ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
chernobyl (dizi)
rus turiste ahlaksız teklifte bulunan tiktokçu
-
türk kızlarının videolarını çeken mültecilerden hiçbir farkı olmayan bir yavşağın röportajıdır. kadın da otel deyince muhtemelen anlıyor, ama haklı olarak bu davarla muhatap olmak istemiyor.
bu ahlaksız kişi hakkında derhal soruşturma başlatılmalıdır.
ibda-c
-
çelik'i ölümle tehdit eden örgütmüş.
allahaşkına soruyorum, ölümle tehdit ettiği kişi çelik olan bir yasadışı örgüt olabilir mi ya?
ibb genel sekreteri ve yardımcılarının istifası
-
yurt dışı çıkış yasağı koysunlar. yok öyle istifa ediyorum, görüşürüz demek. yolsuzluklara isimleri karışmış mı, temizler mi bilemiyoruz.
edit: çıkarken araba anahtarlarını da bir zahmet odaya bıraksınlar. sonra 2'sini verip 1'ini vermeyen başkanlar gördük. tık
edit 2: troller mesaj atıp iftira atma diyorlar. bundan böyle istifa edenin arkasına bakılacak. bir şey (ç)almış mı diye tık2
12 şubat 2015 rezalet rezaleti
-
ulan bir anda "ne yaptım ki acaba ben?" diye kendimi sorgulamama sebep olan rezalet.
rollercoaster tycoon
-
oynadığım hiçbir zaman haritayı tam anlamıyla dolduramadığım oyun. daima "aman harita dolarsa yeni alan satın alamam" korkumdan 4-5 katlı yollar, custom designed trenler yapıyordum. bir oyuncağın ortasında 2 x 3 kare alan varsa orası mutlaka ya yemek ya da tuvalet olarak kullanılıyordu. yıllar sonra yine oynadığımda bile haritaya yayılamadım, hatta bu sefer daha da sıkışık tasarladım, kısıtlı kaynaklar altında "tutumlu" bir insanım sanırım.*
bir de oyundaki ilk amacım borcu kapatıp faiz giderinden kurtulmaktı; "iki sene dişimizi sıkalım" derdim eğer kâr ettiğini bildiğim bir roller coaster geliştirilmediyse. ilk baştaki ar-ge bütçemi rekreasyona değil de tamamen yeni oyuncaklara yönlendirir, başarımı rating ile değil de kasadaki para ile ölçerdim. yazarken o zamanlar kaç yaşımda olduğumu düşünüp yadırgıyorum ama football manager oynarken kâr hesaplayan, simcity oynarken kâr maksimizasyonu peşinde koşan bir insan olarak tutarlıymışım en azından.
buna karşın kaynakları idareli kullanma ve kârlılık konusunda bir çocukluğumu gözden geçirmem gerektiğinin de farkına varmış durumdayım. sebeplerini irdeleyeceğim.*
aşırı hız zaman kazandırmaz hayat kaybettirir
-
az önce egm tarafından tarafıma yollanmış sms. yanlış. newton'ın fizik kurallarını egm'ye hatırlatacak olursak:
d = v.t
yani
mesafe = hız x zaman
buradan hesaplarsak
zaman = mesafe / hız
yani mesafe aynı olduğu zaman hız arttıkça zaman azalıyor bölen olarak değeri arttığından. eğer
aşırı hız > hız
denklemine bakarsak aşırı hızın her zaman zaman kazandırdığını söyleyebiliriz. dolayısıyla doğru cevap:
"aşırı hızla kazanılan zaman, kaybedilen hayatlara değmez"
olacaktı. bir emniyet genel müdürlüğü eğitiminde daha görüşmek üzere.
ahbap'ın balon olduğunu ilk fark edecek insanlar
-
tek başına tüm siyasilerden daha fazla faydası olmuştur. ilk günden beri doğru soruları sordu. tüm türkiyenin güvenilecek tek adres olarak gösterdiği bir kuruluşun sizin gibilerin bu kadar zoruna gitmesi bile ne kadar doğru işler yaptığının ispatıdır.
edit: bir çaylak kardeşimizin tespitini de ekliyorum.
“80 metrekupluk tırlar yaklaşık 100-120 bin su alabilir (500 ml lik) . 1350 sayısı, komedi.”
mehmet barlas
-
bu aralar ahmet hakan'la tartışan her dönemin yazarı varlık.
•ahmet hakan (11 mayıs)
"dünya ne sana ne de bana kalmaz.
sultan süleyman'a kalmadı.
kenan evren'e kalmadı.
sana da kalmaz.
ona da kalmaz.
böyle hiçbir kitap yazmaz.
ne diyelim?
barlasların başı sağ olsun."
•mehmet barlas (12 mayıs)
"rahmetli erbakan'ın karşısında süt dökmüş kedi gibi beyaz çorapları ile otururken biraz sonra aydın doğan'ın sofrasında şarap servisi yapmayı sınıf atlamak zanneden dalaksız mürtediler, yine kaşınıyorlar. neticede bu gibilerin sonunun önce sözcü'ye gönderilmek ve sonra da aydın doğan'la davalaşmak olduğunu biliyoruz. bu sonu bekleyin, görürsünüz."
•ahmet hakan (14 mayıs)
"seni cenazede neden göremedik mehmet?
kenan evren ölünce, kenan evren'in en yakın arkadaşı mehmet barlas'a "başın sağ olsun" dedim. o da bana cevap verdi:
"beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
zaten mehmet barlas'a ne zaman "sen kenan evren'in arkadaşı değil miydin, evinde ağırlamadın mı, millet zindanlarda çürürken sen kenan evren'le kah kah kih kih mavra çevirmiyor muydun" diye sorsam... aynı cevabı veriyor:
"beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
sen bırak bunları da cevap ver:
neden arkadaşının cenazesine gitmedin?
muteber bir devlet başkanı iken evinde ağırlamakla hava attığın şahıs, itibarı kalmamış bir halde ölünce... neden sırtını çevirip kaçtın?
hiçbir soruma doğru dürüst cevap vermiyorsun.
bugünün muteberlerine de yarın öbür gün aynı muameleyi yapmayacağının bir garantisi var mı, bari bu soruma cevap ver."
yılmaz erdoğan
-
bir değil iki güzel kadının başrole aşık olduğu ve başrolün onlara sürekli hayat dersi verdiği bir senaryo yazmış. yetmemiş yönetmiş. o da yetmemiş başrole de kendini koymuş. adam resmen dizi adı altında kendini tatmin edecek bir şey çevirmiş. yaşlısın, çirkinsin, fakirsin, sicilin temiz değil… ama herkes sana hayran öyle mi? resmen andropoz oyalanması, ego tatminine çevirmiş diziyi.
cin çıkarma seansında işkence ile öldürülen kadın
-
kadınların cadı diye yakıldığı ortaçağ karanlığından 500 yıl sonra ortadoğu bataklığında yaşanmış bir olayın nesnesi olmuş zavallı kadın.