hesabın var mı? giriş yap

  • tebliğ değil provokasyon yapan kişilerdir.

    tebliğ'in bir ahlakı, bir adabı vardır. yemek yiyen insanın yanına gidip de bağıra bağıra din anlatmak tebliğ değil tacizdir. kaldı ki azıcık ahlaklı ve samimi olsalardı, öncelikle allah diyerek cebini dolduranlara ses çıkarırlardı.

  • kütahya simav'da gerçekleşmiş olaydır. yaşları 14,15 ve 17 olan üç insan evladı tarafından 12 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edilmiş, sonra ayakkabı bağıyla boğulmuş, ardından da kafası taşla ezilmiştir. bu nasıl bir vahşettir. çocuk diyebileceğimiz yaştaki bu insanları ahlaken bu kadar dibe çeken, vicdanen bu denli körleştiren, bu kadar vahşileştiren neydi ki! haberlerde üç çocuk denmiş ama ben bunlara çocuk denmesini kabul etmiyorum. çocukluk masumluktu, oyun oynamaktı, arkadaşlıktı... ulan yeni bir ayakkabı alındığında gece heyecandan uyuyamamaktı çocukluk! bunlar mı çocuk, nerde bizim çocuklarımız! havsalam almıyor yeminle. eskiden dört çocuk bir araya geldi mi maç falan yapardı, taso oynardı, bilyede birbirini üterdi en fazla. ulan bunlar üçü bir araya gelip dördüncüsüne tecavüz etmiş, sonra da öldürmüş ya! hey yarabbim ya! yok olalım, toz olalım biz bunu da duydum ya!

  • evlenme teklifi sadece yüzükle mi yapılır?

    1785'te maria anne fitzherbert, kendisine sırılsıklam aşık olan galler prensi george'dan gelen aşk mektubunu açtığında, içinde bir yüzük ve ona dikkatle bakan bir göz buldu: görsel

    kraliyet yasaları, daha önce iki evlilik yapan ve katolik olan maria ile ingiliz prens'in evlenmesine engeldi. henüz 21 yaşında olan prensin, maria ile evlenme çabaları sonuçsuz kalıyordu ama vazgeçmeye de niyeti yoktu. babasının rızası olmadan 25 yaşına gelene kadar evlenmesi mümkün olmayan prens ile yasalar arasındaki çatışmayı önlemek isteyen maria'nın londra'yı terk etmesi üzerine, çektiği aşk acısına daha fazla dayanamayan prens, maria'ya bir mektup gönderdi. satırlarında, "sana bir mektup gönderiyorum ve aynı zamanda, bir de ‘göz’ gönderiyorum. eğer hala yüzümü unutmadıysan, bu minyatürün seni etkileyeceğini düşünüyorum." yazılı olan mektubun içine bir yüzük ve ressam arkadaşı richard cosway'e yaptırdığı sağ gözünün minyatürünün yer aldığı kolye ucu vardı. kendisine aşkla bakan prensin bu teklifinden çok etkilenen maria, londra'ya geri döndü ve halktan gizli tutulan bir törenle evlendiler.

    kolye ucu, yüzük, broş, bilezik gibi aksesuarların veya çeşitli nesnelerin üzerine yapılan ve lover's eye ismi verilen bu minyatür göz tasvirlerini sevgiliye hediye etme modası, 19. yüzyılda tüm avrupa’ya yayılarak bir trend haline gelmiştir. bazıları ölen kişinin anısına yapılmış olsa da kraliyet çiftinde olduğu gibi, bir çoğu, sevgililer arasındaki bağlılığın somut bir nişanesi olmuştur.
    ~ bir broş üzerinde lover's eye, 1800-1820
    ~ bir yüzük üzerinde lover's eye, 1802
    ~ bir bilezik üzerinde lover's eye, 1830
    ~ bir kolye ucu üzerinde lover's eye, 1824
    ~ fildişi bir kutunun üzerinde lover's eye, 1800

    "bir bakış baktın, kalbimi yaktın
    aşkın kemendini, boynuma taktın
    bahçende gülün kapında kölen
    olmaya razıyım sevgilim senin."

