hesabın var mı? giriş yap

  • araştırma görevlisi olduğu andan itibaren;

    a) danışman hocasının kadrolu kölesidir. bina içi, binalar arası hatta kampüs dışı, araştırma görevlisi oluşuyla ilgili/ilgisiz her tür ayak işine koşturmakla mükelleftir.

    b) tez izleme komitesindeki diğer hocaların da emir eridir. danışman hocasının yüklediği kadar olmasa da, onların "rica ettiği" her tür işi seve isteye yapmak, sağa sola gitmek zorundadır.

    c) bölümdeki diğer hocalar da denk getirebildikleri anlarda ona iş yüklemekte beis görmeyeceklerdir. zira ülkedeki en güçlü dokunulmazlık profesörlere verilmiştir ve zavallı genç akademisyenimizin tüm kariyeri bu hocaların çoğunluğunu oluşturacağı veya etki altına alacağı jürilere bağlıdır.

    d) hocalar genelde bilirkişilik, ödenekli projeler, danışmanlıklar gibi, asli görevleri olan eğitim/öğretimden çok daha mühim(!) işler peşinde olduklarından, derslere girmekte pek de istekli olmayacaklar ve araştırma görevlimize "hadi sen gir de bugün bir uygulama yapın" falan diyeceklerdir. sınav zamanları gelince de hocalar sınıfa, amfiye 5-10 dakika uğrar, kalan 1 hatta bazen 2 saat boyunca ise araştırma görevlileri ayakta sınavı takip ederler.

    ezcümle; akademik hayatında, iç mekan - dış mekan ayrımı olmaksızın, yaya olarak en fazla kilometreyi araştırma görevlisi olduğu süre boyunca kat edeceği, en çok ayakta kalacağı süre de bu döneme denk geleceği için dayanıklı ve rahat bir ayakkabı seçmek zorundadırlar.

    ne yapaydı? makosen mi giyeydi?

  • 330.000 kişilik bir ülkenin profesyonel ligi olmamasına rağmen, 23 kişilik bir kadro çıkarıp avrupa şampiyonasında çeyrek final oynaması bir destandır.

    tanim: bu destanı yazan takımdır.

    bu ne ilk, ne de son!
    üzülme yanakson !

  • muhtemelen biz türklerin biyolojik düzenini tanımaya çalışırken sıçacak telefon..

    gece 02.30'da üç çeyrek ekmek kokoreç gömen adamın biyolojik özelliklerini hesaplamaya çalışsan ne olur amk.

  • 2012'den beri a milli kadın voleybol takımının ana sponsorlarından olan mc donalds'ın ortaklık anlaşması uyarınca reklamlarında kullandığı görseldir.

    milli forma ile amerikan firması reklama n'alaka diye değil; ortalıkta yerli ve milliyim diye gezinen köftecisi, midyecisi, tostçusu, etçisi niye milli takıma sponsor değil, onu sorgulamak gerekir.

  • her resmi ayrı ayrı kitap konusu yapılabilecek bu ressam babanın bir de "peasant wedding" yani türk sanat tarihine "köy düğünü" diye tercüme edilmiş bir başyapıtı daha vardır..

    bu resim, avrupa'da leonardoların, raphaellerin isayı sanatla bir milyonuncu kez kutsadıkları dönemde, 1568 tarihinde yapılmıştır. brueghel köylüleri en sıradan hallerinde, bir düğünde, yemek telaşında resmetmekle zaten dönemi açısından yeterince şok edici bir resim çıkarmıştır. velakin resmi bugün okuduğumuzda başka şeylerle de karşılaşırız..

    düğünün "gelin"i, tıpkı çağdaşlarının isa'yı oturttukları yerde, resmin tam merkezinde durmaktadır. gelin görün ki “gelin” acayip bir biçimde çokça resmedildiği haliyle "isa"ya benzemektedir. bizim brueghelimiz durup dururken gelinin kafasına hale oturtamayacağından başka yollara başvurmuş, arkasına çerçeve işlevi gören yeşil bir bez asmış, tam kafasının üstüne, bizim üç boyutluluğa meyilli bakışımıza “duvar” olarak yansıttığı duvar çizimine* bir kap-kacak asmıştır..

    gelin-isanın gözleri kapalıdır. figür eğer gelinse bu mutluluktan olabilir herhal. ama gözlerinin kapalılığı, kadrajdaki hiçbir figürle hiçbir bağının olmaması vs. altta yine ilahi bir çağrışıma yol açmaktadır.

    resmin sol alt köşesinde ekmek yiyen çocuk ve şarap testilerinin bir araya gelmesi de tesadüf olarak değerlendirilemez bu durumda.

    ayrıca resmin “son akşam yemeği” sahneleri ile bağını kurmak bile mümkündür hani.

    en yalın halleriyle, kaba ve komik biçimdedir köylüler. kocaman kırmızı burunlarıyla bir anlamda karikatürize etmiştir onları sanatçı. peki böyle “kaba” ve “komik” bir ortamdan isa’ya niye gönderme yapmıştır? hayır ne ima etmiştir?

    gel de çık içinden!

    http://www.ibiblio.org/…nt/auth/bruegel/wedding.jpg

  • bu zorbalığı yapan kişilerin aileleri de bence sorunlu, kötü insanlardan oluşuyor olmalı.
    eğitim ailede başlar, öğretim ise okulda.
    ne kadar üzücü ki kötü aileler var ve böyle kötü cocuklar yetiştiriyorlar.