• soyleyecek soz birakmadigini dusundugumden bir seyler yazmamayi dusunuyordum. bir ilk film olsa bile soyleyecek acik bir yan yoktu.
    nic balthazar'in ilk yonetmenlik denemesi, ayni zamanda kendi kitabindan ilk senaryosu. basrol oyuncusunun da ilki olmasi dolayisiyla onemli bir film. genellikle ilk filmlerde ya goklere cikartir insanlar ya da tamamen dibe batirilirlar. ortasi pek az bulunur. bu film insanlara yer vermeksizin "goge" yukselen bir film.

    karsima gecip "hey yo, bu film nasil bir filmdir" seklinde bir soru yoneltseler; insanin gozlerini acmaya imkan vermeyecek sekilde aglatirken, keske elimizde bir imkan olsa da daha fazla uzulmeyesiniz diye gozyaslarinizi geri dondurebilsek diyen bir film yanitini verirdim.
    konusundan oturu bir defa acitasyon ile anlati arasindaki cizginin ayirmina varabilmek cok guc. basa saralim...

    ben (greg timmermans) her seyi fazlasiyla iyi gorebilen, anlayan ama tepki vermekte ve hissetmekte zorlanan bir cocuktur. ayni zamanda ben x (ben nix*) isimli karakteriyle archlord oyununda 80. leveldedir. archlord uzerinde yapamayacagi sey yoktur ve prenses scarlite (laura verlinden)'in sovalyesidir. gercek hayatta ise arkadaslari tarafindan ezilmekte, ailesi (marijke pinoy) tarafindan korunmaya calisilmakta, okul tarafindan ne yapilacagi bilinmediginden tutarsiz bir sekilde yalnizca gozlemlenmektedir. "sozde" en iyi arkadaslarinin zulmu ise gun gectikce siddetini arttirmakta ve ben'in hayatini cekilmez kilmaktadir. hayat bir stratejiyse, ben bu isin masteridir...

    otistik bir cocuk, kotu karakterler, asagilanma ve olum. bunlari direkt olarak duygulara seslenen seyler. kisiden kisiye gore degismezler pek. birisini etkilerken digerini etkilemedigi durumlar cok azdir. eger eldekilere guvenilmiyorsa araya bu tur seyler serpistirildiginde "gosterilen" seyin basarisiz olmasi pek beklenemez. zira aralara serpistirilenler genel anlatinin onune gecer. ben, ben x filminde bu verilerin filmin onune gecmedigini dusunuyorum ve hatta daha da ilerletip, bu film daha da duygusal yapilabilirdi ama yonetmenin secimleriyle oyle yapilmamistir diyorum. peki niye? filmin derdi sizi aglatip duygu somuru yapmak degil. bir defa bu filmde insanin gozlerinin doldugu sahneler kadar guldugu, gulumsedigi sahneler var. en kasvetli durumdan bile (ornegin intihar) heidi misali guzel cikarimlar yapabiliyor. duygusal bag kurabilmek icin yapildigini dusunenler de olabilir pek tabii ki, yani bir tur pazarlama stratejisi. sayet oyle dusunulmus olsa scarlite karakterine farkli gorevler yuklenirdi. cok daha fazla baglilik hissettirilirdi. ornegin izlerken aklimiza gelen ama gozlerimizin onune serilmeyen kotucul senaryolari dusunun. hani ben x'in de aklindan gecen... evet, iste onlara da basvurulsa o zaman yaftayi yapistirabilirdik. su haliyle elde bu filmin stratejik olarak bu sekilde yonetildigine, devam ettigine dair bir veri yok. en azindan benim icin yok.

    marijke pinoy ve greg timmermans'a deginmeden olmaz kanimca. akici bir oyunculuk sergiliyorlar ve filmin gucunu katliyorlar. filmin klostrofobik yapisina gayet uygun yuzleri ve sesleri var. oyunculuklariyla birlestiriginde gayet guzel bir butun olusturuyorlar. fazla kullanilmamis olsa da scarlite karakterini canlandiran laura verlinden filme mimikleriyle cok sey katiyor. en sert anlari yumusatiyor.

    klostrofobik yapi demisken, bunun sebebi de filmin genelini ben'in gozlerinden gormemiz. ben ne kadar sikisip kalmissa bizler de o kadar sikisiyoruz, kacacak yer bulamiyoruz. bagirmak, ciglik cigliga bagirmak... izleyici boyle hissederken ben'in bombalari geliyor. hah, evet filmin en buyuk bombalarindan birisi seyirciyle direkt olarak temas kurabilmesi. cok fazla boguldugumuzu hissettigi anda bombayi patlativeriyor. "bana kendimi rahat birakmami soyluyorlar ama beni hic rahat birakmiyorlar" gibi ornekleri sikca goruyoruz. benzer sekilde scarlite'in replikleri de bolca bunlari iceriyor.

