• bu şarkı ilk çıktığı dönemde "olum, bir şarkı var, söyleyen ölmüş. dinleyen de intihar ediyormuş" gibi bir nevi the ring (halka) filminin senaryosuna sahipti. kimin söylendiği de bilinmiyordu. bir klip vardı ama yüz yoktu ortada.

    derken, reha muhtar haberleri patlak vermeye başladı. "intihar eden gencin arabasında murat kekilli kaseti ele geçirildi" "polis telsizinden gelen habere göre, murat kekilli hayranı genç kendini öldürdü" şeklinde haberlerdi.

    sonra reha muhtar'ın muhabiri elinde mikrofon "17'si intiharla sonuçlanmış, 35 intihar girişimiyle sorumlu tutuluyorsunuz?" sorusunu sorduğunda, murat kekilli'nin yüzünde "ne alakası var, amına koyayım?" bakışı oluştu. benim kendisini televizyonda ilk görüşümdü. adam kendisini kısaca savundu ve uzaklaştı oradan.

    vtr bittikten sonra, reha muhtar dellendi. "bana bak, kekilli misin, tekili misin, nesin?" ile başlayan dilbilimcilerin üzerinde çalıştığı tarihi konuşmayı gerçekleştirdi.

    aradan zaman geçti. çok acayip ama murat kekilli de o dönemde "gothe intihar için şunu demiş" "albert einstein şunu demiş" "albert camus şunu demiş" "emile durkheim şunu demiş" diyerek sırtını bilime, edebiyata dayayarak kendini savunuyordu. (hey allam)

    sonra açıklamaları kamuoyunda takdir toplayınca, reha muhtar'la aralarında buzlar eridi ve canlı yayına çıktı. reha muhtar kendisinden özür diledikten sonra, şu tarihi lafı söyledi.

    - abi, eşek ölse, "kekilli eşeği sen öldürdün" diyorlar.
  • yıllar önce çıkmıştı bu şarkı tutulmayınca tekrar kayıta alınmıştı...yıllar önce çıkan halindeki davulları çalan bir sözlük suser ıdır :)))
  • 16 agustos 1999 'u 17 agustos 'a baglayan gece, artur ahmet 'in yerinde saatlerce calmıstı bu sarkı. sanki bir seyleri haber vermek ister gibiydi. ne zaman duysam bu sarkıyı icim daha da bir burkulur.
  • adanalı bir arkadaşımın iddiasına göre, bu şarkının çıktığı yıl adana nüfusu yarıya inmiş.
    öyle gaz bir şarkı.
  • bir nesil bu şarkı yüzünden "e" harfini hala doğru düzgün söyleyememektedir.

    "gözlerindeeeeeen".
  • şarkı ilk çıktığında evdeki cici abi gece gündüz deliler gibi dinlerdi. 1999 yılını 2000'e bağlayan gece yılbaşı için bir yere davetliyiz, arabada giderken yine bu şarkı çalmakta. babası kızıyor ''oğlum çıkar şu kasedi, bu akşam yılbaşı ölüm falan nerden çıktı?'' diye. tam bir gerizekalı olan abi, arabayı durduruyor ve tepki olarak (nedense) yılmaz morgül kasedi alıp geliyor, son ses açıyor. antalya'dan kemer'e gidene kadar yaklaşık 40 dakika boyunca o akşam gerçekten ölmek istiyorum yılmaz morgül sayesinde.
    gerizekalı olmasının yanı sıra asiydi de. kulakları çınlasın.
  • bir zamanlar pek meşhurdu bu şarkı. her akşam ana haber bülteninde yer bulurdu bir şekil. o kadar eskiyi hatırlayamayanlar bir zamanlar nasıl her kanalda sibel can'ın bodrumdaki poposuna maruz kaldığımızı düşünsünler, onun gibi bir şeydi.

    güzel şarkıydı ama, en azından farklıydı yani. bir de klibini izledim demincek, murat kekilli'nin hareketleri de pek hoş. yalnız yağmur pek olmamış. bazı çekimlerde ekranın kenarlarında resmen su yok, bu kadar ilgi çekici bir şarkı için iki ton su daha feda edilebilirdi diye düşünüyorum.
  • ilk çıktığı dönemlerde, türk haberciliğinin altın çocuğu reha muhtar baya baya üstüne düştüydü bu şarkının. her gün bi' haberini yapıyodu. vay efendim 2 genç el ele intihar ederken dinliyodu da, yok neymiş klipteki çatıdan düşen gitar sahnesi gençleri bunalıma sokup intihara teşvik ediyomuş da. tüm bunlar ışığında murat kekilli'yi kafamızda toplum düşmanı, gençlerin psikolojisiyle oynamayı görev addetmiş bir sosyopat olarak tahayyül ettik tabii. "adama bak, bi şarkı yaptı, patır patır döküyor milleti! dış mihrak mıdır nedir herif!?" tarzı düşünceler oluştu insanlarda kaçınılmaz olarak. lakin çok geçmeden, eşşek gözlüm, hani murat diyorsun ya gibi fantastik çalışmaların altına imzasını atarak hakkında düşündüklerimiz dolayısıyla ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduğumuzu şamar gibi çarptı yüzümüze. biz ona bir çeşit dexter morgan rolü biçmişken, o mustafa topaloğlu'nun genç versiyonu olmayı tercih etti. saygı duyduk nihayetinde. ara sıra iyi parçalar da yapıyordu, hakkını yememek gerek. bizim bahsettiğimiz genel çizgisi.

    mevzubahis şarkıyla alakalı asıl bomba ise hiç şüphesiz "şarkıyı yazıp, söyleyen çocuk da intihar etmiş" idi. uzun süre bu iddianın mantığını kurmaya çalıştık. şarkıyı dinledik tekrar tekrar, içinde gerçekten insanı intihara sürükleyecek bir şeyler var mı deyu, bulamadık. sıradan bir şarkıydı neticede. "vay tabiatımı sikeyim nasıl bir hale gelmiş lan bu şarkı, nasıl acıklı olmuş. üzerinde oynaya oynaya getirdiğim noktaya bak. kendim bunalıma girdim." tarzı br temele oturtulan düşüncenin de intiharı mümkün kılması olası değildi. haber asparagas olmalıydı ki, öyle olduğu anlaşıldı kısa süre içinde. üstelik bu iddiayı dile getiren reha muhtar, kendi iddiasını çürütürcesine canlı yayında konuk etmişti kekilli'yi.

    güzel günlerdi vesselam.
  • ağlıyor herif, ama güzel bir ezgi yakalamış ki, şarkı bitiyo mu başlıyo mu anlamıyosunuz repeat e alınca.dönem dönem belli başlı şarkıları repeat e alan istiklal kitapçıları daha ayrıntılı bilgi verecektir.
  • şarkının söz yazarı ali osman demren'dir. onun adana'da okurken öğrenci evinde odasının duvarında bulunan sevgilisi (şu an eşi) için yazdığı şiirinin, murat kekilli'nin misafir olduğu bir akşam şiiri çok beğenmesi ile şarkı olarak ayrı bir can bulmuş şiirlerden biridir. şarkının bizlerle buluşması ise ünlü olmasından belki çok çok öncedir. kulaktan kulağa geçerek, dilden dile yayılarak, akdenizli arkadaşların yaz tatili dönüşü mırıldanması ile olmuş ve uzunca zaman olmayan bir kaset aranmıştır heryerde.
hesabın var mı? giriş yap