hesabın var mı? giriş yap

  • iki çeşidi vardır.

    biri, sevgililiğin resmiyete kavuşmasına kadar geçen süredir. tadından yenmez, bolca heyecan barındırır, insanı karşısındakini mutlu edebilmek için yaratıcı olmaya iter, ilişki başladıktan sonra en çok anılan ve bolca gülümseten süreçtir.

    bir diğeri ise, bitmeye yüz tutmuş bir ilişkinin son zamanlarıdır. cehennem azabıdır. büyük sıkıntıdır. bu kez yalan söylemek için yaratıcı olmaya iter. alışkanlığa dönüşmüş bazı eylemler dışında hiç bir şey yapma isteği kalmaz. taraflardan biri ayrılmak istediğini fark edinceye veya belirtinceye kadar devam eder.

    ilkinde yaşamak, ikincisinde ölmek istenir.

  • ülkemiz için hüzünlü arkadaş için sevinçli bir an. yazık her gün yeni bir beyin göçüp gidiyor. sonra uğur şahin yerine ercüment ovalı beklersiniz.

  • modadan giyimden hiç anlamam ama filmde sanırım sadece emma stone'un kıyafetlerine ve kendisine odaklandım. onun dışında film tam bir ne iyi ne kötü woody allen komedilerinden. ama en azından felsefe profesörünün kendi sıkıntılı varoluşuna kötülükle (en kötüsü bir cinayetle) şifa bulmaya çalışma fikri için bile izlenebilir.

    bir de woody allen'ın hızlı okuma kursuna gittiğine gerçekten inanmamız gerekiyor artık.

  • "yabancı kızlar için para harcamak zorunda kalmıyorlar."

    türk kızlarını tek cümle ile özetlemiş, tipik türk kızı.

  • az önce bitirdim ve hayatımda oynadığım en güzel oyunlardan bir tanesi diyebilirim. oyunda hiçbir şey seçmiyorsunuz, öldürmüyorsunuz, değiştiremiyorsunuz ve hiçbir şeyin kontrolü sizin elinizde değil. yalnızca harika bir hikaye dinliyorsunuz.

    daha önce de bahsedilmiş ama o nasıl hayal gücü ya öyle. oyunu yapanlar bir ailedeki insanların ölüm hikayelerini sıradan olmayan bir şekilde anlatmış. en trajik ölümleri bile
    anlatmak için güzel ve özgün yollar bulunmuş. evin her yeri, oyunun her yeri müthiş detaylarla süslenmiş. karakterler hakkında öyle detaylar verilmiş ki gerçeklermiş gibi hissediyorsunuz. oynadığı oyunlarda aksiyon olsun isteyenlerin hiç yaklaşmaması gereken değişik bir tecrübeydi. bir de masalsı tarafı birçok yerinde bana big fish filmini hatırlattı.

  • yola cikmadan 3-4 saat once alinan kolayi termosa doldurup buzdolabina koymak, yola cikma vakti geldiginde kolanin neden sogumamis olduguna hayret etmek.

  • iyi de bunlar ankara'ya gece 12'den önce varamaz ki. dolayısıyla ankara'ya da alınmamaları lazım.
    ömürlerinin geri kalanını otobanda geçirirler artık.*

  • hakan'ın kafasını vurduğunda duyduk di mi turabi'yi ve gördük di mi kancık nadya'nın gülüşünü.

    iki adet net orostopol olan show programı. görüntü çok net.