• bilim kurgu = 2001 a space odyssey, blade runner
    fantazi = dunyayi kurtaran adam, superman, supergirl, superboy

    seklinde canli ornekleri verilebilecek olan iki kavram

    ya da

    bilim kurgu = arthur c clarke, p. k. dick
    fantazi = dc comics, marvel comics

    seklinde de orneklendirilebilir

    "babamin fantazisi vardi, benim de kurgularim olmustu zamaninda" diye cumle icinde de kullanabiliriz ...

    (bkz: baslik basa giyilir)
  • fantastik olması bir filmin nitelik açısından bir düşük kategoride bulunması olarak algılanmamalıdır:

    fantastik filmler de birer kurgu filmidir. (bu durumda fantastik kurgu olarak adlandırılması daha iyi bile olabilir.) bu tür bir yapıtta senaryonun arka planını oluşturmakta kullanılan öncüllerin bilimselliği aranmaz. bu da yapıtı "bilim kurgu"dan ayıran kanımca temel niteliktir.

    fantastik kurguda bunun yerini senaristin kurgulayacağı gerçek üstü evrenin kendi kuralları içindeki mantıksal bütünlüğü almaktadır. star wars'ı bu türün en başarılı örneği kılan da bu tamamen hayal ürünü evrende tasarlanmış detayların kendi arasındaki sistematik ve mantıksal bütünlüğüdür. yine aynı kıstasa başvurarak blade runner veya matrix'in bile fantastik kurgu olduklarını düşündüğümü söylemeliyim.
    kısaca örneklemek gerekirse bir uçan aracın güç kaynağı bugünkü teknoloji ve bilimden temellendirilmiş verilerle ve bugün karşılaştığımız sorunlara diyelim 2090 yılında nasıl bir çözüm getirilmiş olduğu açıklanarak ifadelendiriliyorsa bu bilim kurgudur. öte yandan sarı yesil kırmızı ışınlar saçan ve ne gibi bir enerji kullandığı anlaşılamayan ışın silahlarının kullanıldığı bir savaş tasarlamak fantastik kurgudur.

    yine sırf bu nedenlerle (özellikle sahip oldukları mantık dışı kurgu nedeniyle) ancak "b" hatta "c" kategorisinde sayılabilecek türk filmlerini fantastik saymak da kanımca yanılgı olur.
  • her ikisi de adı üstünde kurgu olmasına rağmen bilimkurgu yarattığı evreni/durumu/olayı temellendirmek icin bilimi, teknolojiyi temel alır. var olan teknolojilerin dışında gelişebilecek teknolojileri de temel alır ve bunları bir mantık sistemi içine oturtmaya çalışır. bu yüzden star trek bilimkurgu sayılabilir.

    fantazi kurguysa anlatacağı öykünün temellerini böyle bir günümüze ve teknolojiye bağlama zorunluluğu taşımaz. büyüler, özel güçler, süper kahramanlar, tılsımlar, yaratıklar kullanır.
  • fantastik, gerçek olmayan, olamayacak, masalsı öğeler içeren kurgudur. bilim kurgu ise gerçekte olmayan, ama gerçekleşmesi olasılık dahilinde olan teknolojiler ve bilimsel kuramlar ile ilgilidir (bilimsel kuramlar gerçekleşmez, ortaya çıkar).

    bilim kurgunun amacı ya bir teknolojinin veya bilimsel prensibin gerçekleştirilme/gerçek olabilme ihtimalini tartışmak (jules verne'nin ay'a yolculuk'u), ya bir teknoloji veya bilimsel olgu gerçek olursa/gerçekse neler olabileceği üzerine düşünmektir (aldous huxley'nin cesur yeni dünya'sı -gelişmiş beyin yıkama teknoloji ve yöntemleri ile- hatta bu açıdan geleceğe dönüş filmleri bile bilim kurgu sayılabilir.). bir de bilim kurgu atmosferlerinde geçen ama konusu itibariyle bilim kurgu olmayan eserler bir ölçüde bilim kurgu sayılabilir. tabii bilim kurgudaki açıklamaların tam olması beklenemez, çünkü sadece tasavvur edilen teknolojileri ele almaktadır. 2001: bir uzay efsanesi romanındaki düşünceden oluşan varlıklar veya rama'yla buluşmada rama'nın hareket teknolojisinin açıklanmaması bu romanları fantezi yapmaz. tabii bunun bir sınırı vardır, hayalet avcılarının bilim kurgu bir yanı yoktur.

