bluesman
-
bi istasyon getir gözünün önüne
hava öyle soğuk ki…
bir kış mevsiminin tüm güzellikleri, tüm çirkinlikleri, tüm soğukluğu, tüm çıplaklığı etrafında dans ediyor o istasyonun
buz tutmuş peronda bir adam
yaşlı bir adam
pardesünün üzerine düşen kar tanelerini umursamayan bir adam
bir yanında bavulu
içinde hayalkırıklıkları dolu, tüm yaşamının hüzünlerini sığdırmış o bavula,
aşklarını, umutlarını, ve kadınını…
gözleri uzayıp giden raylara kilitlenmiş.... bir melodi duyuyor…
kar taneciklerinin yere düştüğü anda çıkardığı ses kadar cılız..
tam içinden geliyor bu melodi...
üşümüyor bu yaşlı adam.... ne kışlar görmüş..... o kadar uzun süre yollardaymış ki...
7 saat,7 gün veya 7 yıl... hiç değişmez gidilecek olan istikamet...
hep bir kaçıştır onunki...
şehrin dumanlı uzak barında geçirdiği 4 ayda harcamamıştır bir ufacık hayalkırıklığını, tam tersine her geçen saniyede biriktirmiş, büyütmüştür....
trenin sesi duyulur uzaklardan....
artık vakit yoktur
kadınının yanına gidip acılarını son bir defa dindirmek için ona sarılmaya.....
zamanı dolmuştur artık, gitmelidir
yeniden yola düşmenin zamanı gelmiştir
trenin sesi yaklaşır…
paltosunun cebinde tuttuğu biletini sımsıkı kavrar yaşlı zenci.....kırışmış yüzündeki her çizgide, kazınmıştır kaçmanın acısı......
kendi kendini düşüncelere dalmış olarak yakalar çoğu zaman.....
bir yer bulacaktır kendine
yüzünü kimsenin bilmediği, onu kimsenin tanımadığı
o'nu ilk kez tozlu bir caddede görmüştür...... ve nehir taşımıştır onu geldiği kasabaya....
tanrı'ya hesap sorar gibi" daha ne kadar yollarda olacağım" der......
istasyonda hala yalnızdır
tren artık daha yakındır ona......
onu çok uzaklara götürecek olan tren.....
onu,
bir gözyaşi nehri'nde boğulmaktan kurtaracak olan tren.....
istasyon hazırdır kucaklamaya
kara adamı uzaklara götürecek olan kara treni.....
dağların arkasından gelen tren.... ne kadar da emindir kendinden....
artık acılarını dindirecektir bu yaşlı adamın
makinisti kördür.. bu yolları ezbere bilir...
her köprüsünü
her geçidini
hiçbir yolcusunu göremez.....
yolcular da pek ilgilenmez zaten bu kör makinistle
onları götürüyordur ya istedikleri yere
bu yeter onlara
yaşlı adamın zamanı dolmuştur artık
tren inleyerek durur önünde....
sadece o'nun için...
onu alıp gidecektir.... yoluna devam edecektir yine..... hiç bitmeyecek olan yolculuğuna
kara kıştır artık adam için....
zamanı dolan,
acılarını
hayalkırıklıklarını bavulunda taşıyan
kadınını arkasında bırakan adam için
kara kış son demektir.....
trene adımını attığı anda.....
ve biter hikaye
adamın uzaklara gitmesi ile
arkasından ağlayan kimsenin olmadığı yaşlı zenci.....
o'nun hikayesinin sonudur bu....
hepimizin bir gün bineceği tren şimdi onun için durmuştur
ve bu yaşlı adam
bir daha
asla bir
gözyaşi nehri'nde
boğulmayacaktır...
işte bluesman o -
bir gece kapımdan içeri sallana sallana girip aynen şöyle demiş olan tartımlanamayan cisim:
"papalinacım...ben azdım papalinacım...köfteler beni azdırdı... pehlivan'ın* sıcak köfteleri beni azdırdı...(o sırada yalpaladı düşecek gibi oldu)..şimdi ben...."
derken uyandım allahıma bin şükür. -
-
3 öğün deynek halayığı küstü kaynak makinesi deriken ve kanca iflas edeciğine inandığım için hacime falan geğirmemesi gereken pürüz adamı*.
-
kadınım... evine geri dönmüş...
sözlüğün muhabbetine doyulur mu doyulur mu ey topovski! -
kutadgu mürivik*
-
-
25 yıldan beri beklediği günü yaşayandır...bu gece 36 yıllık yaşamının en güzel saatlerini yaşamaya hazırlanıyor.. kodumun denyosu...
-
(bkz: sefa pezevengi)
-
adamım...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap