• iyi bişey olsa üstüne para vermezlerdi...
  • kendi secmedigin bir yerde , kendi secmedigin bir zamanda , kendi secmedigin bir işte , kendi seçmediğin bir süratte , kendi seçmedigin insanlarla muhakkak bir amirin gozetimi altinda direktif alarak , butun o cocukca ceza ve ödül sistemleri ile ruhunu , bedenini ve aklini mesgul etmek...
  • insani üç büyük beladan; can sikintisi, kötü aliskanliklar ve yoksulluk uzak tuttugu söylenir.
    (bkz: francois marie arouet de voltaire) (bkz: candide ya da iyimserlik)

    sanirim voltaire amcanin kastettigi haftanin 6 günü, 9 saat bilgisayar basinda oturmak (bkz: gotun burosit halini almasi) degildi. ya da sanildigindan daha iyi bir mizah (bkz: kara mizah) anlayisi vardi.
  • hiç güzel birşey değil. aylakken 'lan keşke çalışsaydım hem bir işe yarardım hem para kazanırdım. hem de canım sıkılmazdı' diyordum ve çalışmaya başladım. şimdi tek söylemek istediğim: sikeyim çalışmayı! yok efendim çalışınca insan bir işe yaradığını hissediyormuş ve bu çok güzelmiş; yok efendim insanın bir amacı oluyormuş, amaçsız bir yaşam çok boktanmış... tekrar ediyorum: sikeyim çalışmayı. sorun yorulmak ya da erken kalkmak zorunda olmak filan da değil. kısa bir sürede insan buna alışıyor ama çalıştığını bilmek çok yıpratıcı. günde 10 saat uyuyup 6 saat televizyon izlemek var. eski dergileri çıkarıp tekrar tekrar okumak var. günde 3 film izlemek var. saatlerce kahvede batak oynamak var. sabaha karşı mis gibi kitap okumak var. şunu söyleyeyim, bir yerden çok sağlam para bulup kendini aylaklığın kollarına atmak lazım. etraftakiler, akrabalar vs. 'boş herifin teki' diyeceklerdir, istifinizi bozmayın. yatın! amaçsız, boş, sıkıcı hayatın gözünü seveyim.
  • her hafta sayısal ya da süper loto oynamama neden oluyor. bu yüzden gerizekalı muamelesi görüyorum. sabahın köründe uyanıp ağız kokusu çekmeye başlamak, senelerce çalışıp kedi boku kadar emekli maaşı ile sürünmek, maaşının yarısını demet akalın şarkılarıyla coşarak ezen fındık beyinli malın tekinden emir almak mantıklı oluyor ama milyon seviyesinde ikramiye çıkma ihtimalini haftada 4-6 lira vererek kovalayan adam gerizekalı oluyor. gerizekalı oluyorum çünkü o çalışan hırrım, bana loto çıkma ihtimalinden ürküyor. o, çok seviyormuş gibi yaptığı çalışma hayatının içinde debelenirken benim bütün bu sistem karşıtlığımla parayı vurup onu tanımama ihtimalimdem korkuyor. çünkü herkes onun gibi olsun istiyor. herkes çalışsın istiyor. o rekabet ortamında kendi maaşını başkalarınınkiyle sikiştirsin, ceo olmuş gibi sikimtrak terfisini kutlasın, "bu krizde şükür işim varcılık" oynasın, 2 hafta ortalama üstü bir yerde tatil yapıp 11 ay 2 hafta feysbuklarda filikalarda anlatsın istiyor. ya da süzme mal. çalışmaya iman eden en süzmesinden bir malako. var yani böyle adamlar.
  • bir erdem değildir. bir ''onur kaynağı'' hiç değildir. götünüzden kutsiyet uydurmayın.
