• cartel'in yeni albümünde ''eskilere'' de atıflarda bulunan, eğlenceli ve selamun aleykum ile başlayan şaşırtıcı şarkı.
  • islam aleminde başa gelen felaketler sanki bu yüzden oluyor, birlik olalım diye. çünkü bizim dinimiz bir, peygamberimiz bir, kitabımız bir, dilimiz bile bir. allah topluluğa rahmet edermiş. inşaallah birlik nasip olur.
  • "sen sadece sev" diyordu. "sevenle sevilen bir oluncaya kadar sev."

    shems friedlander.
  • görüntüler ve sunumlar dünyasında, yanılgılarımız, yargılarımız dolayısıyla, kimin kim olduğu birbirine karışabiliyor. bu kafa karışıklığı daha sonrasında, huzurun nurlu ışıklarının kalbimize yansımasını etkileyebiliyor.

    bu eskimiş etiketleri, yenileri ile değiştirmek ya da hayatımıza bir şekilde dokunmuş, herhangi bir durumu, kişiyi etiketlememek en yerinde olanı.

    bir yolunu bulup, insanın kutsal ve etkileşimli bir varlık olduğunu kendimize hatırlatmamız, bu yönde yaşamamız gerek. bunu fark etmek için, şarkılarda bulduğumuz aynılığı kullanabiliriz. hikayelerimizdeki, hislerimizdeki benzerlikler, merdivende, yukarı doğru, kolayca atılacak bir adım olabilir.

    bu pratiği kazandıkça, mantık ve duyguların yerine, zamanla, yaşadığımız dünyanın minik kopyaları olan zihnimizde, birlik algısını yerleştirebiliriz. ve böylece, herkesin aynı hassasiyeti ve önemi hak ettiğine dair kanaatimizi geliştirebiliriz.

    zaten özden ve kendi kendine koyu bir sohbetten başka neyi var ki insanın?
    zaten insan kendi kalbinin etrafında dönüp durmuyor mu?
    iyi ve kötü rüyasını gören zaten bire bir biz değil miyiz?
    iyi ve kötü zaten tek bir merci tarafından karara bağlanmıyor mu?

    doğduğumuz andan itibaren bizi var eden, başka insanlar oluyor. başından beri diğerlerinin elinde doğuyoruz. yeni bir gün gibi, yeni yeni insanlar hayatlarımıza doğuyorlar. böylece, tıpkı her gün ışıklarını bize saçan aynı güneş’in, farklı günleri oluşturması gibi bir durum ile karşılaşıyoruz.

    “bu dünya gününde, aynı güneş’ten görünen farklı günü sevdim” demek ile “sende doğan beni çok sevdim” demek aynı şey oluyor. yani, bir başkası olmadan kendimizi tanımlamamız mümkün değil. her kime, “iyi ki varsın” dersek, ‘’senden bana yansıyan beni tanıdım ve sevdim’’ demiş oluyoruz.

    yunus emre'mizin ciddi sözünde işaret ettiği gibi:
    ''bilün can birlik, ikilikde degül.''*
  • cartel' in harbi güzel sarkısı.
  • başımıza ne geldiyse bireylerin birlikteliğinden geldi, sizde aşinasınızdır, başımızdaki belalardan kurtulabilmek için sürekli "birlik olmamız gerekiyor" denir. bu zalimler bir olduğu içindir.
    en güzeli post apokaliptik senaryo amına koyayım, herkes tek, gemisini kurtaran kaptan.
  • "insan varoluşun aynası ve özetidir. evren ise, büyük çapta bir insandır. işte birlik mucizesi budur."
    hermes trismegistus
  • muhteviyatı 40 ila 50 er arası değişen bir askeri topluluk. acemi birliklerinde bu sayı 150-200 kadar oluyor ama. ha şimdi biri gelir der ki öyle değil birlik nüfusu 100 kişidir, ona da bir şey demem. ben saydım, bizimkisi 42 kişi idi askerde.

    şu askerliğin de ne ekmeğini yedim enrtry girecem diye be, sıkıştıkça veriyorum hakiyi, veriyorum yeşili...
  • mesela; yek tane olma durumu da "birlik"le ifade edilebilir... dielim ki, "tanrı'nın birliği" , "benim varlığım ve birliğim", dünya'nın bir tane güneşinin olması, insanın olanın bir kere sevmesi, yetinmek...
  • turkiye emekli subaylar dernegi'nin (tesud) cikardigi fikir, sanat, aktualite dergisi. dernegin kuruldugu 1984'ten bu tarafa, yuz elli sayiyi devirmis. iki ayda bir cikar. para ile satilmaz, aidatini odeyen dernek uyelerine bila ucret gonderilir. siari: "sen ben yok, biz variz".
    mustafa kemal ataturk, yildonumleri, memleket meseleleri, gazetelerden ve baska dergilerden alintilar, saglik, tarih, hatiralar... acik mektuplar dergiye lezzet katar; son sayida husrev kutlu'ya hitaben yazilmis bir tane var, "bilvesile teessur ve teessuflerini iletiyor". sonra, okurlarin yas ortalamasini hatirlatan sevimli duyurular: "tesud bakirkoy subesi'ne 1 mart 2004 tarihinden itibaren, carsamba gunleri saat 14:00-15:00 rasinda ilac yazmak maksadiyla askeri doktor gelecektir". ilaclarin fayda etmedigi yerde, derginin otuz iki sayfasinin en az dordu "yitirdigimiz degerlere" tahsis edilir; merhumlarin siniflari, okul cikislari, ev adresleri, telefonlari ve fotograflariyla birlikte.
    anneannemlerin komsusuna gelirdi, muzeyyen teyze'ye. emekli albay hakki bey amca'yi hayal meyal hatirliyorum, sessiz sakin bir adamdi; kocasinin olumunu kolay atlatti muzeyyen teyze, fakat baska sehirde yasayan kizinin dusuk haberini alip, birlikte oturdugu oglunu da kaybedince "tebdil-i mekanda ferahlik vardir" diyerek kadikoy yakasina tasindi. yeni adresini dernege bildirmemis demek, dergiyi posta kutusunda bulunca alip bakiyorum.
    (bkz: sivil yasamda emekli subaylar)
hesabın var mı? giriş yap