hesabın var mı? giriş yap

  • astrolojiyi yerden yere vurduğu için eleştirildiğini duydumya artık gözlerim açık gitmem.
    astrolojinin bilim dışı olduğunu, bilimi geçtim tamamen yalan yanlış antik masallar temelli bir safsata olduğunu bugün aklı başında herkes bilir.
    astrolojiyi eleştiren, inkâr edenleri yereceksek tüm bilim camiasını işin içine katmalıyız.
    konu hakkında yaptıkları videoda anlattıkları tamamen bilim dünyasının görüşlerini yansıtmaktadır. bir şeyin "kadim" bir geçmişi olması onu gerçek kılmaz, hatta söz konusu bu tarz muğlak kavram ve inançlarsa onu tamamen yalan yapar çünkü atalarımız sadece gözlerinin gördükleri ve akıllarının erdiklerine anlam yüklediler. şimdi ise teknolojinin o imkanları ile çok çok daha ötesini görüyoruz.

    kısaca burçlar, fal falan batıl bir eğlence aracı olarak günümüzde varlığını sürdürüyor. ama bunu ticarete dökmüş dolandırıcılardan aman uzak durun, paranızı bunlara kaptırmayın.
    bu işi profesyonel yapan her astrolog dolandırıcıdır unutmayın.

    edit: oha lan ne fav almış. hurafeler yerine bilime inanan tüm yazarlara teşekkür ederim.

  • esmere güzel yakıştırmasını yapanlar bu kadınları gördükten sonra söylemiş olabilirler. yaşadıkları coğrafyanın hakim fenotipinin en güzel numuneleridir bunlar. genelleme yapmayı sevmesem de bir kaç tane istisnası dışında tanıdıklarım zeki, eğlenceli, dost canlısı, ve sadık kadınlardır. yoklukta zorlukta öyle terk edip de gitmezler. inanılmaz bakımlı ve kendine bakmayı baktırmasını iyi bilen kadınlardır. siyahın tonları, genellikle kumral bir yüzde estetik gerektirmeden en doğal güzellikte bu kadınlarla anlam kazanır. manzarasını izlemeye doyum olmaz. en belirgin hatları, kalem gibi kaşları, canlı canlı ve fer fer bakan gözleridir. ortadoğu'nun sert ve acımasız iklimi bu kadınların yüz hatlarını da keskinleştirmiştir, yuvarlak yüzlü ve kemersiz burunlusu azdır, çoğu da bu yüzden burnuna estetik yapar. ben keskin yüz hatları, kalem kaş, kömür göz ve belirgin elmacık kemikleri sevdiğimden,tüm bu özellikleri barındıran iran kadınları bana ayrı bir güzel gelirler.

  • " ama onların kültürü bu... " şeklinde savunanların da artık kabul etmeleri gereken durum.

    bir değil, iki değil, üç değil. tarih boyunca dünyaya sürekli salgın hastalık yaymışsın. üstelik bunu orta çağ'da kasıtlı bir şekilde gerçekleştirmiş, ipek yolunu veba hastalığını yayma niyetiyle kullanmışsın.

    2019'a gelmişsin bir gram akıllanmamışsın.
    " wuhan'da salgın başlayacak " diyen doktoru tehdit edip bunu haber yapan gazeteciyi hapse atmışsın ve hâlâ seni savunuyorlar!

    neymiş başka milletler de koyun, domuz falan yiyormuş!

    siz hiç türkiye'de bir koyunun diri diri kaynar suya atılıp daha sonra da derisinin canlı canlı yüzüldüğünü gördünüz mü?

    almanya'da domuzların odunlarla kafalarına vurulup can çekişirken ayaklarının kesildiği bir pazar var mı?

    bakın bu öyle çin'de üç beş kişinin yaptığı bir şey değil; pazar kuruyor adamlar pazar!

    her şeyi ama her şeyi yiyorlar. tamam ye, ne yersen ye ama bari sağlıklı koşullarda ye! bu da mı kültür?

    hangimiz kaldırımda satılan ve üzerinde sinekler uçuşan kırmızı etin kilosu 10 lira bile olsa alırız?

    bu adamlar sidikte yumurta haşlayıp yiyorlar!

    dünyaya asla saygısı olmayan, dünyanın en kibirli ülkesidir çin!

    sıçmışım komünizmine, emperyalizmine, sosyalizmine... ben size insanlık diyorum!

    " ülkemize gelip bize virüs bulaştırmayın " diyor çinliler.

    bu, tüm dünya ile alay etmektir.

    insanlar babalarını, annelerini, eşlerini, çocuklarını kaybediyorlar bu salgın hastalık yüzünden.

    tüm dünyada hayat durdu lan. şu hâlimize bakın.

    ve hâlâ çin'i savunabiliyorsunuz öyle mi?

    yazıklar olsun.

  • hayatının kaydığını düşünen ve pişman olan insanların bebekleri için çok üzüldüm. keşke siz çocuk yapmasaydınız lan. şahsen benim hayatım kaymadı, tek istediğim bi gece deliksiz uyumaktı. eşim ve kızım bir haftalığına memlekete gittiler, bir gün ayı gibi uyudum ama işten gelince akşam kızımı göremeyince, hayat bir anda anlamsız geldi.

