hesabın var mı? giriş yap

  • 5 yaşındaki trabzonlu bir çocuğun dolmuşta annesine dediği gibidir belki de hayat;

    ''hem vuruysin hem ağlama diysin''...

  • "cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgur bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumda seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacagını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"

  • parmalat'ın batışı konusunda internette şöyle bir baktım türkçe kaynak var mıdır diye ama pek bulamadım. ben de okuduğum kaynaklardan şöyle bir özet geçeyim dedim. atladığım ya da yanlış olduğum yerler varsa düzeltmekten de imtina etmem. italya'yı ve ekonomisini sarsan bu kadar derin bir yolsuzluk hakkında bu kadar az entry girilmiş olduğunu görmek şaşırttı beni aslında. üstelik üzenden de 5 yıl geçmiş olmasına rağmen. neyse hikayeyi şu şekilde özetleyebilirim:

    uht bazlı süt ve süt ürünleri konusunda dünyanın en büyük firmalarından biri olan parmalat, 1997 yılından itibaren likiditesi yüksek olmasından dolayı, özellikle batı'da bir çok şirket alımına girişmiştir. aldığı bu şirketlerin isimlerine incelediğim kaynaklardan ulaşamadığım için detay veremeyeceğim. bu şirket alımları 2000'lerin başlarına kadar devam etmiştir. ancak 2001 yılında, alınan bu şirketler sürekli halde zarar yazmaya başlamıştır. öyle ki bu şirketlerden gelen zararlar parmalat'ın solo bazda olumlu görünen bilançosunu konsolide bazda olumsuza çevirmektedir. borsaya açık bir şirket için iyi bir durum değildir aslında vaziyet.

    buradan gelen zararlardan dolayı parmalat'ın ceo'su, yönetim kurulu başkanı ve kurucusu olan calisto tanzi'nin kaygı verici rakamları gizlemek gerektiğini düşündüğünü zannediyorum ki sonradan cfo olan luciano del soldato da şirketin bazı kurumsal defterlerine kendisinin bile erişim yetkisinin olmadığını time magazine dergisine itiraf etmiştir.

    durum ilk olarak şubat 2003'te, luciano del soldato'dan önceki cfo olan fausto tonna'nın 500 milyon eur'luk tahvil ihraç edeceğini açıklamasından sonra şirketin likiditesi üzerindeki dedikoduların artması üzerine biraz gündeme gelmiştir. bu olaydan kısa bir süre sonra da calisto tanzi tarafından görevden alınmıştır. zaten bu görevden alındıktan sonra 8 ay içinde sırasıyla alberto ferraris ve luciano del soldato cfo olarak atanmış; fakat yerlerinde duramamışlardır. en sonunda işin ciddiyeti italya gündemini fazlasıyla meşgul etmeye başlayınca ceo olan calisto tanzi istifa ederek enrico bondi'yi göreve çağırmıştır. hatta öyleki konuyla italya başbakanı berlusconi de müdahil olmuştur.

    sekiz ayda üç cfo değiştirmesinde tabii ayyuka çıkan bazı sorunlu işlemler etkili olmuştur. bir çok görüşe göre tanzi bilgisi dahilinde yapılan sahte işlemleri daha fazla saklayamamıştır. özellikle kasım 2003'te epicurum isimli şirketinin ihraç ettiği tahvillerin kupon ödemesini gerçekleştirmekte zorlandığı için dedikodular başlamıştır. sonrasında ise 19 aralık 2003'te bank of america, parmalat'ın grup şirketi olan bonlat finansal hizmetler şirketinin grant thornton ve deloitte tarafından denetlenen eylül 2003 ifrs raporunda belirttiği 3.95 milyar eur'luk varlığının* kendilerinde olmadığını beyan etmiştir. bank of america avukatları aracılığıyla raporun üzerine gitmiştir ve bonlat'ın hesaplarıyla oynandığı ve denetim sürecinde de aksaklıkların olduğu anlaşılmıştır. 23 aralık'ta bu konu italya kamuoyuna açıklanmıştır. 24 aralık'ta ise müfettişler parmalat'ın toplam borcunun 12.8 milyar eur olduğunu ve iflas ettiğini açıklamışlardır. 29 ocak 2004'te ise bank of america, detaylı incelemesi neticesinde parmalat'ın irlanda'daki iştiraki olan eurofood ifsc ltd. şirketinin kendilerinde 3.5 milyar usd'lik varlığı olduğunu tespit etmiştir. bunu zincirleme citigroup, morgan stanley, deutsche bank, ubs ag ve çeşitli italyan bankaları takip etmiştir.

