• eleştirilmeye açık olan bir şarkı.

    fakat, mesela ben futbol'dan anlamayan biri olarak "keşke 3-5-8 oynatsaydı salak direktör.." diyeceğime "ben sevmedim.." demeyi tercih ederdim.

    konuyla ilgili ama kişilerle ilgisiz olarak
    (bkz: elestirmen ile ukala arasindaki farklar)
  • çoğu şarkısında yutkunmakta zorluk çekmeme neden olmuş albüm. mana veremediğim kadar hisli ve iyi..

    ayrıca şebnem ferah'ın en sert albümü. gayet heavy metal soundunda şarkılar var. misal okyanus'u dinlerken, 2 dakika geçtikten sonra falan neler oluyor diyeceksiniz. ya da 'delgeç'i acaba stratovarius yazmış ve şebnem'e mi vermiş diyebilirsiniz. ben bir mülteciyim'in girişi de harika, melodisi de. harika bir konser açılış şarkısı olur. can kırıkları kamyon çarpmışa çeviriyor. 3 saatlik sarsıcı bir filmin etkisine sahip. şimdi 'ben bir mülteciyim'e takıldım gerçi. albümde orta halli diyeceğim tek şarkı yok. tüm albümleri içinde en iyisi galiba bu. kelimeler yetse'nin ötesine geçmiş. uyarıyorum; hoşçakal'a boş anınızda yakalanmayın. veya sana bilmediğin birşey söyleyemem girdiği an kendinizi ağlarken bulabilirsiniz.
    neredeyse her yaz imdadıma yetişiyor şebnem ferah. ben de ona tapıyorum..
    azıcık ilgilenenler gitsin alsın albümü.
  • her gün insanlığımızın azalması ve nihayetinde yüksek bir kaideden yere düşen yontular gibi bir gün tuzla buz olmasıdır. her pazartesiye yenik başlamaktır. can yangınıdır.
  • şu şarkının klibini belki 2005'ten sonra ilk kez izliyor/dinliyorum. muazzam bir şey. akp türkiyesine öyle batmışız ki şarkı başka bir evrene aitmiş gibi gözüküyor artık . arkadaş biz nasıl bir belaya düştük böyle?
  • bir zamanlar ülkenin birinde alabildiğine şirin, alabildiğine yetenekli, alabildiğine duru sesli bir prenses yaşarmış... bu prenses kırmızı ayakkabılarıyla yağmurlarda koşup şarkılar söyler, herkese gülümser, herkese içten davranırmış. bir gün prenses bir albüm çıkaracak olmuş, bitmesi hiç istenmeyecek hoş bir hayal tadında... yalnız, prenses genç yaşından itibaren -belki biraz da bu içtenliği yüzünden- öyle yıpranmış, öyle acılar yaşamış ki***; bunca yaşanmışlığın albüm ismine yansıyacağı da aşikarmış. ve albümüne vereceği isim, günün birinde masasına gelen bir kitapla kendiliğinden belirivemiş zihninde: -bir yerlerden düşüyormuşcasına- can kırıkları... işte o can kırıkları on parçaya bölünmüş, her bir parçası da gökten bir hayranına düşmüş, sırasıyla...

    1. okyanus
    2. can kırıkları
    3. bir kalp kırıldığında
    4. delgeç
    5. geçmişe yolculuk
    6. ben bir mülteciyim(güç)
    7. sana bilmediğin bir şey söyleyemem
    8. çakıl taşları
    9. zaman geçip gidiyor
    10.hoşçakal
  • sebnem ferahin, ulkemizin ona sundugu tum muzikal nimetleri sonuna kadar ve hakkini vererek kullanip tukettigi ve artik turkiye sinirlarini astigini 10 adet belgeyle kanitlayan dosyasi.

    can kiriklari vasitasiyla bu kadini suursuzca ovmek, sukelalara bogmak istiyorum. albume adini veren bu sarki, daha once de yazildigi gibi, tokattan saate 200 km ile giden hizli trenin carpmasi arasinda etki gucune sahip. dinlerken bir isle ugrasiyorsaniz eger, birakip kendinizi sarkiya teslim ediyorsunuz; o kiriklar birer birer batmaya basliyor ruhunuza; kanatiyor. hayir olay sadece sebo'nun muhtesem sozlerinden ibaret degil; ozellikle kendisinin ustun vokal yetenegi sayesinde bugun turk muzik literaturunde esi benzeri olmayan bir sarkidan bahsediyorum.
    albumu henuz sadece bir defa dinlemis ve tum dikkatimi can kiriklari'na vermis olmama ragmen, bu ovgulerin geri kalan 9 sarki icin de gecerli olacagini pesinen soyleyebilirim. ve bu durum beni belki de soyle anlamsiz bir gurura, iddiaya surukluyor: finlandiya'nin tarja turuneni, hollanda'nin sharon den adeli varsa, bizim de sebnem ferah'imiz var. dinletin nightwish ve benzeri gruplari dinleyen yabanci arkadaslariniza.

    bu albumden sonra cita mita kalmamis. artik sadece sebnem ferah var.
  • ilk dinleyişte beni oldukça yoran bir albüm..bir sürü kelime, bir sürü cümle, bir sürü benzetme -ki şarkılardan taşmışlar çoğu zaman, kafiye de kullanılmamış kolay dinlenebilirlik açısından-, bir sürü bağırtı, bir sürü çığlık -ki belli bi noktadan sonra "bas bas bağırma" ve "viyaklama" olarak algılıyo beyin bunları-...herşey "bir sürü" sanki..kalabalık bir albüm olmuş sanki..yordu beni bilmiyorum; ikinci kez dinleyemedim henüz..elim gitmedi daha..

    ve "artık başka şeyler anlatsa şebnem ferah, bizi hafiften şaşırtsa ne hoş olurdu" dedirtti bu albüm bana..
  • türk müzik tarihinin kaydedilmiş, bütün olarak en iyi birkaç albümünden bir tanesidir.
  • ruh halime denk gelmiş, yine en güzelini yapmış olan şahane insanın şarkısı. dinledikçe beni benden alan, bazen az da olsa hayatlarımızın paralelliğine inandıran şarkı...
  • kartoneti de müziğiyle aynı renge sahip olan bir albüm. tarkan gözübüyük yine muhteşem düzenlemelere imza atmış. önceki kayıtlarda şebnem'in hep bir kademe arkasında olan grup, bu sefer daha ön plana çıkmış ve artık şebneme "eşlik etmek"ten bir adım öteye geçmiş. zaten metin türkcan gitarının, ozan tügen klavyesinin, aykan ilkan davulunun, buket doranda basının hakkını vermiş. geçmişteki minimalist performanslarından ziyade teknik ve müzikal anlamda kendilerini göstermeyi bilmişler. nasıl olduğunu bilmiyorum ama bu adamları her dinleyişimde biraz daha iyi oluyorlar.

    şarkılar tanıdık şebnem şarkıları. fakat daha sert bir müzikle süslenip şebnem'in de muhteşem yorumuyla birleşince bastığı yeri titreten eserler oluvermişler. şarkılar dinlenirken şebnem devleşiyor insanın zihninde.

    açıkçası bu sefer çok iddialı bir albüm beklemiyordum. hatta adını duyduğumda "işte sıradan bir albüm geliyor" diye endişelenmiştim. ama şebnem niye sıradan bir insan değil de şebnem olduğunu yine gösterdi ve endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu gördüm.
    bu kadın bu işi biliyor.
hesabın var mı? giriş yap