  • beklediğimin çok ötesinde gelen moral bozucu açıklamalardır. aylık tüfe’de %6.30 gelişmiş ülkeleri geçtim, gelişmekte olan ülkelerin bile yıllık enflasyonuyla aynı seviyelerde.

    insanlar ekonomi uzmanı olmadıklarından dolayı herkes tüfe rakamları üzerine konuşuyor fakat üfe ile tüfe arasındaki makas açıldıkça geleceğe dair enflasyon beklentileri bozulmaya devam edecek.

    soru: üfe ile tüfe arasındaki fark neden önemlidir?

    bu fark önemlidir çünkü üreticinin zammın ne kadarını fiyatlara yansıtabildiğini gösterir. üfe tüfe makası biteviye açılmaya devam edemez. ani kur şoklarının enflasyona özellikle tüfe’ye olan geçişkenliği üfe üzerinden gerçekleşir.

    üfe’nin tüfe’ye nazaran kur şoklarına daha çabuk tepki vermesinin temel nedeni ise ne yazık ki ülkemizin üretim yapısındaki verimsizliktir. bu verimsizlik dış ticarette kendini dış ticaret açığı olarak gösterirken, iç piyasada kendini üfe’nin kura karşı %60-70’lere varan geçişkenliği ile gösterir.

    bu konuyu biraz açalım. diyelim ki üreticisiniz ve hem iç piyasaya hem de dış piyasaya mal satıyorsunuz. sattığınız bu malı üretmek için bir üretici olarak hangi kalemlere para harcarsınız?

    a) elektrik/akaryakıt: yani enerji kalemleri ülkemizde üretilmediklerinden dolayı, dolarla fiyatlanırlar. devlet vs sübvansiyonla bir yere kadar kontrol altında tutabilir.

    b) personel giderleri: ucuza işçi çalıştırarak şirketinize kısa vadede kar, uzun vadede verimsiz ekonomik yapınıza süreklilik kazandırırsınız.

    kira kalemi de var ama her üretici için en temel maliyet unsurları bu ikisidir. verimsizlikten bahsediyoruz o zaman verimi bir tanımlayalım. ekonomide verim en temel haliyle, bir malı üretmek için harcadığın para ile sattığın para arasındaki orandır.

    bu oranın üfe’nin kur artışlarına karşı olan hassasiyeti üzerinde o kadar büyük etkisi vardır ki tahmin edemezsiniz.

    bazı arkadaşların, insanımızın lüks tutkusunu eleştirip araba telefon vs gibi harcamaları yapmayarak dış ticaret açığı sorunumuzun çözüleceğine olan inancını takdir ediyorum ama cari açık sorunumuz bugün bütün ithal nihai tüketim ürünlerinin ithalatını yasaklasak dahi çözülmez. yani cari fazla verir hale gelemeyiz. bunun temel nedenlerinden birisi evet petrol ürünleri ama aslında temel sorun ekonomideki verimsiz üretim yapımızdır. ithalat sadece otomobil, telefon değil ne yazık ki hatta bu oran toplam ithalatımızın içinde %20’lik bir paya bile sahip değildi en son kontrol ettiğimde.

    buyrun kriz geldi, tüketici güven endeksi kafa üstü çakıldı ama biz hala dış ticaret açığı vermeye devam ediyoruz. turizmin canlandığı yaz aylarında ekonomideki sert daralma nedeniyle kısmen cari fazla da verebiliriz ama yıl genelinde yine cari açık vermeye devam edeceğiz. kaldı ki daralan ithalattaki tek kalem nihai tüketim ürünleri değildi. sanayide ara mamül olarak kullanılan mal ithalatı zaten tüketimden hızlı çakıldı, bunu nereden anlıyoruz derseniz yerin dibine geçen sanayi pmi endeksinden anlıyoruz.

    neyse konu çok dağıldı. sözün özü ekonomik üretim yapısı verimsiz ise, üretici fiyatları ile üreticinin malı sattığı fiyat arasında doğal olarak 1’e çok yakın bir oran oluşur. en ufak bir kur şokunda da oran 1’in üzerine çıkmaya başlar. hiçbir üretici de bu şekilde uzun süre zararına satış yapamaz.

    soru: üretici malı ürettiğinin altına neden kısa süreli durumda satabilir?

    bunun birinci cevabı stoktur. kur şokundan önce ucuza üretilen malları elinde stoklamışsa üretici ürettiği fiyatlar kadar pahalıya satmayabilir.

    ikinci cevap ise satabildiği fiyata satabildiği için üretim maliyetlerindeki artışı aynen yansıtması mümkün olamaz.