    asil deginmek istedigim seye hala gelemedim. filmin sadece otistik bir cocuk ve hayata bakis acisiyla ilgili olmadigini soyleyecektim. nasil ve nereden bakmak istediginize gore degisiyor film, bukalemun gibi. ornegin bir tur sistem elestirisi olarak gormek isterseniz cok ince elestirileri var. en basitinden polis'in eve geldiginde bir seye basip kirmasi akabinde soyledigi soz: "bu zaten kirikti degil mi?". benzer sekilde yine polislerin notu gostererek "merak etmeyesiniz diye not birakmis" demeleri veyahut doktorlarin, ogretmenlerin soyledikleri sozler. hepsi biraz uzerinde dusunuldugunde cok yerinde elestiriler iceriyor.
    bakis acinizi degistirip biraz insan iliskilerine donecek olursaniz burada da soylenen cok sey var. ozellikle scarlite ve ben'in arasinda gecen cogu monologlardan olusan konusmalarda bolca ornek mevcut. insanlarin birbirlerinin hareketlerini kopyalamalari, bir "normal" kalibi belirlemeleri, davranislarina ozen gostermeleri, baskalarini kendilerine gore sekillendirmeye calismalari. daha bir suru sey.
    biraz daha degistirelim, olum. olum uzerine soyledigi seyler kanaatimce cok onemliydi. olumun bir baslangic mi son mu oldugu, olumden sonrasi, olmeyi istemenin nedenleri.
    ya da oldugu gibi gorelim; otistik bir cocugun hayatindan bir kesit. boyle bakildiginda en az seye ulasilir sanirim. otizm'i bir ozur gibi kabul edip, asiriya kacan davranislarin imgelendirilmesinden gayri bir sey gorulemez. otizm olmasaydi bile, bu hikaye yine etkileyici olurdu. hepimiz taniyoruz ben gibi cocuklari. hicbirisi belki de ben kadar goz onunde degil ama taniyoruz. ornegin sinifta sessizce oturan bir cocugun sinifin zipiri tarafindan dalga malzemesi yapilmasi, garip giyindigi icin dalga gecilen arkadaslar. cok fazla ornegi var bunlarin. genellikle kiskancliktan saldiri yolu secilirken bazen, sadece saldirmak icin saldirilir. hani denir ya insanin kotulugu dogustandir diye, bunu kanitlarcasina karsisindakine kotu davrananlar vardir. bir sebebi olmasina da gerek yok. bazen bunlari gordugumuz halde bir sey yapmayiz ve hatta kendimizden utanarak "guleriz". bogaert ve desmedt buna cok guzel iki ornek. oyuncular da cok basarili canlandirmis bu karakterleri. bu tarz filmlerde en eksik olan kisim kotulerin kotulugudur. bu iki karakterin kotulugunden hic suphe duymuyoruz. bize sevdirilmeye calisilmiyorlar, gecmislerini bilmiyoruz. iyiki de bilmiyoruz. saf kotulugu simgeliyorlar onlar. trolller.

    secimlerini yerli yerinde yapan, ayaklari yere basan ve evet cokca mesaj veren ama gercekten iyi olan bir film "ben x". kotuleyen ve verilen mesajlari bayaligilastirmaya calisanlarin, mesaj veriyor diye filmi "carmiha gerisini gormek bile", filmin ne denli iyi ve basarili oldugunun bir gostergesi.

    sinemanin gucune inanan bir insan olarak, keske diyorum, keske bu tarz filmler okullarda ve halka acik yerlerde gosterilse.
  • gercek bir olaydan yola ciktigi icin "farkli"lari hosgorememe hususuna dikkat cekebilen, ben'in guclu bir kahraman oldugu oyunun ortamiyla karakterlerini gercek goruntulerle bir arada sunmasiyla da hareket kazanan etkileyici bir film. ozellikle park sahnesinde insani hirslandiriyor, uzuntuyle kizginligi ayni anda yasiyorsunuz. cocuklar, insanlar, biz, hepimiz cok acimasiz, tahammulsuz ve zalimiz aslinda. otistik bir cocugun hayatini cehenneme ceviren, onun kendilerinden zeki olmasini cekemeyen, onu itip kakmak icin her turlu rezilligi yapan "insan" musveddeleri, caresizlikten kivranan anneyi ve "intihar icin ne kadar sebep gerekir?" diye soran "rahat olmami istiyorlardi ama beni hic rahat birakmiyorlardi" diyen otistik bir cocugu goruyorsunuz. kilisedeki intikam ise son derece zekice... cok begendigim bir film oldu. haddim olmadan tavsiye ederim.
  • aklımda " insanlar güzel bir at gördüklerinde hemen binmek istiyorlar ama atın ne düşündüğünü hiç önemsemiyorlar" şeklinde bir cümle bırakan film.
  • ruh daraltan ama sonu güzel (mutlu) bağlanmış film.

    filmin akışı sırasındaki röportajlar, hem filme belgesel havası katıyor, hem de ben'in ne yaptığına dair sizi şüphelere sürüklüyor.