    tüm bu incelemeler neticesinde özetle parmalat'ın yöneticilerinin özellikle cayman adalarında örtülü şirketler kurarak credit linked note yani kredi bağlantılı menkul kıymet işlemi gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. bankaların bu tarz grupiçi işlemlere onay vermeden önce titizlikle inceleme yapması gerektiği için adı geçen bankalar da sanık durumuna düşmüştür. davaları uzun süre sürmüş ve bankaların aklanmasıyla sonuçlanmıştır. deloitte ve grant thornton'un italya'daki yerel denetçi ortakları konu hakkında suçlu bulunmuş ve denetimden el çektirilmiştir.

    parmalat'ın hileli credit linked note işlemlerinden dolayı bu tarz işlemler dünyada daha da fazla denetleme gerektiren işlemler haline gelmiştir. societe generale'in jerome kerviel'i ya da barings bank'ın nick leeson'ı gibi rogue traderların türev işlemleri üzerindeki iz takibi 2008 abd bankacılık krizi'nden sonra daha da önemli hale gelmiştir aslında. bu konuda özellikle enron skandalı'ndan sonra abd'de kanunlaşan sarbanes oxley yasası gibi düzenlemelerin dünyada da yoğunlaştırılması gerekmektedir. denetçi firmaların yaptığı subsequent test ve alternative test'in de önemi buradan daha da aşikar ortaya çıkmaktadır. grant thornton ya da deloitte bu testleri daha net bir şekilde yapmış olsaydı belki de parmalat'ın eylül 2003 ifrs raporu yayınlanmadan önce bu tarz hileli işlemler orataya çıkmış olacaktı. ne diyelim son krizle birlikte dünya finans sisteminin yeniden düzenleneceğini varsayarsak bu tarz işlemlerle daha az karşılaşma ihtimalimiz yakındır diye tahmin ediyorum.

  • ne yaşadığını bilen, bilinçli bir kişi için çok daha ağır bir deneyimdir ayrılık anksiyetesi. bilirsin ruhunu kalbini bölüp parça parça rondodan geçirenin bu şey olduğunu, aslında bağlandığin kişiyle zerrece ilgisi olmadığını ama bir şey gelmez elden.

    ayrılık anksiyetesi ille de ortada bir ayrılık tehditi varken çıkmaz ortaya. bu anksiyete hep vardır ama hayatına birini dahil etmenle tetiklenir. öyle bir yaptırımı vardır ki bu anksiyetenin, yapman gerekenin benlik saygini yitirmemek adına ayrılmak olduğunu bilirsin de elini kolunu kaldiramazsin. ilişki nasıl başlarsa başlasın, bir noktada terk edilme sıkıntısı baş gösterir. kişi mükemmel olduğunu bilse bile, yaptığı paranoyalar ve bitmek tükenmek bilmeyen sorgulayici tavirlar neticesinde karşıdaki insanın aklına hiç yoktan ayrılık fikrini dusurebilir mesela. evet potansiyeli vardır bu konuda. ben genel olarak bu anksiyeteyi kadınların gösterme prevalansinin daha yüksek olduğunu hatırlıyorum. sebebi saniyorum ki kadının doğasında varolan sorgulama ve irdeleme davranisinin bir erkeğe kıyasla hat safhaya ulaşabilmesi.

