• anadoluyu ünyelilerin yaptığı gibi uçakla, planörle değil de, otobüs ile karadan gezenler bilir ki, anadolunun tamamına yakını çorak, boz, nehirleri cerahat gibi akan, kabuk bağlamış bir yaradan başka bir şey değildir.bu yüzden hep cennet anadolu çekimlerinde ya fethiye ölüdeniz e gidilir, ya da karadenizde çalmıhemşin e.
    ki mavi ile yeşil bi şekilde iki ayrı bölgede kucaklaşsın.
    bunda mükemmel bir planlama ile yok edilen ormanların katkısı büyüktür, 63 yıllık rekorunu bu alanda kırmış bilinçsiz bir ulusun ferdi olarak utanç duymak herkes kadar benim de hakkımdır.
  • evliya çelebi der ki "bir maymunu salsaniz istanbul'dan van'a kadar hic yere basmadan agactan agaca atlayarak gidebilir"

    inanilmasi güc ama dogruluk payi oldukca yüksek, çok degil 25 sene önce dut bahçesi olan mecidiyeköy'ün şu anki haline bakiyorum da, dedikleri dogruymu$, barbarmi$iz.
  • çirkinlik, iğretilik, çarpıklık bir ulusun kendi eliyle yazdığı kaderi sanırım."bu ülkenin yüzde 99.99 u müslümandır" gibi agit-prop-pop sloganları savuran insanlar, temizliği iman şartı olarak belirlemiş dininin bile gerisinde kalıp otobüslerde teke gibi kokmayı, gülümserken jimjivit olmuş ağzını kapamayı, tırtar traşı saçları başının üstünde taç gibi taşımayı ekol edinmiş ise kendine bu insaların ikame ettiği bir anadolu nasıl cennet olabilir? nasıl cennet kalabilir?
  • tartisilan anadolu'nun dogal guzelligi degil de kendi insanimizin icine nasil ozenerek sictigi* oldugu surece anlam kazanan kandirmaca. dogma buyume tasrali birisi olarak anadolunun en buyuk dusmani kendi insanidir diyorum. dereye salar kanalizasyonu, sehrin girisine osuruktan bir tane fiskiye ve zevksizligin dorugunda cini islemeleri koyar duzenleme yapiyorum zanneder*. cok yesil der, ici daralir cadde ustunde 50 yildir var olan agaclari keser. kendini kandirir. su haliyle neresinden tutsaniz elinizde kalir anadolu. muhim olan anadolunun zaten kendinde olan guzelligi degil, turkiye vatandasinin bunu ne guzel korudugudur. kaniti, kararan travertende, her anadolu kasabasinda olan bir boklu derede , zeytinliklerin icine yapilmis kiremit rengi kutu benzeri yazlik sitelerdedir.
  • muhtemelen maoculardan değil, içimizdeki almanlardan kaynaklanan durum.

    haritada yerini gösteremesek bile hepimiz biliriz ki ılgaz anadolu'nun bir yüce dağıdır ve gitmesek de gelmesek de orda uzakta bir köy var dır.

    esas hikaye, fransız devrimi'nin ardından dalga dalga yayılan milliyetçilik akımı ve imparatorlukların parçalanması ile başlıyor. uluslar kendilerini inşaa ederken, folklörü keşfediyorlar. bu durum, 20. yüzyılın ortalarına kadar gidiyor.

    köy vurgusu özellikle almanlarda çok fazla. bunun sebebi ise, milli birliklerini kurma süreçleri ile sanayi devriminin sancılarını aynı anda yaşamaları. köy, sadece ata yurdunun bir parçası değil ama aynı zamanda sanayi devriminin yıkıcı etkisi karşısında şoka girmiş insanlar için sığınılacak bir kucak.

    uydurulmuş köye ait şarkıların en meşhuru:

    the happy wandarer
  • kataloglarda ve fotoraflarda gosterilenler genelde yorede bişr avuç kalmış yeşillik, yore yemekleri ve yoreye uymayan fiziki yapısıyla yorenin kıyafetleriyle bi kadındır... gerçek kameranın arkasında çatlamış toprakta, çamurda ve diil yiyecek ustune giyecek bulamayacak durumdaki insanlardadır...
  • ayrica ucak ile yurtdisina(ozellikle batiya dogru) gitmis olanlarimiz bilirler ki, ucus bilgisi veren ekrana bakmadan da turkiyeyi terk ettigimizi anlayabiliriz.ne zaman ki yollar, sehirler, tarlalar ve yerlesim birimleri kedi bagirsagi goruntusunden cetvelle cizilmis formuna gecer(hadi cetveli de gectim bir forma girer) o zaman anlariz ki ulkemiz topraklari ustunde ucmuyoruzdur.
    hatta bununla ilgili anonsla dalga gecen bir pilotun kissasini da duymustum, hissesini cikarmak biraz tembel ama orayi guzellestiren insanlar a kalsin.ben abartayim.misyonum bu.
  • evrim teorisine göre kendini geliştiremeyen,şartlara uyum sağlayamayanın dünyadan silineceği apaçıktır,kendini özde yenilemektense boş laflarla kandırıp kötü sona engel olabileceğini düşünen zavallı insanların kendini avutma sloganlarındandır cennet anadolu
  • ben merak ediyorum: istanbul disina ciktigimizda(baslik anadolu ile ilgili oldugundan istanbul disina cikiyoruz, yoksa kafanizi pencereden uzatin istanbuldan ayri tiksinin) bizi kucaklayan bozkir kel tepeler, bicimsiz evler, ecis bucus sehirler orayi hala guzellestirmek icin caba harcayan rahat, biraz temel ve temiz insanlarin yasadigi hatta cogunlugu olusturdugu cografyadan ne kadar uzakliktadir? bana gicik oldugundan mi benim gittigim her guzergaha asimetri harikalari, zevsizlik numuneleri konmaktadir?

    o cok olan insanlar ve cografyalari adina sakin ola ki safranboluyu anadolu ile karistirmis(tunc kafiye) insanlarla ayni platformda yaziyor olmayalim?

    bizim bilmedigimiz bir mimari uzerine kitapta mi yazmaktadir aluminyum dograma camekanli dukkan, kirec kaplama, kerpic yigma modelleri?

    fakirlik, yokluk vesaire mimari ve cevre zevksizliginin ve sallamazliginin kultur olarak benimsenmesine neden olabilir mi?

    sualleriyle insanin aklina dusen bir buyuk yalanimizdir.
  • sosyalist popülizmin gereği olan iş boka sardığında halktan yana tavır al psikozuyla hareket edenlerin, her fırsatta eşeğin götüne soktuğu bu halkı, cennet anadoluyu iş boka sardığında savunur görünmeye, halkın hatasını göstereni "halk düşmanı" ilan etmeye hiç hakkı olmadığı gibi statükocu sağ ın da böyle durumlarda topu halka atmaya, suçu devlete atana "devlet düşmanı" demeye hiç mi hiç hakkı yoktur.
    herşey ortadadır, herkes aynı umutsuz oluşumun kurnaz, uyanık parçasıdır.
    cennet anadolu yalandır, kandırmacadır, bunu kendine be başkasına itiraf edebilmek maalesef hiç kimseye hiç bir şey kazandırmamaktadır.
hesabın var mı? giriş yap