• "on yedi yaşımdan beri yazıyorum. yani on altı yıldır kitaplarım yayınlanıyor. yazmaktan başka işim yok. karşımda daktiloya takılı beyaz bir sayfa gördüğümde tir tir titrerim. çünkü boş bir sayfada bile bir ağacın hayat hikâyesi yatar. benim anlatacaklarım onunkinden güzel olmayacaksa o kâğıdı kirletmem. her cümlemi kurarken, kafamın içindeki sanal darağacına çıkar, en önemli son sözümmüş gibi söylemeye çalışırım. benim yazdığımı herkes yazacaksa nasıl yazar olayım. tabii ki bir üst dil için emek vermeliyim."
  • son yazısı okunası köşe yazılrından biri olmuştur ve "futbol ve siyaset konuşan her millet sanattan, hayattan, estetikten, empatiden kopar, kabalaşır." sözünün altına kayıtsız şartsız imzamı atarım dediğim sempatik yazar.
  • "müslüman ince sopa gibi olmalıdır; allah’ın zalimler için kullanacağı sopa" önerisiyle anatomiyi sopalamış; acilen bir spor merkezine kaydolup toksinlerini atması gereken yazar. o toksinler mürekkep olup bulaşıyor böyle işte sağa sola. üçgen vücuttan yola çıkıp açı alegori-tmasını geometri defterine not ettim. papatya çayının yumuşatıcı etkilerine de değinmiş olan yazarımıza, o çayı... beynin kıvrımlarına sürmesini tavsiye ederim; papatya çayının kıvrımların düzleşmesine engel olduğu rivayet edilir (bkz: mükemmel bukleler).
  • 1. erzurum kitap fuarı'nda tanıdım kendisini. "felsefeden acil çıkış" isimli son derece gereksiz ve saçma "sözde" kitabının başında imza dağıtıyordu. kitaba bir göz attım. içi bomboş. zaten özü buymuş. öyle dedi kendisi. neyse. sonra baktım ki kitabın tanıtım kısmında "15.000 kitap okudum ben." yazıyor. evet 15.000 kitap okumuş arkadaş. vay canına! şöyle bir benim yılda 250 film izleyip 125 kitap okumak yorumuma bir göz attım, bunu bile imkânsız görürken millet, 15 bin kitabı nasıl yorumlayacakmış gerçekten çok merak ettim. 15 bin kitap... araştırdım, kendisi 45 yaşındaymış. yani ana karnından çıktığı andan itibaren kitap okumaya başladı desek, senede 333 kitap okumuş olması gerekiyor ki 15.000 kitap tamamlansın. bu da neredeyse günde bir kitap okumak demek oluyor. haydi 7 yaşından beri kitap okuyor diyelim, senede 400 kitap falan... bu da günde 1 kitaptan daha fazlası ediyor.

    yani adam bildiğin, günde 4-5 kitap falan bitirmiş. nasıl başarmış bilemedim. takdir etmek lazım. aha...

    yazar işte. kendi 15.000 ifadesine göre de hem okur, hem yazar.
  • ankara da gökkusagi kitabevinin hemen yanindaki cay ocaginda tanismistik bülent abiyle. sakince gelip bir köseye oturur, sigara arkasina sigara yakar, demli cayini muhabbetle yudumlardi. sohbeti güzel olurdu; güzel yazar, güzel konusurdu o cikmazda. muhabbetin güzel bir yerinde elinde kalan itin biri kitabinin tek nüshasini hediye etmis "tanrinin gülleri yakani hic birakmasin" demisti. simdilerde ne yapar, hala takilir mi gökkusagina, genclerle muhabbete oturur mu bilmem.

    akyürek'in uragan- yagmur getiren firtina ve cinnetim cennetimdir isimli kitaplari bu ülkede yazildigi ve ben bunlari okuma sansina erismis az insandan biri oldugum icin sansli sayarim kendimi. fakat yazarin son kitabi "kadinlar üzerine ahmet abinin gözünden kacanlar" i okuyunca büyük bir hayal kirikligi yasadim. o kalem nasil olmus da bu sayfalari karalayabilmis dedim. üzüldüm o özgün tarzini katlayip bi kenara koydugu icin. eski kalemini bulmasini saglayacagini bilsem sayisiz demli cay ismarlarim kendisine gökkusagi cikmazinda.