    yine bu kaygidan muzdarip kisilerin müthiş bir kısır döngüye girdiğini ve ayrılığın getireceği acıyı tatmaktansa birlikteliğin anlamsizligini yaşamayı defalarca tercih edebildiklerini söylemek mümkün. geleceği kaybetme korkusuyla binisik olarak gelen bu korku uzak yakın fark etmeksizin gelecekteki tüm olasılıkları tartmaya çalıştıkca daha da çok tetiklenir bana kalırsa. zira, geleceğin kendinden menkul bilinmezligi ve belirsizliği kişinin kendini her daim tehlikede hissetmesine sebebiyet veriyor ve ayrılığı da sevdaya dahil ediyor. ama bu kaygı türünü yaşayan bireylerin tek istegi gelecekte tutunacak bir dal ve stabil bir hayat. dengesizliklerin içinde bir denge ortamı arayip bulamamanin da neticesinde daha da çok sorgulayip "asla ayrilmayacagiz" minvalinde sözler duymak istiyor. tabi yeri geliyor, sakinlestirilmek adına duyuyor da bu sözleri, ama sonra an geliyor ve bu söz tutulamadiginda "ben biliyordum zaten" diyebiliyor bu kişiler. bir nevi kendi kendini gerçekleştiren kehanet. bir arkadaşım demişti ki "oluruna bırakmayı ogrenmelisin, hayatta senin kontrol edemeyecegin çok fazla bilinmeyen var, tüm ipleri elinde tutamazsin. sana çok sıradan bir öneri gibi gelebilir belki ama oluruna bırakmayı bilmelisin. sen böyle yaptıkça karşındaki insanın denklemdeki salt rolü değişir ve senin onun üzerindeki etkin oranında oynayacağı rol farklilasir." doğru galiba. insanları bizim gibiler değiştiriyor, sonra da "sen eskiden böyle degildin" deme hakkını kendimizde görüyoruz.

  • beni döversin.

    kağıthane, adım cemil, 14, 1.58, 55 kilo, deneyim yok.

    mesnetli iddia.

  • (bkz: ilyada)
    ebem skildi yeminle. lan arkadaş, yunanla truvalı birbirine kılıç çekiyor. yunan diyor ki, sen benim karşıma çıkacak adam mısın? truvalı bir başlıyor 20 sayfa soyunu sopunu anlatmaya...
    yunan, tamam hadi vuruşak gardaş diyor. yoook. truvalı ibne soruyor bu sefer, peki sen kimsin?..
    al sana bi 20 sayfa daha.

    allahsız putperestler...

  • akşam yemeğini yalnız başına yerken birden anlatmak, paylaşmak istediğin binlerce cümle olduğunu ve bu cümlelerin boğazına dizildiğini anladığın an...

  • http://www.irb-cisr.gc.ca/…sing-refugee-claims.aspx

    kanada'nin turk vatandaslarinin iltica taleplerini mahkeme yapmadan degerlendirmesi olayi.

    --- spoiler ---

    countries that are eligible for the expedited process (as of january 1, 2018)
    afghanistan
    burundi
    egypt
    eritrea
    ıraq
    syria
    turkey
    yemen
    --- spoiler ---

    yani bir yolunu buldunuz kanada'ya giris yaptiniz, iltica talebinde bulundugunuz zaman mahkemeye gitmek yerine, basit bir sorusturma sonrasi siginmaci olarak kanada'da yasayabileceksiniz demek bu.

    sevinsem mi uzulsem mi bilemedim simdi.

    edit: link değiştirilmiş, düzelttim.

    edit2: kanada'da falan yaşamıyorum.

  • nevruza başka adlar takmaya çalışanlara kapak olan durumdur.

    faşik de sensin ipne.