hesabın var mı? giriş yap

  • çizgi roman söz konusu olduğunda favorim olan yayınevi. sahibi ve baobab'ın bastığı pek çok kitabın çevirmeni doğan şima harikulade işler yapıyor. zaten doğan bir çizgi roman hastası, öyle güzel eserler bulup çıkartıyor ki okuyunca insan hayran kalıyor. işlerine bayılıyorum.

    baobab yayınları'nın çıkardığı çizgi romanlara başlamak isteyenler için sevdiklerime kısa kısa değineyim.

    cahiller, karşılıklı bir aydınlanma hikayesi - şarap hayatımda önemli bir yer kaplıyor. hatta hayatımı şarap satarak kazanıyorum. eğer sizin de şaraba azıcık da olsa ilginiz varsa bu çizgi romana bayılacaksınız. o chenin blanc'ı bir gün içmek hayaliyle. detaylı yorumum için (bkz: #107434957)

    hariciye günlükleri - politika dünyasının, bürokrasinin ve siyasetin ne menem bir şey olduğunu şahane çizimlerle anlatan bu eser, hoş bir hiciv.

    avare tanrı - hikayesi zaten mükemmel ve sürükleyici ancak öylesine göz alıcı ve parıltılı çizimleri var ki beni ilk vuran kısmı onlar oldu. modern çağda geçen ve mitolojik karakterle bezeli bu hikaye şarap tanrısı dionysos'a dokunduğu için yeri ayrı.

    kaybolan o günler - bilimkurgu hikayelerine ve kitaplarına benim gibi tutkunsanız sizleri hemen içine alacak bir hikaye. bu eserin çizimleri de ayrıca övgüyü hak ediyor. bir ara sınırlı sayıda kalın kapaklı hali de piyasaya sürüldü. çok şıktı.

    hartlepool maymunu - milliyetçilik denen o sığ ve geri kalmış düşünceyi öyle güzel yerden yere vuruyor ki şapka çıkartıyorum. zaman içerisinde daha iyiye doğru gitmemiz temennisiyle.

    kurt - bir koyun çobanı ile kurdun arasındaki ilişki, çekişme ve gerilimi kullanarak insana ve doğaya dair güçlü mesajlar veren bu eser, sonundaki değerlendirme yazısıyla ağzımı açık bıraktı. şahane bir metin.

    bütün ayazların ortasında - bu topraklardan çıkmış yetenekli yazar ve çizer ege avcı'nın bu hikayesi adeta bir nuri bilge ceylan filmi havasında. ayrıca kayra'nın aynı isimli rap albümünden serbest bir uyarlama. okuduktan sonra müziğe de kulak verin.

  • ikincisinde halk topyekün tepkisini koymuştur. ve dünya da bu haklı tepkiye katılmıştır.

    ilkinde ölenler kendi ülkelerinde bile terörist olmakla suçlanmıştır. tepki göstermek için failin kim olduğunun öğrenilmesi beklenmiştir. ve sonunda anıları bile ıslıklanmıştır, yuhalanmıştır.

    şimdi bu ıslıklayan çomarlar gelip batıyı ikiyüzlü olmakla suçluyor ya... ikiyüzlülüğün kelime anlamını kendileri yazıyorlar aslında

  • italya'da yanlış hatırlamıyorsam 6000-7000 civarı insan öldü. bu ülkede üzülerek söylüyorum her şey bittiğinde virüsten 50.000 kişi ölse o kadar normal karşılanır ki halkımız tarafından. şunu kabul etmek gerekir. insan hayatına hakkettiği değeri veren bir toplum değiliz. burada krizin ekonomik boyutu herkes tarafından kaç insanın hayatını kaybettiğinden daha çok önemseniyor. yeter ki ölen bizim yakınımız olmasın.

  • "yolda yürüyen bir çift erkeğin konuştukları konunun ilginçliği, civarda yürüyen kız çiftlerinin kendilerine uzaklıkları ile ters, güzellikleri ile doğru orantılıdır"
    (24.08.2004, ankara)

  • photoshop ile görsele döken mi saygısız? mecliste o kurdun ağzına ampul sokan mı saygısız?

    o ampul, o kurdun ağzına girdi mi? girdi.
    elmaya elma demek ne zamandan beri saygısızlık?

  • zengin ülkelere yapılan tavsiyedir. en fakir 80 ülke bunu gerçekleştiremez demiş zaten. üstelik çok da temel bi noktaya parmak basmış. çuvaldızı kendi ülkesine de batırmış ama haberi okumadan başlığa tespit kasan aşırı zeki ekşi yazarları olayı nerelerinden anlamışlar belli.

  • yoktur. bu kadar kısa ve net. aldattığının ortaya çıkmasından sonra beni affet diye yalvaran, ağlayan, kapı aşındıran, mesaj atan kız yoktur. aldatan bir kızın yakalanması ihtimali zaten son derece düşüktür, diyelim ki yakalandı takılıp kalmaz yoluna devam eder. az biraz pişmanlık duyar, az biraz kendini sorgular, sonra kendine haklı gerekçeler bulur, suçun büyüğünü erkeğe yıkar ve kısa süre içerisinde sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eder.

    erkek denen nesne ise, “ya inan hiçbir anlamı yoktu", "ben sadece seni seviyorum", "o, anlık bir zayıflıktı", "sadece etten ibaretti benim için", "aşk seninle varsa aşk", vb. türlü ayak oyunlarıyla kızı tekrar elde etmeye çalışır. elde edip tez zamanda yine aldatır. valla harikayız biz lan.

    not: evet arkadaşım, senin eski sevgilin günlerce kapında yatmış, beni affet diye ağlamıştı. evet arkadaşım seni kaybetmeyi sindirememişti, bugün hala sen aklına geldikçe içi sızlar durur. benim lafım diğerlerinin sevgililerine falan, sen alınma sakın. bugün bile hala sessiz telefonlar alırsın sen ve bilirsin ki arayan o'dur, sesini duymak istemiştir, gel desen her şeyi bırakıp sana koşar.

  • hırsızlığı tespit eden memur bu ülkede görevden alınıyor, suçlu çıkarılıyor. hırsızlar korunuyor, işini yapmaya çalışanlar barındırılmıyor.

    (bkz: yeni türkiye)

  • jüri öncesi gecelerde sabahlarken görülmesinden en çok korkulan renktir. nitekim kendisi gökyüzünde belirdiğinde bu güneşin az sonra doğacağına işarettir. zaman geçmiş, gece bitmiş, sen de bitmişsindir ancak proje bitmemiştir.

  • 7500 lira
    10 nöbet
    plastik cerrahi asistanıyım. döner 1000 kusur lira yatmıyor. nöbet paraları yatmıyor. yatarsa 3000 civarı. el cerrahisi, maxillofacial travma vs bakıyoruz. kopan parmağı dikeceğim sürede duvar boyasam daha çok kazanırım sanırım.

    edit: şimdi buraya şunu da eklemek istiyorum. hocalar da istifa etmeye basladı. hocası olmayan bölüm asistan alamaz dolayısıyla uzman yetiştirmez.plastik cerrahi gibi özeli tatlı olan branşlarda bu sıkıntı yakın zamanda iyice hissedilecek. ismini vermeyeceğim bir kaç üniversite kliniği yakın zamanda kapanacak. halkımıza bol şans diyorum. umarım tedavi olmak için satacak eviniz, arabanız dededen kalma tarlanız vardır. yüz ve mandibula kırıkları için bulunduğum yerde 40.000 lira cash istiyorlar. nakit yoksa özeller yatırmıyor bile. haberiniz olsun.

    edit2: bu işin ciddiyetini anlayamamış arkadaşlar gene toplanmışlar başlığa. doktor olduğum halde başıma bir şey gelse devlette tedavi olamayacağımı düşündüğüm için korkuyorum özel sağlık sigortası araştırıyorum. sizdeki bu özgüven gençliğinizden geliyor olmalı.