4403 entry daha
  • tabiatte her şey, birbiriyle mükemmel bir uyum ve düzen içindedir. ormanın, ağaçların, suyun sesini dinlemek, doğayla iç içe olmak, bir kediyi ya da bir köpeği sevmek, bir deniz kenarında banklarda oturmak, sahilde gezinmek insana huzur verir. huzursuz bir zihne sahip, çok düşünen, her şeyi sorgulayan, her şeyden şüphe duyan insanlar bile tabiat karşısında kendilerini olduklarından daha huzurlu hissederler.

    aile toplumu oluşturan en önemli yapıdır ve tabiatın bir parçasıdır. aileyi meydana getiren ilk basamak ise evliliktir.

    insanların burada, bu başlık altında evliliği itin götüne sokup sokup çıkarması ve evlilik ve dolayısıyla evlilikten daha önemli olan aile kavramına vermeye çalıştıkları zarar, onların nasıl bir ailede nasıl bir sevgiyle büyüdüklerine; topluma, insanlara ve hayata dair değerlere sahip olamayışlarına, komplekslerine, bozuk psikolojilerine, sağlıksız zihinlerine, doğru ve gerçek bir hayat arkadaşını, doğru ve gerçek bir evliliği, doğru ve gerçek bir evlilikte sahip olunan münevver şeyleri nasıl hak etmediklerine, kendilerinin ahlaki ve manevi, zihinsel ve duygusal sorunlarına dair çıkarımlar yapmamıza olanak sağlıyor.

    bu manen, ahlaken, zihnen, aklen, kalben yoksul ve fakir insanlar evliliği, evlendikleri insanın horlamaları, osuruğu, sümüğü, ağız şapırdatması, tuvalete idrarını ve dışkısını yapması ve onların bunu bilmesi, çok konuşması, özgürlüğün kısıtlanması, sürekli size karışan bir insanın olması, duygusal şiddet, ses, gürültü, onun vücudundaki kıl, tüy, etrafı kirletmesi, pislik olarak görüyorlar.

    bu şu demek: ben bunların hepsinden tiksiniyorum. böyle bir insan tiksinçtir. ben hayatıma sürekli bunları yapan birini alamam. burada aslında tiksindikleri karşı cins değil, kendileridir. çünkü kendileri de başka insanlara göre aynı böyledir. insan kusurlu bir canlıdır ve yine aynı insan neyi görmek isterse onu görür. güzel bakan güzel görür. çirkin oldukları için, evliliği de bakışları ve görüşleri ile çirkinleştirmektedirler.

    bu insanların evliliğe ve evleneceği insana olan nefreti de kendilerine olan nefretidir. katlanamamaları, kendilerine olan katlanmazlıklarıdır.

    ekşi sözlükte sürekli evliliğin kötü ve yanlış olduğu, evlenilmemesi gerektiğine dair nefret yüklü içerikler pompalanıyor. bunu osmanlı devleti'nde ya da selçuklularda ya da anadolu'ya gelmeden önceki eski türk topluluklarında yapsalardı topluma zarar vermekten kelleleri giderdi. eski türklerde töre, toplum ve kanundan sonraki en önemli şeylerden biri evlilikti.

    tabii ki günümüzde evliliklerin ve insanların yozlaştığını kabul ediyorum. ancak bu evliliğe ve evlenilecek/evlenilmiş insanlara topyekün karşı olmama, nefret ve öfke beslememe sebep olmuyor. halen daha güzel insanlar var ve o güzel insanlarla güzel evlilikler yapılabilir.

    burada, evliliğinden mutlu, eşini seven, çocukları olan, gerçek bir aile olmuş insanlar bu evliliğe adeta patolojik bir vaka gibi nefret ve öfke kusan insanlara gülüyorlar. çünkü onlar aile olmanın, hayat arkadaşlığının, evliliğin ne olduğunu biliyorlar. onlar evliliklerinden mutlular. onlar güzel bir bağla bağlılar ailelerine. özellikle evli ve mutlu kadınlar sizleri annesi meme vermediği ağlayan bir bebek olarak görüyorlar. kısmen acıyorlar. çünkü acınası durumdasınız.

    iyi evlilikler kişinin kendisine olabildiğince en uygun insanı bulmasıyla gerçekleşir. anlaşabilmek, fiziki ve duygusal uyum, o evliliği iyi yapar.

    ahlaklı, doğru, dürüst, iyi niyetli, temiz anlaşabildiğin, sevdiğin ve seni seven, saygı duyduğun ve sana saygı duyan, değer verdiğin ve sana değer veren bir insanla evlenmek gibisi yoktur. böyle bir insanla yapılan evlilik de, evlenilen insanın da olumsuz yanları görülmez.
hesabın var mı? giriş yap