  • çalışmakla gurur duyan insanlar da vardır. misal bunlar "çok çalıştım bugün" derken bile bi gerinirler. mesaiye kaldıklarında falan sövüyormuş gibi trip yaparlar ama o konuma gelmek o mesaiye kalmak için de minik büzükcüklerine olmadık yükler bindirirler. gizli mesaj vardır, "uuu beybi nasıl çalışıyorum nasıl meşgulüm nasıl seksiyim anlatamam sana.. ama malcan da değilim ha, okuldaki inek öğrenci modeli bi çalışan değilim, o yüzden sıkıldığımın altını çiziyorum burada.. çılgın atmak istiyorum reina'da yaa çalışmak istemiyorum. delicesine de sosyalim lütfen gözden kaçmasın bu detay.." gibilerinden. aslında çalışmak insanlığa küfretmek gibi bir şey. ulan insan kendine hayatı boyunca 1 kere sorar, "köleliği niye kaldırmış bu malın evlatları?" diye. "köle olduğunu fark etme diye." cevabını bulamasa bile en azından bi kere bi sorar. kazayla sorar ya.
  • berbat bir ülke burası. ayda 500 lira karşılığı çalışan, 700 lira veren bir yer bulunca "ooo parası iyi" diyen insanlar yaşıyor. topyekün bir isyan, bir "sikerim böyle hayatı ya ne bu abi niye kendimizi kandırıyoruz" gerekli buraya. başka yolu yok. sığır gibi yaşanır mı birader ya. 3-4 kilometre ötede köpeğinin bakımına senin ayda aldığın maaş kadar para yatıran insanlar var. senin gezme amaçlı gittiğin alışveriş merkezinden elleri kolları dolu çıkan insanlar var. 1 ayda kazandığın parayı bir çift lacoste'a gömen insanlar var. adı "alışveriş merkezi", sen müze olarak kullanıyorsun. kommensalist bir hayat yaşamıyorsan çalışmak hiçbir boka yaramıyor arkadaşım. eşeğin kuyruğu gibi ne uzuyorsun ne kısalıyorsun. parası olan konuşuyor. çalışarak ancak o göt oğlanlarının, hayatında 1 kere para sıkıntısı çekmemiş, 1 kere fatura yatıramamak nasıl bir şeydir yaşamamış, parasızlığın ne olduğuna dair zerre fikri olmayan amcık ağızlıların hayat hakkında fütursuzca atıp tutmasını seyrediyorsun. o sikimin anteniyle arandaki tek fark yanlış bir ailede doğmak oluyor. baba parası yeme şansına sahip olmaman oluyor. ittire ittire sidik zoruyla bir vakıf üniversitesine yetişecek kadar puan aldığı için porsche ile ödüllendirilen çocuktan tek farkın yanlış ailede doğmak. hadi çalış da yap bakayım. al da görelim hadi. sığın "kendisi almamış ki. mühim olan çalışıp kendin kazanman." yalanının arkasına. 1 haftada kazandığın parayı 18 yaşındaki çocuk 1 günde benzin parası diye içiyor yavrum. sen "kariyer yapıyorum (h)" diye kandır kendini.
  • çalışma savunucularının en büyük savunması, dünyanın doğal kaynaklarının herkese yetebileceğini kabul etmenin ardından gelen "ama o zaman da kaos olur, paylaşılmaz, aç kalırsın. birilerinin işlemesi üretmesi eşit dağıtması gerekecek yine.." kafasıdır. ben de, "doğru eet, sizin gibi çalışma meraklısı ibibikler çalışmaya devam etsin dağıtımı işlemeyi yapsın karşılığında da biz çalışmayanlar 1 kilo tam olmamış muz yerken çalışanlar 2 kilo çilli çikita muz yesin mesela." derim. mis gibi adalet işte. çalışmayan insan ölüyor ya böyle bir şey olabilir mi arkadaş, resmen katillik. kapitalizm katliamı. dünyanın en sessiz katliamı. lan su satın alıyoruz ya. kimin suyunu kime satıyorsun be piçin yumurtası. su içmek için çalışılır mı aga.
  • ben olsam "ruhum ölüyor" derdim ama "çalışmak" da güzel bi' kelime.
hesabın var mı? giriş yap