    fantazi ise zaten masalsı olduğundan neyin nasıl olduğu fantaziyi ilgilendirmez. fantazinin konusu sadece olayın geçtiği dünyanın bizim bildiğimiz dünyadan köklü bir şekilde değişik olmasıdır.

    filmlerin kendisinde olmasa da ilgili kitaplarda vs gemilerin, ışın kılıçlarının şemalarının görüldüğü yıldız savaşları filmleri ele aldıkları teknolojinin vidalarını söküp içine baktığı için bilimkurgu sayılabilir. force gibi mistik bir öğe üzerinde döndüğü için ise fantazi sayılabilir. denildiği gibi iki tür birbirine çok geçmektedir. force'u midi-chlorian denilen ve beyinde bulunan bir madde ile açıklamaya çalışıldığında ise olayın bu yönü de bilim kurguya yaklaşmaktadır. (tahminimce oldukça zayıf ve zorlama bir bilim kurguya -filmi izlemedim.)

    bir diğer örnek de dune'dur. serinin ilk romanı terraformation ile ilgili çok sağlam bir bilim kurgu hikayesiyle insanların baharat yiyip geleceği gördüğü, mesihlerin vücutlarına aldıkları zehrin moleküllerini zararsız moleküllere çevirdiği bir fantastik hikayeyi bir arada anlatmaktadır.
  • her iki tür de aynı kaynaktan, hayal gücünden beslenir aslında. bilim kurgu, bilimden daha çok yararlanıyor ve daha çok öngörü içeriyor gibi gözükse de, fantastik edebiyat ya da sinemada yaratıcılar pek çok bilim dalından yararlanmaktadır. yüzüklerin efendisi'ne baktığımızda antropolojiden tarihe (bkz: mitoloji) dil bilimden psikoloji, sosyolojiye kadar pek çok disiplinden ilham aldığı görülebilir. diğer yandan dune'a baktığımızda teknolojik altyapı, uzay gemileri gezegenler arası seyahat vs. ögeleri bünyesinde barındırmasına rağmen, siyaset bilim ve din bilimin öne çıktığı buradan hareketle olayların geliştiği ve bir takım öngörülerde bulunduğu bilinir.
    1984, cesur yeni dünya, fahrenheit 451, otomatik piyano gibi eserlerin sağlam birer bilim kurgu eseri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. bu eserlere baktığımızda ön plana çıkanın bir nevi gelecek mühendisliği olduğunu ama esas olarak gelecekte toplumun ne halde olacağı ile igilendiğini ve hedefi 12'den vuran bir takım kehanetlerde bulunduğunu görebiliriz. yerdeniz büyücüsü, yüzüklerin efendisi, hiç bitmeyecek öykü gibi eserler de sağlam birer fantastik kurgu yapıtıdır ve kendi alanlarında öncü sayılabilirler. bunlara bakıldığında ordan oraya uçuşan ejderhalar, büyücüler, birbirine giren bilumum ırklar vs. nin altında çok sağlam psikolojik, sosyolojik, antropolojik tahlillerin yattığı görülür; bireyi ve toplumu çok iyi gözlemleyen yazar içindekileri, birikimini, hayal gücünü ortaya dökerken fantastik edebiyatın dilini seçmiştir. zaten bilim kurgu ve fantezi arasındaki fark burada ortaya çıkar, ikisi de sadece yazarın okuyucusuna ulaşmak için seçtiği iki farklı dilden başka bir şey değidir. her ikisini de başarı ile kullanan bir yazar için (bkz: ursula.k.leguin)
  • benim icin terminator'le conan the barbarian arasindaki fark kadar basittir.
    ayrica (bkz: #300974)
  • öncelikle; (bkz: copy paste değil alın teri)

    jacques baudou'nun "bilim-kurgu" adlı, bilim kurgu edebiyatı üzerine yazılmış kaynak kitabından...

