ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
5 ağustos 2015 şahtar donetsk fenerbahçe maçı
-
galatasaray yerine şampiyonlar ligi'nde mücadele edecek fenerbahçe'yi tercih ettim. (2010) -miroslaw stoch
hiçbir yerinden açık vermeyen antep fıstığı
-
salona geldiğinizde gözleriniz sehpanın üzerindeki kasede kalan birkaç antep fıstığına ilişir ya. içinizde filizlenen umut tohumlarıyla kasenin içinde kalan birkaç antep fıstığına hamle yaparsınız. elinize fıstıklarla birlikte garip bir ıslaklık gelir de avucunuzdaki fıstıklara baktığınızda anlarsınız işte o an. o nemli fıstıklar; babanın ağzına atıp kıramadığı, umutları başka bir bahara bırakan, hiçbir yerinden açık vermeyen salyalı fıstıklardır. o an herşeyden vazgeçip en azından kasedeki beyaz leblelebileri gömüp, durumu kayıpsız atlatmak adına ağzınızda oluşacak kuruluğu dahi göze alırsınız lakin baba kişisi geriye hiçbir yemiş bırakmamıştır.
beyler :(
(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
(bkz: umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları)
erkek çocuk sahibi olmak
-
oğlunu kızından ayıran aile içerir.
çünkü kızın büyüdüğünde onla rakı içemezsin di mi sayın rakıyı çüküyle içen arkadaş? çünkü kızına uzaktan kumandalı araba alamazsın...
şimdiden gelin dışlama muhabbeti de başlamış.
acırım acırım evde daha az sevildiğini hissetmeye başladığında psikolojik sorunlar yaşamaya başlayacak kızlarına acırım.
kendini dünyanın kralı sanıp da okula başlayınca kendisi gibi çüklü tonlarca çocuk olduğunu görüp hiç bi bok olmadığını anlayacak; sinirden sağı solu tekmelemeye başlayacak oğluna acırım.
ha bi de hem sizin cehaletinizin, hem oğlununuzun şımarıklığı altında ezilecek gelecek gelininize de acırım.
bir de erkek evladı, kız evlattan çok sevmeyi barındaran bu mentaliteye sahip yazarları da gördüğümde bu kısır dögüden çıkamayacağımızı gördüğüm için bu millete acırım.
alcatel türkçesi
-
"görüşülen kişi kapattı" filan diyordu sanki.. ara bozmak istermiş gibi gelirdi. "görüşülen kişi suratına kapattı.. valla bilmiyorum.. bana yapacak bu hareketi.."
immanuel tolstoyevski ve otisabi ile eve çıkmak
-
akşam eve gelince beyler makarna mı yiyelim patates mi sorusuna 45 dakika süren bir yanıt aldıktan sonra hiçbir şey anlamayıp 2 buçuk saat düşündükten sonra aç uyumaktır.
ntv.com.tr
-
ntv.gov.tr olması daha mantıklı olan hükümet borazanı.
başörtülü öğrencisine bira aldıran hoca
-
hindu öğrencisine de yarım kilo dana kıyma çektirdiği iddialar arasındadır.
alex de souza
-
kendisiyle ilgili anlayamadığım 1-2 şey var. sormak istiyorum.
1- kendisi hakkında neden sürekli olarak "kimse fenerbahçe'den büyük değil" cümlesi kuruluyor? alex'in fenerbahçe'de oynadığı dönemde ya da sonrasında "ben > fenerbahçe" şeklinde bi beyanı mı oldu?
2-kendisi hakkında neden sürekli "fenerbahçe'ye zarar veriyor, susmalı" cümlesi kuruluyor? alex'in sevilla maçındaki imza polemiği fenerbahçe'ye ne gibi bi zarar verdi? hisseler mi düştü, futbolcular maça çıkarken ya bizim de primlerimiz verilmezse falan mı diyor? bu zarar tam olarak nedir biri net olarak ifade ederse sevinirim.
3-yaptığı açıklamalar kimi neden rahatsız ediyor? aziz yıldırım ve aykut kocaman'ı anlayabiliyorum çünkü ikisini de doğrudan yalancılıkla suçluyor da taraftara ne oluyor? fenerbahçe taraftarı alex'in söylediklerinden neden rahatsızlık duyuyor bunu gerçekten çok merak ediyorum. bunlardan sözlükte de var bi açıklasınlar.
4-alex'ten soğuyoruz ne demek? soğuyorsan senin problemin alex ne yapsın yani sen soğuma diye üzerine battaniye mi örtsün, doğru bildiği şeyleri söylemekten mi vazgeçsin? o zaman ısınır mısınız?
kaan tangöze
-
komutan -> nasilsin asker???
kaan -> coook saoluuun
rakı içenlere tepki gösteren sarıklılar
-
tebliğlerini(?) yaptıktan sonra en fazla birkaç sözlü münakaşa yaşayıp evine döneceklerdir
fakat
bir cuma namazı çıkışı cami önünde "allah yok, din yalan, yüzyıllardır kandırılıyorsunuz." diye tebliğ(?) yapmak isteyen birinin akıbeti ne olur? en fazla birkaç sözlü münakaşa yaşayıp evine mi döner yoksa kafası vücudundan mı ayrılır?
zonguldak istanbul pastanesi
-
yıllar yılı güzelim zonguldak'ımda güzel kızların, yakışıklı delikanlıların buluşma yeri olan, bayramlarda seyranlarda misafirlere en güzel ikramın bu pastaneden alınan bir tatlı olduğu, çarşının ortasında eski ve güzide pastane. kaç çoçuk annesinin, babasının elinden çekiştirip bal-kaymak dondurmayı hüpletmiştir midesine ve mutlu olmuştur bilinmez. gittiğim hiçbir şehirde, şehirle bu kadar bütünleşmiş, resmen şehrin bir parçası, bir evladı olmuş bir işletme ile karşılaşmadım. ürünleri hemen hemen hiç ertesi güne kalmaz, çalışanları has insanlardır.
zonguldak'a yolu düşen olursa, kesinlikle uğramasını ve pastanenin selanik gevreğini denemesini öneririm.
beyaz futbol
-
abdülkerim durmaz'ın ortamdaki geyiğe bir türlü dahil olamadığı program. oraya geyikçi bir fenerli lazım.
a. çakar : duygun yarsuvat'ın babasının yıldırım demirören'in babasıyla iş ilişkileri, dostluğu filan vardır.
rok : olur mu hocam ? duygun yarsuvat yıldırım demirören'in babasıyla yaşıt zaten. duygun yarsuvat'ın babasının olsa olsa abdülhamit han'la filan dostluğu vardır.