• eğer bugün turu geçerse 5 temmuz'da fransa ile karşılaşacak olan ülke.

    5 temmuz aynı zamanda cezayir'in fransa'dan bağımsızlığını kazandığı gün.

    aylar sonra gelen edit:geçemedi:(
  • 2016-2019 arası 3 yıl yaşadığım/çalıştığım ülke.

    hayatımda bir dönüm noktasıdır, ilk defa yurtdışına çıktım, gayet güzel maaş aldım, ordaki iş deneyimim sayesinde katar'da büyük bir projeden iş teklifi alıp, oraya geçtim.

    nüfusunun bir kısmı türk asıllıdır. orada kalan yeniçerilerin torunlarıdır. bazılarının soyisminden anlaşılabilir (dhumandji- dumancı) gibi. miliana isimli ilçesi bildiğim kadarı ile en çok türk kökenlinin yaşadığı şehirlerden biridir, kahvelerde osmanlı usulü fesle oturan yaşlılar görebilirsiniz.

    türkiye'nin 80 öncesi kapalı piyasa dönemine benzer, iklimi, coğrafyası ve konumu sebebi ile çok büyük turizm potansiyeli olmasına rağmen doğalgaz gelirinin verdiği rahatlık ile kapalı bir ülke olmaya devam ediyorlar.

    halkı sıcakkanlıdır, türkleri severler, osmanlı'ya saygı duyarlar.

    halk kabaca ikiye ayrılır, kendini arap olarak tanımlayanlar ve kendini kabil olarak tanımlayanlar. kendilerini arap olarak tanımlayan kesim genel olarak oldukça tutucudur, kadınların çoğunun başı kapalıdır. içki satışı el altındandır.

    kabil halkının olduğu bölge laiktir, kadınların başı açıktır. içki açıktan satılır ve hiçbir vergi uygulanmadığından olsa gerek, tahminimce yer yüzünde her türlü viskiyi en ucuza alacağınız ülkedir (kabil bölgesinde). kabiller içerisinde bağımsızlık yanlısı/ayrılıkçı bir kesim vardır.

    alger ve oran iki önemli şehirdir, bazıları oran'ı daha çok beğense de (insanlarının daha açık görüşlü olduğu söylenirdi), ben başkent alger'i daha çok sevdim. daha kimlikli ve yaşanmışlığı/ruhu olan bir şehir.

    başkent alger, paris'in daha küçük ve bakımsız hali gibi. eski fransız sömürgesi olması ve 2. dünya savaşında paris'in düşmesi sonucu geçici süre fransa'ya başkentlik yapmasından dolayı, fransızlar burayı paris gibi inşaa etmişler. şehrin osmanlı izlerini en çok görebileceğiniz semti casbah'tır.
  • aynı adlı ülkenin başkenti olması sebebiyle insana ister istemez albüme adını veren parça çağrışımı yaptıran kuzey afrika şehri.
  • öncelikle cezayir'e gelirken:

    vizeye ihtiyacınız olacak. vizesiz giremezsiniz. thy ve air algerie seferleri var. ben sürekli thy ile geldiğim için diğer firmanın uçuş günleri, saatleri ve hizmetleri hakkında bilgim yok. thy ise her gün bir kez uçuş düzenliyor cezayir'e. uçak sadece istanbul-alger arası var.

    thy ile gelenler için istanbul'dan kalkış saati 10.40 tır. uçuş süresi 3-3,5 saat kadardır ve indiğiniz anda saatlerinizi bir saat geriye almanız gerekir. yani cezayir'e indiğinizde yerel saat yaklaşık olarak 13:00 civarı olacaktır. kaptan pilot repliği gibi oldu ya neyse...

    istanbul'dan bagaj vereceğinizde genellikle h veya g yazan kontuardan işlem yapacaksınız. yarım yamalak türkçesiyle musallat olan, cezayirli bavul tacirlerine kulak asmayın, muhtemelen bagajınızda yer var mı diye soracaklarıdır. çıkış kapısına gittiğinizde etrafta çinliler görürseniz şaşırmayın. sebebini aşağıda açıkladım. ilk gidişimde etrafımda bir sürü çinli bir o kadar da uzun beyaz elbiseli, sakallı tipler görünce "galiba yanlış geldim ben, kesin uzak doğuda müslüman bir ülkeye gidiyor bu uçak" diye düşünmüştüm.

