmur olmayan bir yerdeyseniz sizi çok uğraştıracak şeyler yapamamaya çalışın. yukarıda ne demiştik hep iş, aş haydar baş. şaka şaka iş, enerji ve zamandan tasarruf bütün yaptığınız işleri buna göre yapacaksınız.

    şimdide barınaklara geçelim.

    taş barınaklar: adı üstünde taştan yapılan barınaklardır. kayalık bir arazideyseniz bunun yapabilirsiniz. çok önce bir kampta böyle barınakta kaldım yapması kolay ve konforlu.

    doğal oyukları barınağa çevirme: hani en başta demiştik ya etrafta doğal oyuklara-barınaklar var mı bakın diye bunun gibibunun gibi-2 işte böyle oluşumları bir barınağa çevirmek daha kolaydır. bunun yapmak çevrede bulunan malzeme ve hayal gücünüze kalmıştır. ister taş ve kayalarla bir duvar, ister ağaç dallarıyla veya kar varsa bununla bir duvar örüp korunaklı bir yer yapabilirsiniz.

    eğik çatılı barınak: bu barınak ağaçlık alanlarda kolayca inşa edilebilecek bir barınak türüdür. orta kalınlıkta dalları arası 2-2,5 metreyi geçmeyen ağaca ya da sizin diktiğiniz kolona ağaç dallarını yere 45 derecelik bir açıyla koyularak inşa edilen baraka türüdür.bunun gibibunun gibi-1

    kızılderili barınağı: ormanlık arazide yapılan barınaktır. bu barınakta bir üç aya yapılır veya bir ağaç kolon görevi görür bunun gibi ok başına benzeyen bir yapı yapılır. bir değişik kızılderili barınağı ise bunun gibibunun gibi-1 burada iki kolon dikilir ve üzerine konan mertek üzerinden 45 derecelik açıyla yere bir çatı yapılır.

    kubbe şeklindeki barınak: ormanlık arazide yapılan barınaktır. bu barınak türü kubbeli olduğundan daha çok esnek dallara sahip olan huş, söğüt vb. ağaçların bulunduğu yerlerde yapmak daha kolaydır.bunun gibibunun gibi-1

    kar barınakları: bu barınaklar kar miktarının çok olduğu bölgelerde yapılır. iglo: kar tanelerin sıkıştırarak tuğla benzeri yapıların üst üste kubbe seklinde yerleştirilerek inşa edilen eskimoların kullandığı bir yapı biçimidir.

    kar mağarası:1bölgeye yağmış olan çok miktardaki karı ya da yığılarak oluşturulan kar kütlesini oyarak inşa edilen barınak şeklidir. bu tür barınaklarda tavan kubbe şeklinde olmak zorundadır sebebi ise içeride ısınan hava karı eritmeye başlayacaktır, bunun sizi ıslatmasını istemiyorsanız kubbeli yapı önemli. duvarlar yeterince kalın olmalı ısı yalıtımı için. giriş hattı zeminin alt hizasından olmalı ki soğuk hava içeriye girmesin. bir de küçük bir havalandırma bacası yapılmalıdır.

    birde yoğun kar yağmış bölgelerde ağaç altlarında kar az bulunur ve hazır bir oyuk oluşturur ve bu oyukları bir barınağa çevirebilirsiniz. bunun gibibunun gibi-1

  • en bilineni 1518 dans vebası.
    bir temmuz günü frau troffea adında kadının sokaklarda çılgınca dans etmesiyle başlamış. müzik yok, kadının yüzünde dansın verdiği bir neşe yok ancak bir hafta hiç durmadan dans ediyor. insanlar eklenmeye başlamış artık. kimsenin nedenini tam olarak hala açıklayamadığı bu olaya sonunda 400’den fazla kişi dahil olmuş.

    bu olay dans vebasında bir ilk değil.:
    1020'li yıllarda, almanya'nın berburg şehrinde bir grup çiftçi sebepsiz yere çılgınlar gibi dans etmeye başlamış, şehir meydanındaki bir kilisede yapılan noel duasını bozmuşlardı. tabii dönemin ruhuna uygun olarak hadise şeytanın işi olarak görülmüş, ancak olay büyük çaplı olmadığı için unutulmuş.

