hesabın var mı? giriş yap

  • sosyal psikolog geert hofstede'nin kültürler arası farklılıkları çalışırken kullandığı boyutlardan birisidir aynı zamanda belirsizliğe tahammül edememe/belirsizlikten kaçınma.

    çalışmada ülkelerin bu boyuttan edindikleri skorun, o kültürün insanlarının belirsizlik ya da bilinmezlik durumlarında ne dereceye kadar tehdit altında hissettiklerini ve bunlarla başa çıkabilmek için geliştirdikleri inanç sistemlerinin varlığını yansıttığını söyler hofstede.

    türkiye'nin bu boyuttaki skoru ise 85'tir. ve şöyle yorumlanır:

    ülkede yasa ve kurallara büyük bir ihtiyaç vardır. belirsizliğin sebep verdiği kaygıyı en aza indirmek için insanlar ritüellere başvurmaktadırlar. ve bu ritüeller, dışarıdan bakıldığında, insanların pek çok "allah" referansıyla dindar görünmesini sağlasa da aslında toplumda gerginliği aza indirmek için kullanılan geleneksel toplumsal modellerdir.

    yani allah'ın dediği olur, nasip kader kısmet, hayırlısı demeyeydik o kadar belirsizlikle nasıl başa çıkardık değil mi?

    bu boyutta düşük skor sahibi kültürlerin ise yapılandırılmamış ya da değişken çevrelerde de rahat hissettikleri ve olabildiğince az kurala sahip olabildikleri, daha pragmatik davrandıkları, değişime daha sıcak baktıkları ve daha kolay risk aldıkları bulgular arasında.

    sosyal psikolojinin çalışma alanında olan belirsizlik tahammülünün aynı zamanda işyeri davranışları, iş dünyası, özellikle çok kültürlü şirketlerde iletişim, politika, eğitim, tüketici davranışları gibi pek çok konunun da çalışma alanına girdiğini görmekteyiz.

    örneğin eğitim alanında, bizim gibi belirsizlikten kaçınma puanı yüksek ülkelerde öğretmenlerin her şeye hakim olduğu/olması gerektiği düşüncesi hakimdir ve öğrenme daha yapılandırılmış formattadır. matematik ve fen bilimleri öne çıkarılır. mesela beden eğitimi dersine çıkarılmayıp da sınıf öğretmeni tarafından içeride öğrencilere matematik sorusu çözdürülen tek ilkokul öğrencisi ben değilimdir bence sözlükte.* matematik derslerinin her daim genel geçer kurallarının olması, soruların tek cevabı olması, yani belirsizlikten uzak olması belki bizim için rahatlatıcı etmenlerdir. ancak, belirsizlikten kaçınma puanı düşük ülkelerde öğretmene her şeyi bilen kişi görevi biçilmiyor ve öğrenme süreci daha esnek ve temel bilimlere daha az odaklanmış olarak ilerliyor.

    dil öğrenirken de bizim öğrencilerin dilbilgisi ve kural öğrenme merakı buradan gelebilir diye düşünüyorum bazen. bunların farkında olmak öğretmenler açısından faydalı çünkü bu kültürel boyuttan dolayı risk almaktan kaçınan sınıfta konuşmayan öğrencinin bir şekilde cesaretlendirilmesi ve dili sadece belli kuralları olan bir dilbilgisi üzerinden düşünme alışkanlığının giderilmesi gerekiyor.

    bitirmeden not: hofstede'nin çalışması ülkeler bazında göstergeleri olan bir çalışmadır, bireyler bazında elbette her şey daha farklı olabilir.

    kaynaklar:
    https://geert-hofstede.com/turkey.html
    https://en.0wikipedia.org/…zxj0ywludhlfyxzvawrhbmnl

    edit: imla

  • buna canı sıkılanın başka derdi yoktur.

    beni de arayan oldu birkaç kere. tarif ediyorum geliyor. konum atıyorum geliyor. canları sağ olsun.

  • 2500 tl alarak sadece "sorun tespiti" yapan adamın cevabı.

    sorun çözmüyor, arabanın herhangi bir yerini yenilemiyor, arabanın daha iyi olması için hiçbir şey yapmıyor. sadece "şu şu sorunlar var..." o kadar.

    ya kardeşim 2500 tl bu iş için nasıl istersin? utanman yok mu? utanmadığı için "ama diğer firmalar 6 bin istiyor" falan demiş. diğer firmalar 60 bin istesin. sana ne? bana ne? ben sana söylüyorum kardeşim, bu saçma sapan iş için nasıl olur da 2500 tl istersin?

    yaptığın iş sorun tespit etmek. sorun çözmek bile değil. çözsen eyvallah. 2500 tl verelim, de ki "abi hortumlarda kaçak var hemen yapıyorum" tamam. ne diye 2500 tl alıyorsun? arabadaki hangi sorunu çözüyorsun?

    edit: utanmadan doktor örneği vermiş. ulan doktor sendeki arızayı görünce iğne yapıyor, ağzına ilaç sokuyor, tedavi ediyor. sen ne yapıyorsun? sorunu çözüyor musun?

    - hacı hoş geldin seni muayene ettim gripsin.
    - eee? hangi ilacı verdin?
    - 2500 tl ver başka doktora göndereyim ilacını versin.
    - sebep? sana neden 2500 tl verelim?

    edit 2: expertiz firması patronlarından çok komik mesajlar alıyorum. biri dedi ki "bizim giderimiz çok dyno lift 500 bin tl"
    adam mekanizmanın parasını 1 ayda çıkarıyor. valla iyi iş.

    biri diyor ki "ustaya çok ödüyorum çünkü hemen kaçıp kendi dükkanlarını açıyorlar rekabet artıyor benim firmam çok ünlü franchasing çok pahalı..." falan filan.

    yahu arkadaş, bu ustalar size 1 ayda 1 milyon tl kazandırmak zorunda mı? bir dyno lift, bir yazıcı, bir boya kalınlığı ölçen şey, bir tamirat takım düzeneği zaten o da göstermelik, bir de sekreter o kadar. adam çeker krediyi açar dükkanı. ne mesele ettiniz yahu?

    saatliği 5 bin tl olan ve sorun çözmeyen bir işe bu para verilmez. ben saçmalığa değiniyorum. firmalarla bir derdim yok. expertizi de kötülemiyorum. bu fiyatlandırmanın saçma sapan bir hal aldığını anlatıyorum.

  • vatan sevgisi, başarı, emek herşeyin içinde olduğu gözyaşlarıdır.

    tanım: avrupa şampiyonu olup en tepeye çıkardığı bayrağımız yükselirken okunan istiklal marşı esnasında ebrar karakurt’un gururdan ağlamasıdır.