  • birileri tarafından özel olarak sınıra yığılmışlardır, amaç evropaya "bakım biz iktidardan gidersek bunlar size gelecek" mesajı vermektir. yedik mi, yemedik.

  • necip fazıl'ın bu kategoriye giren bir cevabı sigara içenlerin muhabbetlerinin vazgeçilmezlerindendir.

    https://eksiup.com/p/im299130kvqd şu ünlü fotoğrafından] anlaşılacağı gibi necip fazıl iflah olmaz bir sigara tiryakisidir. bir gün odasında çalışırken öğrencilerinden biri yanına gelip, biraz da onu sigarayı bırakmaya ikna etmek için bir ümitle "hocam, rüyamda bütün bitkiler allah'a secde ediyordu ama tütün etmiyordu" der.

    necip fazıl ise öğrencisine bakar ve cevaplar:

    - o zaman getir de yakalım o kafiri!

  • kediler gözlerinizi dikip onlara sabit baktığınızda bunu bir tehdit olarak algılar ama ona bakarken iki gözünüzü birden kırpıp kısa bir süre öyle durursanız bunun bir sevgi göstergesi olduğunu düşünürler ve eğer kendi kedinizse karşılığında o da size bakarken gözlerini usulca kapatıp açar, bu kedi dilinde "seni seviyorum" demek.

    durup dururken, size bakarken gözlerini kırparsa size ne kadar güvendiğini, sevdiğini anlatmak ister ve öpücük gönderir.

    kendi kediniz değilse yanınıza gelir, sevilmek ister ya da hırçınlığı yatışır.
    ama denerken dikkatli olun, sokaktaki azmana iki gözünüzü birden kapatıp öyle durmayın, yüzüne müzünüze atlar, sonra gelip burada ağlamayın her tarafım tırmık içinde kaldı diye.

    ben kendi tecrübelerimi aktardım. herkes kendi tecrübesini kendi emniyetini sağlayarak yaşasın.

  • "fethullah gülen'e çete diyemezsiniz, seversiniz sevmezsiniz bu ülkenin yetiştirdiği bir değerdir. her şey devletin kontrolünde yapılıyor." diyen kisinin adalet bakani olmasi hadisesi

    bilmem ne bankasinin onunden gecmis olanlar,
    emir kulu askeri ogrenciler,
    2 maklube yemis olanlar icerde.

    al sana feto ile muthis mucadele

    edit: videosu

    bozdag'dan ozur diliyorum. konusmasini dun yanlis/eksik alintilamisim.

    konusmasi tam su:
    "f. gulen bu ulkenin yetistirdigi degerli bir kiymettir. seversiniz, sevmezsiniz ama degerli bir insandir. bilge bir insandir.
    bu ulkenin milli ve manevi degerlerine bagli nesillerin yetismesi icin hizmetini yapiyor.
    her seyi de acik.
    devletin denetimi ve gozetimi altinda acik"

  • benim değil ama bi arkadaşımın yaptığı ise 5 kısılık japon kafilesini başlarında rehber olmadan kıbrısa tura gönderecekti.. gerizekalı andaval ucak biletini kesen kız ercan havalimanının ecn olan havalimanı kodunu erc diye kesiyor bilete bakmıyor ve garibim 5 tane japon bi başlarına erzincana gittiler.

    japonlarla iş yapanlar bilir ki bu insanlar cok fazla sorgulamazlar kendilerine soyleneni yaparlar.. bunları havalimanına bırakacak olan sofor dıs hatlara bırakıyor ama yocular iç hatlara gidip bi güzel erzincan a gittiler.

    kimse de dememiş ki aga bu nedir.

  • olum siz manyak mısınız lan? rıza dediğiniz adam kaan'ı anahtarlık diye çükünde sallar. o kadar da değil amk. hatta kaan'a benim entrymi gösterin o bile "az bile demişsin abi" der.

    edit: imla