hesabın var mı? giriş yap

  • 50 kusur yasinda, hayatinda turkiye'de bulunmamis, konustugu 19. yy turkce'sini dedesinden ogrenmis bir adamin sirf turkce konustugum icin aglamakli olup ellerime sarilmasina yol acar bazen.

  • 5000 lira para alıp mekanın reklamını yaptığı şeklinde, gördüğüm en adi iftiraya maruz kalmış insan. programı yapan insanlardan biri olarak şunu söyleyebilirim. değil para almak bazen para verdiğimiz bile oldu.. çekim yaptığımız yerin hesap almama ısrarlarını aşıp hesap ödediğimiz de.. ben dahil vedat milor ve tüm ekip ısmarlanan yemeğe bile mahçup olurken bir kendini bilmezin oturduğu yerden saçmalaması hiç bilmediği halde yorum yapması, iftira atması ekşi sözlüğün alehinde konuşanları ne kadar da haklı çıkarıyor maalesef.

  • aklıma fıkra getirmiş kınama:

    --- spoiler ---

    isviçre çin`e savaş ilan etmiş. bir şekilde
    çine kadar gelmişler.
    haber çin başbakanına geç ulaşmış.
    — başbakanım isviçreliler saldırdı pekine
    girdiler
    — isviçre de ne?
    — avrupa’da bir ülke
    — kaç kişi bunlar?
    — 5 milyon
    — peki, hangi otelde kalıyorlar?

    --- spoiler ---

  • genital organın iç dudaklarındaki sarkmayı düzeltmeye yönelik yapılan cerrahi müdahaledir.
    genellikle doğuştan olan bu asimetrik, sarkık ya da buruşuk iç dudakların lokal anestezi ile 30 dakika içinde düzeltilmesi işlemidir.

  • yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var vol.2

    çok beğenilince ikincisini çekelim dedim. ilki neydi lan diyecekler için hatırlatma amaçlı linkini verelim; (bkz: #30822423)

    oğlak burcu kadını...

    gördüğüm, tanıklık etmeye devam ettiğim fantastik kadın. kolay kırılan ve zaman zaman çok kolay kırabilen bu kadın aslında öylesine güzel yüreklidir ki ne kırıldığında uzatır ne de kırdığında üste çıkmaya çalışır. gözlerinizin içine bakar, parlayan gözlerle, seni seviyorum, der. aynı yataktaysanız elini uzatır, küs uyumayalım, barıştık mı der.

    biraz şımarıktır bu kadın ama şımarmanın kadına yakıştığı kadar şımarık. anlamsız trip şımarıklığı değil. 5 yaşında bir kız çocuğunun babasını ona aşık eden şımarıklığıdır bu. alırsın, öpmeye doyamazsın. kucağına alır saatlerce saçını okşarsın. biraz daha şımarsın diye gözünün içine bakarsın. öyle bir bağlar ki bu hali, günlük olarak ihtiyaç duyarsın buna.

    erkekte para, güç, korunma arar denmiş. para aramaz. hatta kendi parasını çıkartıp cebine koyacak kadar önem vermez paraya. hani iki gönül bir olunca samanlık seyran olur kadını var ya, heh işte o bu kadın. güç konusuna gelecek olursak, erkeğinin güçlü olmasını ister ama bu gücü biraz açmak gerekir. bu ne o adamın babasının gücü, ne maddi gücü, ne başkasına bağlı bir güç, ne bağlantılarından sağladığı güç. bu kadın, birlikte olduğu adamda kafasına koyduğu her şeyi başarabilme, en azından onun için her şeyi deneme gücü ister. tüm zorluklara karşı savaşabilme gücü arar. ufacık bir aksilikte karalara bağlamak yerine dimdik ayakta durmasını ister. karakter olarak güçlü olmasını ister. ah, evet korunma... bir nevi sahiplenilme. başta size pek cool gelecek bu kadın. zaman zaman, ulan acaba bu haraketim onu sıkar mı diye düşünmeden edemeyeceksiniz. kafanıza takmayın, bu kadın sahiplenilmeyi, sizin kollarınız arasında kendini güvende hissetmeyi seviyor. onu sıkıca sardığınızda, "yanımdayken seni kimse üzemez" mesajını vermenizi ister. buna ihtiyacı olduğundan değil, yanlış anlaşılmasın. oğlak burcu kadını gerçekten güçlü bir kadın. herhangi bir erkeğin korumasına ihtiyacı yok açıkcası ama onlar bu güven duygusunu seviyorlar. hatta kıskanılmayı da seviyorlar. liseli kıskanması değil ama, sen benimsin, diye kulağına fısıldayacağınız kıskançlıkları...

    olum, çok sevin bu kadını. bir süre, siz 3 severken o 1 sevecek. ama sonra, aylar geçtikçe siz 5 severken, o size 10 sevgi hissettirecek. o kadar sevgi ile dolacak ki içiniz, o kadar benimseyecek ki vücudunuz onu, bir gece, evet bir gece olsun ondan ayrı yattığınızda vücudunuz uyumayı reddedecek. öyle aşık edecek ki sizi kendine, gözünüzü kapattığınızda o olacak karşınızda, ansızın kokusu saracak etrafınızı. şimdi gidip öpün onu, sıkıca sarılın.

  • başımdan geçeni anlatayım siz anlayın..

    babam ile birlikte akşam yemeğini dışarıda yiyecektik. babam da beni oturduğumuz semt içersinde bir restauranta yönlendirdi. adımı da verirsen yardımcı olurlar orada bekle bende geliyorum birazdan dedi. ben dediği yere gittim oturdum ve beklemeye başladım ama babamdan kimseye bahsetmedim. ne fark eder ki dedim gelince zaten babamı tanıyan varsa görecek dedim. beni tanımasına gerek yok diye düşündüm. beklerken önüme servis açılmaya başlandı. kaşık çatal ve salata tabağı geldi önüme. bir süre sonra babam içeri girdi. içeride hoş beş ayak üstü sohbet ettikten sonra beni gördü yanıma geldi. restaurant sahibi ile benim oğlum işte falan diye beni de tanıştırdı. o arada hemen birisi geldi ve önümde ki salata tabağını aldı ve dolaptan başka bir salata tabağı geldi önümüze!! içeriği aynı olan tabak samimi bir yakın çıkınca neden değişmişti acaba ?

    edit: restauranttan çıkarken sorduğumda ilk tabak içerisinde ki malzemelerin taze olmadığını söylediler bana. ama öyle bir geçiştirdiler ki o tabağın artıklardan toplanmış olma ihtimali çok büyük olasılık...