    --- spoiler ---
    o iki piç bizim mahalllede ya da okulda olsaydı var ya... görürdünüz film nasıl çekilirmiş! saw'a rahmet okuttururdum!
    --- spoiler ---
  • otistik çocukların hayatlarına dair ipucular vermek isteyen, aslında mesaj kaygılı bir filmdir. istanbul film festivali'nde film gösterimi öncesi başrol oyuncusu greg timmermans tarafından yapılan açıklamaya göre film "yakın zamanda -belçika'da sanırım- arkadaşları tarafından rahatsız edilen ve zor günler geçiren otistik bir çocuğun intiharı" üzerine, bu olaya dikkat çekmek için yapılmış.

    filmde ben karakterinde küçük yaşlarda keşfedilen otizm hastalığını ben'in gözünden seyirci de yaşıyor aynı zamanda. karakterimiz tutkunu olduğu oyunla gerçek dünyasını ayırt edememektedir. oyunda ben x adıyla diğerleri gibi normal hatta daha güçlü olduğu bir dünyada, yeni bir kimlik yaratıyor kendine aslında. oyunda tanıştığı scarlite adındaki bir kızla tanışması üzerine gelişen film, ben'in tanıdıklarıyla yapılan röportaj bazındaki konuşmalarla devam ediyor. otizmin birçok çeşidinden biri olan bu türevinde ben karakterinin hastalığı tarif edilirken; bu hastaların "bir ağacın tüm yapraklarını en ayrıntısına kadar görmesi, ama ağacı bir bütün olarak resmedememesi"nden bahsediliyor. ben'in, hayranı olduğu hatunla trende yanyana otururken hatunun dudaklarına, gözlerine, boynuna vs. bakmasının sebebini ona duyduğu ilgiden ziyade bütünü görememesi olarak açıklayabiliriz. filmin anlattığı bir diğer gerçek de otistik hastaların normalden daha zeki olabileceği gerçeği. görsel olarak da izlerken insana oyundaymış hissi veren, hiç sıkmadan giriş gelişme ve sonucun gayet güzel bağlandığı, akılda hiç soru işareti bırakmayan, etkileyici bir film. festivalde izlediğim en güzel filmler arasında yerini almıştır.
  • diğerlerinden değişik bir çocuk olan ben'e sınıf arkadaşlarının merhametsizce eziyetini görmek hem yürek paralıyor hem de merhamet konusunda insanı düşündürüyor.

    yeniyetme çağındaki bu çocuklar nasıl bu kadar merhametsiz olabiliyor?
    merhamet sonradan öğrenilen bir şey midir? vs vs
  • insanı hem rahatsız, hem de mutlu eden bir film...

    (bkz: ay icim bir hos oldu)
  • sanalla gerçeğin iç içe geçtiği, hayâlin de çoğu kareye eşlik ettiği film. ben; kendisini olduğu gibi kabul etmeyen acımasız gerçek dünyadan istediği gibi olmasına müsaade eden sanal dünyaya sığınıyor, ama o sanal dünyadan aldığı güçle gerçek dünyaya bir ders veriyor.

    --- spoiler ---

    ~ filmde psikiyatristin otistik karakter için yaptığı tanım çok ilginç:

    "tamamen farklı ayarlanmış bir bilgisayar olarak düşünün. her şeyi görürler. her dalı çok net görürler. ama ağaç olarak görmezler. şöyle diyebiliriz; dallardan ağaçları göremezler."

    --- spoiler ---
  • nic balthazar'in istedigi zaman bizi kandirabilecegini gosteren filmdir. ama aldatarak degil, inandirarak. o istedi, biz ben'in oldugune inandik ve o istedi scarlite'in var olduguna inandik. o istedi olmedigine inandik. scarlite'in yok olduguna, ben'in dovusecegine inandik. insanlarin ben'in ardindan konustuguna inandik. esasinda o ne isterse ona inandirdi bizi. iste ilkinde adamin basardigidir bu.
    hikaye o dandik ask filmlerindekine benzemez. haliyle herkesin ilgisini cekmez.
    renkleriyle, efektleriyle, kurgusuyla, tarziyla ve konusuyla begenimi kazanmistir ben x.
  • beni "insan" olduğum için kendimden utandırmış filmdir.
    insanlar nasıl birbirlerine karşı bu kadar acımasız olabilir? başkalarının baş etmek zorunda kaldıklarının yanında, insanlar kendi küçük salak hayatlarında saçma sapan nedenlerden nasıl bu kadar mutsuz olabilir? insanlar nasıl bu kadar bencil olabilir?
    mesaj kaygısını da çok haklı buluyorum. bu filmi gerçekleştirenlere de benim izlememi sağlayanlara da taktirlerimi sunuyorum.*
hesabın var mı? giriş yap