    eskilerden güzel bir yazisidir bu da;

    sansli insan

    sevgili okurum;
    belki sen sansli ve mutlu bir insansin ama dedim ya, vardir cevrende tersini düsünen;
    ona de ki; hayata gelmek büyük bir bir sanstir.
    ona de ki; sen babanin tahil tarlasinda alti milyon spermden sadece biriydin ve annenin rahmine düsecek kadar sansliydin.
    ona de ki; kisin üsümeyi, yazin kavrulmayi
    ona de ki; bir kizin ellerini tutmayi
    ona de ki; su ictigin bir bardak cayi
    geceleri yildizlari yorgan yapmayi ve milyonlarca perdeden olusan bu dev oyun, yani hayati tanimayi alti milyar spermin arasindan sen yakaladin.
    durumun ne olursa olsun, sartlar neyi getirirse getirsin, islerini düzeltmek hayati yoluna koymak hicbir zaman alti milyarda bir sansi gerektirmez.
    ona de ki; acilarla yogrulmus, ihanetlerle sinanmis bir yürek kolay kolay tus edilemez.
    ona de ki; umut kursunu bitmez bir silahtir.
    ona de ki; aglamayi beceren gülmeyi, kaybetmeyi bilen kazanmayi ögrenir birgün.
    ona de ki; basini dik serefini yükseklerde tut, gerisi emanettir, en fazla neyini alabilir dünya senin?
    ona de ki ; icini hos tutarsan atmosfer basincindan kurtulursun.

    de ki ona ; ölümden korkma ; sen o alti milyar spermden yillarca fazlasini yasadin iste, degil mi ama?!!
  • kendisi "uç" kavramının yaşayan örneğidir. hayatında inançlar mevzu bahis olduğunda grilere yer vermemiş ya siyah ya beyaz demiştir. modernizmi eleştirisini amigoluk düzeyine ulaştırmış, bunu yaparkende kendine dini referans seçmiştir. bülent akyürek'in modernizm eleştirisi özünde evrensel inanç sistemine bir zarardır.

    dini olguların birbirleri ile olan bağlantılarını fanatizm sınırında değerlendirmesinin ardındanda yazı yoluyla insanları etkilemenin sırlarını keşfetmiş birisi olarak görüşlerini vitrine koyuyor oluşu, varoluş çabası içindeki tüm insanları şah damarından yakalamaya çok müsaittir.

    din olduğu gibidir, kendi çıkarımları ebediyen kendinede kalmalıdır zira konu ilmin disiplinize edilmiş eğitimini almamış biri olarak yaptığı yönlendirmeler hatadır. son kitabıyla biraz olsun kendine seslenebilse belki tekamülünde bir nebze olsun yol alabileceği kanatinde olduğumdan içinde ki hayvana önce kendisinin çüş demesini umuyorum.
  • eserlerinde yoğun ironi kullanan, aforizmik cümleleriyle eserlerini daha okunur bir hale getiren, sinirlenmeden hiç bir kitabını okuyamadığım yazar.

    edit: kullandığım nick de bir kitabının adıdır.
  • "dokuz ay on gün içeride yattıktan sonra 28.11.1969 elazığ'da sabaha karşı hastahanede tahliye oldu.6 yaşında artık ağlamayacağını anlayınca siyasi hayatını sona erdirerek okula başladı.bir gün çalışma odasından petlas lastik sanayi a.ş'de işe başladı.halen ankara'da yaşıyor.çok yakında ameliyatla komik olacak.montu ve daktilosu var."(cinnetim cennetimdirden)
  • "mutluluk avutulmuş acılardır." diyerek bizi polyannacılıktan uzak tutmaya çalışan eli öpülesi yazar.
  • ilyas salman'in bilo karakterinin gercek hayattaki biraz okumus hali.
hesabın var mı? giriş yap