broker

• haklarında yapılmış en güzel tanım:
  
  "the reason they call them brokers is because they are broker than you are"
  
  (bkz: broke)
• bok gibi para kazanırlar.
• esas olarak sigorta teminati satin almak isteyen kisinin danismani ve temsilcisi olan ve bagimsiz olarak calisan profesyonel sigorta aracisidir.
• broker takas yaparak para kazanir, stok tutmaz. gundelikcidir. dealer'in prequel'i denebilir. dealer kendi hesabina oynar, spekulasyon yapar, riskle oynar.
• sigorta ve reasürans piyasasının aracılarına denir. sigorta sözleşmelerinde sigortalıyı temsil ederek ve sigorta şirketinin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak tehlikelerin sigorta edilmesi için sigorta sözleşmesi yapmak isteyenlerle sigorta şirketlerini bir araya getiren, sigorta sözleşmesinin akdinden önceki gerekli hazırlık çalışmalarını yapan ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulamasında, özellikle tazminatın ödenmesinde yardımcı olan gerçek veya tüzel kişilere”sigorta brokeri”, bu işleri sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri arasında yapanlara da “reasürans brokeri” denir
• deniz taşımacılığında gemiye yük, yüke gemi bulan personeldir ve bağladığı gemiden ya da yükten ton
  başına komisyon alan denizcilik çalışanıdır.
• haklarında yazılmış en güzel fıkra:
  
  a long time ago, a visitor from out of town came to a tour in manhattan. at the end of the tour they took him to the financial district. when they arrived to battery park the guide showed him some nice yachts anchoring there, and said, "here are the yachts of our bankers and stockbrokers." "and where are the yachts of the investors?" asked the naive visitor.
• aktif emir-pasif emir farkını öğrenemedikleri için beni bi ton zarara sokan muhtelif şahıslara verilen ad.
• kuru yuk, dokme, tanker gemilerine yuk, yuklere gemi bulan armator ile tasitan arasinda aracilik yapip komisyon alan kisidir.network ve is bilgisi gerektirir, her yigidin harci degildir.
• broker demeyelim, tellal diyelim biz buna bence. tam karşılıyor, valla bak
  (bkz: #3558228)