hesabın var mı? giriş yap

  • 2 sene önce istanbul-stockholm arasıydı benimki. uçuş boyunca en korktuğum an tuvalette işimi hallettikten sonra sifona benzeyen bir şeye basmam sonrası kopan gürültüydü. o kadar derinden, o kadar dehşet vericiydi ki "uçağı düşür düğmesine mi bastım lan!!!?" diye sırtımdan kıçımın arasına doğru anında bir ter süzülmüştü. gürültünün sürdüğü o 5,6 saniye içerisinde national geographic'deki "uçak kazası raporu" programının bizim uçağın düşüşünü konu alan bölümünü bile kafamda canlandırmıştım. hem bok yoluna gidecek, hem de uçağı benim düşürdüğüm ortaya çıkınca "dünyanın en gerzek uçak yolcusu" olarak anılacaktım. sesler kesildiğinde yanlış bir şey yapmadığımı anlayıp, 40 yıllık uçak yolcusu gibi gözüm kapalı sifona basabildiğim için övündüm kendimle. tuvaletten çıkıp koltuğuma doğru yürürken de herkesin suratına "işte bu iş böyle yapılır. tuvaleti yaptıysan sifonu çekecen abi." gibisinden bakarak gururlu bir tavır takındım.

  • devletin yapılan yollardan ve köprülerden kullanım ücreti alması şu mantığa dayanır.

    devlet vatandaşın kullanması için yol yapar ve bu yolun yapılmasının ardından bu yolun yapım maliyetini çıkarana kadar kullanım ücreti alır.

    ancak bizim ülkemizde bu şekilde olmuyor. 30 sene önce yapılan yoldan köprüden hala para kesilmeye devam ediliyor ki benim şahsi görüşüme göre bu vatandasa atilan arsizca bir kaziktir.

  • dünyayı uzaydan izleme fırsatı bulan insanların yakalandığı bir hastalık.

    gezegende yaşayan her canlının aslında tek ve bir bütün olduğunu, tüm canlıların dünyanın bir parçası olduğunu idrak edip, insan ırkının önemsizliğini farkederek yaşamı anlamsız bulmakla sonuçlanan bir durum. buradan bize sonsuz gibi gözüken mavi gökyüzünün aslında ne kadar ince bir tabaka olduğunu, bu kadar kırılgan olmasına rağmen yaşam ile ölümü birbirinden nasıl ayırdığını görmeleri ile de mutluluk ve endişe yaşıyorlarmış. bunu yaşayan astronotlar, dünyayı o şekilde görmenin, vücutlarındaki her bir atomun evrendeki her bir atom ile bağlantılı olduğunu, onların bir parçası olduğunu fark etmelerini sağladığını söylüyorlar. hepimizin yıldızlardan meydana geldiğini düşünürsek doğru bir düşünce bu aslen: (bkz: #38200814)

    şimdi bize etki etmiyor tabii ama eskiden bir çok insanın dünyayı uzaydan ilk görüşlerinde (televizyondan olsa dahi) benzer duygular yaşadığını düşünüyorum. düşünsenize yıl 1969, hayal etmekte dahi zorlandığınız uzayda olduğunu söyleyen bir adam televizyona çıkıyor ve "şimdi kameramı dünyaya çevireceğim" diyerek size televizyondan şu görüntüyü izletiyor. ürpertici.

    https://vimeo.com/45878034

  • üç kuruş maaş için üç kuruşluk insanların ağız kokusunu çeken genç bir kızın sonunda patlaması. insanları işlerinden nefret ettirerek çalıştırın, öfkelerine yenildikleri ilk anda da kaydedip işten attırın. yav ne kötü insanlarsınız.

  • herhangi bir kansızlık veya operasyonal haber göremediğim the ny times haberidir.

    açık açık ifade etmeselerde seçim bitene kadar bir ortadoğu ülkesi olan türkiye' ye gitmeyin, yoksa 10 milyonlarca insanın dolaştığı, ülkenin en kritik ve işlek caddesinde seçim yatırımı olarak bir bombalı saldırıda katledilebilirsiniz demişler. yazdıklarında yalan veya yanlış olan herhangi bir şey yoktur.

    alt edit: bugün nedense bu patlamanın olacağı biliniyormuş gibi(!) sözlükte bir anda başlayan sistematik bir troll saldırısı mevcut. tüm maaşlı trolller nedense(!) bugün patlamanın hemen ardından ekstra mesai ve çabalarla malum zihniyete prim kazandırma derdinde. bu yüzden lütfen bu gibi troll başlıklara prim vermeyip, 2. 3. entryden sonra entry girmeyi bırakalım hatta hiç entry girmeyelim. bırakalım ki sol frame' e ve gündeme bu gibi troll içerikler düşüp durmasın.

  • misal, 10-15 yıl önce öyle olsaydı ben üniversite okuyamayacaktım.
    çünkü maddi imkanım yoktu.
    kredi mi?.. üç kuruş öğrenim kredisi bile vermemişlerdi o zaman.

    sonuçta, üniversitede okuyamayacaktım.
    şu anda yaptığım mesleği yapamayacaktım.
    tanıdığım benim gibi onlarca arkadaşım gibi...
    çok muhtemeldir ki, çocuğuma da üniversitede okuma şansını, yani parayı sağlayamayacaktım.
    işçi çocuğuydum.
    işçi olarak kalacaktım.
    çocuğum da öyle kalacaktı..

    ama aldığım her nefes için vergi ödemeye devam edecektim.
    peki her bir boku devletten parayla satın alabileceksem, ben neden bu kadar çok vergi ödüyorum anasını satayım? bir tek polisin copu mu bedava kamu hizmeti olacak bu ülkede?

  • millet felsefe yapıyor, matematiğin temellerini atıyor. sen orada karpuz satıyorsun. bravo.

    yani antik yunan deyince aklımıza öyle bir şey geliyor ki herkes birer bilim adamı herkes birer feylesof. ama değil işte. orada da kasaplar, manavlar, tüpçüler vardı nihayetinde. bu konuya değinmek istedim.

  • izmirliler üzülmesin izmir'e ayrılan paranın tamamı izmir için harcanır lakin ankara için ayrılan 955 milyon tl den 62 milyon tl bile ankara için harcanmaz.

  • yıllar evvel (yaklaşık 8-9 sene oluyor) iş dönüşü atm'ye uğramıştım.biraz para çekmem gerekliydi.atm önüne geldim.önümde iki kişi var.dede torun muhtemelen.dede 70li yaşlarda torun 10-11 yaşlarında bir kız çocuğu.

    atm bu.hızlı hızlı para gönderme ,para çekme yeri.baktım baya baya oyalanıyorlar.sonra sonra anladım işlemi yapamıyorlar ya da bilmiyorlar.

    -amcaaa!! sorun mu var?

    dedim gevşek gevşek.

    +yeğenim askere para yatıracağız beceremiyoruz.

    dedi.

    -dur amca ben halledeyim,

    dedim yanlarına yanaştım.

    çocuk,ben,dede atm'nin başındayız.

    -ver amca kartı,söyle hesap numarasını vs….

    -kaç para amca? dedim…

    +10 lira

    dedi adam.

    hayatımda garibanlık yüzünden böyle yutkunduğumu hatırlamıyorum.

    on liraya muhtemelen o zamanlar 2 paket filan sigara alınıyor. ya da üç ne bileyim.paranın o zamanki değerini hatırlamıyorum ancak hatırladığım bir şey var, çok bozulmuştum bu duruma.

    -tamam

    dedim girdim bilgileri, ileri falan filan geçtim para yatırma kısmına,

    -ver amca parayı dedim,

    adam çıkardı verdi iki beşlikten oluşan on lirayı.

    hayatımdaki en “hiçbir şeye yetmeyecek” on lirayı o akşam orda gördüm.on liranın en “yetmeyecek hali”. atm'nin alamayacağı kadar eski,kırışmış iki adet beşlik…

    beşlikleri tümlüyor gibi yaparak temiz bir on lira çıkardım çaktırmadan,rencide etmeyecek kadar parayı çaktırmadan ilave ederek askere yolladım.

    diliyorum o asker çok büyük yerlerdedir,dilerim o güzel çocuk çok iyi okullarda rahat rahat okuyordur,dilerim o amca hala sağlıklı ve mutludur.