    üfe tüfe arasındaki makasın geçmişine baktığımızda mayıs ayına kadar cevap daha birinci cevap iken bugün artık ikinci cevap olmuştur. bunu nereden anlıyoruz derseniz kafa üstü çakılan reel kesim güven endeksinden ve peşi sıra patlayan konkordato taleplerinden.

    dolayısıyla şu denebilir: üretim yapısının verimi ne kadar düşükse üretici fiyatlarının dolara ve petrol fiyatlarına olan geçişkenliği, siz bunu kırılganlığı diye okuyun, o kadar yükselir.

    soru: üfe ile tüfe arasındaki fark neden çok önemlidir?

    en önemli nedeni bu farkın sürdürülebilir olmamasıdır. özellikle üretim yapımız verimsiz olduğu için üreticinin ciddi bir kar marjı yoktur. aynı nedenden de kura karşı çok hassas olduğu için üfe artmasına rağmen bunu satış fiyatına yansıtamaması durumunda önce karı hızla erir sonra da zarar etmeye başlar.

    bu yüzden üfe ile tüfe arasındaki fark yılbaşından beri yükselmesine rağmen bir yerden sonra düşmek zorundadır. bu düşüş iki türlü ya da ikisinin karışımı şeklinde olabilir.

    a) firmalar zammı ürünlerine yansıtmaya başlar ve tüfe artar, üreticinin verimliliği tl bazlı iyileşir ve fark kapanır.

    b) firmalar batar. piyasada o malın arzı azalır, genelde artan işsizliğe rağmen talepten hızlı azalan arz yüzünden fiyatlar artar. dolayısıyla üfe tüfe makası daralır. her ekonomik daralma sürecinde bazı sektörler çok aşırı daralırken, diğerlerinin daha az daralma nedeni ekonomideki ağırlıklarıyla ters orantılıdır.

    şu an itibariyle, yıllık üfe %46, yıllık tüfe ise %24 seviyesindedir. bu fark kapanacak ama kapanmadığı sürece tüfe üzerindeki baskı devam edecektir. firmalar batar da arz daralması şiddetlenirse, üfe tüfe buluşması üfe’ye çok yakın bir noktada yaşanır. firmalar zam yapabilirse tüfe’ye daha yakın bir yerde buluşurlar.

    maalesef ayrı ayrı sektörel ve toplamı gösteren reel kesim güven endeksi, imalat pmi verileri ve konkordato talepleri bize ilk senaryonun daha olası olduğunu gösteriyor.

    şu an ekonomi bu verimsiz üretim yapısı yüzünden berbat bir noktaya doğru sürükleniyor. reel faiz tekrar negatife düştü ama çakılan iç talep nedeniyle bu sefer dış ticaret açığında genişleme yaşanacağını sanmıyorum. öte yandan bu tüfe’yi yıl sonu %21 öngören yeni ekonomik program artık çöp oldu diyebiliriz.

    üzgünüm artık devlet bütün yatırımları durduracak, yeni memur alınmayacak, tcmb faizleri ilk toplantıda %35’e çıkarmazsa ikinci toplantısında çıkarmak zorunda kalacağı için derhal çıkarsa daha iyi olacak.

    devlet durdurduğu harcamalardan elde ettiği tasarruf geliriyle de özel şirketleri kurtaracak ki kontrolsüzce artırılan faizler yüzünden sağlıklı olan şirketlerin de batışı önlenebilsin. elli kere dedim özel sektörün borcu devleti ilgilendirmez diyenlere ama dinletemedim. şu anki krizin temelinde özel sektörün borç sorunu yatıyor. ihale ise halka yani devlete kaldı.

    şahsen bizi ekim ve yılın diğer aylarındaki baz etkisinin kurtaracağını ve ekimden itibaren enflasyonun düşeceğini zannetmiyorum. mevcut durumda üfe’nin geldiği korkutucu seviye nedeniyle de her şeyi doğru bile yapsak yıl sonu tüfe’nin %30’un altında kalacağına inancım yok.

  • akapelilerin klasik döngüsünü gösteren olaydır.
    kendinden değil dindarsa parelel.
    kendinden değil vatanseverse faşist.
    kendinden değil çağdaşsa kemalist/başörtüsü düşmanı.
    kendinden değil kürtse bölücü.
    ayırmayın artık şu insanları yeter !

    (bkz: he amk he)

  • bu videodaki kişileri tanımam etmem ama 2 kelam edeceğim. bu kadının kocasıyla birlikte kaldığında böyle şovlar, eğlenceler, cilveler yapmadığına eminim. yapılan o dansların hepsi ınternet alemi için yani sosyal medyada beğeni, takip alabilmek amaçlı.

    gerçekten kocasına böyle cilve yapacak bir kadın , sadece kocasına yapar, internette milyonlarca insanın görmesini umursamaz. eleman videoda çok daha mutlu durmuyor çünkü karısının bunu kocasıyla iyi vakit geçirme amaçlı değil de video için veya başka bir amaçlı yaptığını biliyor.

  • 5 kardeş kağıt toplama işini bitirip eğlenerek eve dönüşe geçiyor. "kardeşlerden en büyüğü iterken küçüklerde kağıt toplama aracına binerek doyasıya eğlendi" .bu cümleyi haber metni olarak yazan arkadaş isterse benim kağıt toplama arabama binip üzerinde doyasıya eğlenebilir.