    “yirmi yıldan beri, bilim kurgu, eski bir tür olan ve "kuleler ve ejderhalar" tarzında oyunların yükselişine bağlı olarak aniden hatırı sayılır derecede toplumsal bir başarı yakalayan fantezi ile rekabete girdi.

    bu iki tür arasında temel ve belirleyici bir fark vardır. bu fark, fantezide sihrin, bilim kurguda bilimin üstlendiği role sahip olmasından kaynaklanır.

    fantezideki bu patlama, robert ervin howard'ın ve kahramanı barbar conan'ın, birkaç başarılı devamı da olan ve sword and sorcery olarak da adlandırdığı kahramanlık fantezisi yolunu izlemedi. daha çok, ingiliz akademisyen j.r.r. tolkien'in yüzüklerin efendisi* üçlemesini kendisine model olarak seçti. 1960-1970'lerde bu üçlemenin cep baskısı atlantik ötesinde bir hayli ses getirmişti.

    fantezi bazı karakteristik çizgilere sahipti.
    - ortaçağ toplumları tipinde ve içinde bir "sınıfın" sihirli güçlere sahip olduğu bir toplum tanımlaması
    - folklordan, peri masallarından ya da mitolojiden alınmış kişilerin kullanımı: elfler, tekboynuzlular,* ejderhalar vb.
    - fanteziyi bir çok yönlü edebiyat çatısına yerleştiren arayış teması.
    - kötü* ile iyi,* kara büyüyle ak sihir arasındaki karşıt güçler savaşı.

    birinci dünya savaşı'nın iz bırakan travmasından sonra, j. r. r. tolkien yüzüklerin efendisi'nin yazarak ülkesi için ortaçağ sagalarından esinlendiği yeni bir mitoloji yaratmak istedi. anglosakson fantezi yazarları (özellikle amerikalılar) sıklıkla "tolkien usta"yı taklit etme yolunun seçtiler. hem de fazlaca mekanik bir şekilde, yaratıcılığa fazla yönelmeden, bitmek bilmeyen ciltler boyunca rastlantıları uzatarak...* bunun sonucunda oldukça basmakalıp ve kendini dayanılmayacak denli tekrar eden bir edebiyat ortaya çıktı. ancak yine de, türün birkaç başyapıt ürettiğini yadsımak olanaksızdır: tamamen özgün bir eser olan mervyn peake'in gormenghast serisi, john crowley'nin periler meclisi, tom de haven'ın kral yürüten jack* serisi, robert holdstock'un "lavondyss" serisi ve fantezinin sert çekirdeğine daha yakın olan james blaylock'un oriel serisiyle robin hobb'un "asil katil" üçlemesi.

    her ikisi de düşsel edebiyatı temsil etmeleri, egzotik gezegenlerde geçen olay örgüleri ve bizlerden farklı toplumsal kurallara sahip oluşları gibi ortak özellikler taşısalar da, bilim kurgu ve fantezi birbirinden çok farklı yapılara sahiptir. biri sihir düşücesinin peşinden gider, yani geriye dönüktür. oysa diğeri aklın ve bilginin keşiflerinden destek alır. biri mantık dışı olanı yüreklendirirken diğeri dünyayı sorgulama aracıdır. fantezi katıksız bir kaçış edebiyatıdır, oysa bilim kurgu en uzak varsayımlarında bile gerçekle bağlarını koparmaz.

    bugün amerika'da fantezi, bilim kurguyu geride bırakmıştır; fransa'da da fanteziye karşı hem okurlar hem de yazarlar tarafımdan açık bir beğeni ve eğilim söz konusudur. tarihte ilk kez, hem de kendi alanı içerisinde, bilim kurgu bir rakibe sahip olmuştur. şimdi soru şudur: zaferi geçmiş kurgu mu yoksa geleceğe yönelik olan mı kazanacak?”

    edit: şimdi bu metnin büyük bölümü fanteziye ayrılmış gördüğünüz üzere. bilim kurguyu tekrar anlatmaya gerek duymamış çünkü kitap boyunca bilim kurgu anlatıyor. bilim kurgu edebiyatı üzerine bir şeyler okumak isteyenlere tavsiye ederim gerçekten. işlenen konular, tarihsel gelişimi, ünlü yazarlar ve yarattıkları evrenler, amerikan ve avrupa bilim kurgusu ve saire. sadece bu kitaptan kendinize onlarca kitap seçip okumak için bir kenara yazabilirsiniz.
  • thor filminde çok güzel göndermeler yapılmıştır bu konuya.
    bir sahnede thor der ki: "atalarınız büyü diyordu, siz bilim diyorsunuz. ben öyle bir yerden geliyorum ki, ikisi tek ve aynı."
    diğer bir sahnede jane foster şu sözleriyle fikri tamamlar: "büyü sadece henüz anlayamadığımız bilimdir."
  • the matrix ve the lord of the rings arasındaki fark gibidir.
hesabın var mı? giriş yap