    1237 yılında yine almanya'da yaşanan olayda büyük bir grup çocuk, neredeyse bilinçleri kapalı bir şekilde zıplayıp dans ederek erfurt şehrinden komşu kasaba arnstadt'a yürümüş. olay, fareli köyün kavalcısı'na ilham olmuş.

    1278 aziz vitus dans salgını belgelemiş dans salgınlarının ilk büyük ölçekli örneği, maas nehri üzerinde yaşanmış. 200 kadar insan ortada bir müzik veya etkinlik yokken sebepsiz yere dans etmeye başlamış. bir köprünün üzerine çıkan ve danslarına hız kesmeden devam eden topluluk, sonunda köprünün çökmesine sebep olmuş, yaralananlar hadiseye ismini veren aziz vitus manastırında tedavi edilmişti. yine dansın kıvılcımının nereden çıktığı bulunamamış, insanlar iyileştikten sonra neden öyle davrandıklarını açıklayamamış.

    bu hadiseden sonra yaşanan benzer hadiselere, hastaların tedavi edildiği aziz vitus manastırından esinle aziz vitus ateşi de dendiği olmuştur.

    http://www.nolm.us/…uploads/dans-salgini-nolmus.jpg

    1374'de sınırları aşan ilk salgın olmuş. yine sebepsiz yere bir grup insan dans etmeye başlamış, ardından yüzlercesi onlara katılmış. danslara bu kez manastır rahipleri de katılmış. kısa sürede köln, yakınlardaki flaman şehri utrecht, fransız şehri metz ve strasbourg, ve sonunda luxemburg'a kadar yayılan dans salgını can alıcı boyutlara ulaşmış. dans etmekten yorgun düşüp ölenler rapor edilmiş, olay 1375 ve 1376 yılına kadar artçı şoklarla devam etmiş. kilise yaşanan bu hadiselere anlam verememiş. herkes işin içinde ilahi bir dokunuş olduğunu düşünmüş. bu uzun süreli salgın bir görünüp bir kaybolarak 1381 yılına kadar sürmüş.

    http://tojuzbylo.pl/…0-480/medieval-dance-mania.jpg

    1418-28 arasında strasbourg'da uzun süren kıtlık döneminin ardından bir anda başlayan bu dans salgını, insanların çileli bir dönemin ardından yaşadıkları rahatlamayla, kolektif histeri ile açıklanmaya çalışıldı. 1428'de almanya'da yaşanan olayda bir rahip ölene kadar dans etmişti. aynı yıl zürih'te bir grup kadın sebepsiz yere sokaklarda çılgınlar gibi dans etmeye başlayınca cadılıkla suçlandı.

    otoriteleri harekete geçiren ve en çok katılımın olduğu olay 1518 dans vebası, bu nedenle de en çok bilineni. bundan sonra 1536'da basel'de yine çocuklarda görülmüş ancak çok yayılmadan sonlanmış. 17. yüyzyıldan bu yana da bir daha görülmemiş.

    http://www.webteresan.com/…1naro5_1280-1024x754.jpg

    neden?
    bir teoriye göre dans salgınlarına arpa gibi tahıllarda görülen bir çeşit mantar yol açmış olabilirdi. bu o yıl aynı ürünü hasat eden insanların aynı durumdan muzdarip oluşunu da açıklıyordu. buradan hareketle küçük çaplı, sadece aileleri ve bir mahallenin sakinlerini kapsayan küçük 'dans-mania' hadiselerine de doğadan toplanan vahşi mantarların yol açmış olabileceği söylenebilirdi.

    17. yüzyılda bu vakalarla karşılaşan tıp profesörü gregor horst şu notu almıştır;
    “her yıl, farklı farklı kadınlar aziz vitus gününde, aziz vitus şapelini ziyaret ediyordu… bütün gün bütün gece yorulana kadar dans ediyorlardı. ”
    neyin sebep olduğuna gelince, ilk başlarda bu laneti aziz vitusun gönderildiğine inanılıyordu. ancak 17. yüzyılda bu salgın epilepsinin bir kolu olarak kabul edildi ve aşağıda resmi olan thomas sydenham tarafından sydenham dansı olarak tanımlandı.

    şöyle örnekler var: 1 2

    günümüzde bazı uzmanlarsa bunun gibi olayların toplu histeriyle açıklanabileceğini düşünüyor.

    daha fazla bilgi: https://line.do/…i-hadiseleri/mjv/vertical/moment/1

    (bkz: choreomania)