    uçakta size hostesler tarafından dağıtılan küçük bir form olacak. kimlik büyüklüğünde ve beyaz renkte. bunun bir de sarı renkte olan var, onu çıkışta kullanıyoruz. 3 senedir belki 15 defa gelip gittim, hala alışamadım, nemize yarıyor bilmiyorum ama doldurmak zorundasınız. isim, soyisim, doğum yeri/tarihi, pasaport bilgileri, meslek, ikametgah adresi ve gidilecek adresleri yazsanız kafi.

    el bagajınız küçük ise uçaktan hızlıca çıkmaya gayret edin. sebebini alt kata inip de polis noktasına vardığınızda anlayacaksınız. 2-3 uçak aynı anda indiğinde 1-2 saat beklemek zorunda kalabilirsiniz, bağlantılı uçuşunuz varsa heba olur...

    polis noktasının hemen arkasında bir nokta daha var, elinizdeki eşyalar kontrol edilir, içine bakarlar. sonrasında bagajınızı almak için beklersiniz. bagajınız geldiğinde şayet üzerinde tebeşir izleri görüyorsanız durum sakat. içinde şüphelendikleri bir şeyler görmüşlerdir (muhtemelen metal) ve çıkışta tekrar polise açmak zorunda kalırsınız bagajınızı. tavsiyem: yanınızda ıslak mendil falan varsa tebeşir izlerini yok edin, rahatça geçin. ben işim icabı metal makine parçaları taşımak zorunda kalıyorum bazen. faturasını yanınızda bulundurun. fatura miktarı yüksekse harç ödemek zorunda kalabilirsiniz. böyle bir durumda olayı büyütmeden polise 10-20 dolar gibi bir şeyler verirseniz sorun yaşamazsınız. rüşvet çok yerde iş görür cezayir'de.

    bagajı aldık, polisten geçtik ve dış hatlar terminalinin salonuna çıktık. başkentte kalacaksanız, birileri sizi karşılıyorsa sorun yok. atlar gidersiniz. kendiniz gidecekseniz taksi kullanın. fakat başkentte kalmayacaksanız ve devamında yurt içi uçuşunuz varsa, iç hatlar terminaline gitmeniz gerekecek. dış hatlardan hangi kapıdan çıkarsanız çıkın, sağa doğru yardırıp gidin. dış hatlar binası hilal şeklinde ve sağ tarafında iç hatlar var. zaten üzeri tenteli bir yoldan yürüyeceksiniz ve insanlar muhtemelen aynı yerden ilerliyor olacak.

    iç hatlara girişte tekrar bir polis kontrolü gerekecek. bu duruma alışkın olun zira gelişte ve gidişte polis görmekten, bagaj açmaktan ve derdinizi anlatmaktan sıkılır hale geleceksiniz. iç hatlara girdiğinizde sol tarafta check-in yaptırmak için gişeler var. uçak saati yaklaşmadan almazlar bagajları. bir de şöyle bir sorun olabilir, bazen yaşıyorum ben; thy ile geldiğiniz varsayalım. yurt dışı uçuşlarında bagaj hakkınız 30 kg. yurt içi uçuşta ise 20 kg. kıl birisine rastlarsanız ekstra ücret isteyebilir. 10 dolar gibi bir rakam öder devam edersiniz.

    check-in yaptırıp çıkış kapılarına doğru giderken uçakta doldurduğunuz formun diğer renkte olanını alın bu sefer. ilkinde etree, ikincisinde sortie yazar. giriş ve çıkış yani. çıkarken de bu karta ihtiyacınız olacak. bir diğer polis noktasından ve el bagajlarının kontrolünden geçtikten sonra yeni bir salona gireceksiniz. sol tarafta küçük bir cafe karşılarda ise çıkış kapıları. burada bekleme süreniz çok göreceli. aynı şehre 15.30 ve 19.30 uçağı olsa bile bu iki uçak varacağı yere yarım saat arayla havalanabiliyor. yani erken olan uçuşlar genellikle rötar yapar. rötar yapmamışsa şansınız var demektir.

    uçağa hareket ettiniz ve sizi taşıyan otobüs uçağın yanında durdu. hemen kapı açılmaz. otobüsün kapısına gelen polisler uçuş kartınıza bakar ve sizi tek tek salarlar otobüsten. otobüsten iner inmez bagajların olduğu yöne gidin. bir kaç metre ötede yerde bekliyor olacaklar. bagajını kendi elinizle taşıma arabasına koymazsanız uçağa yüklemezler. sonra benim bagajım kayıp diye ağlamayın...

    bagajı gösterdikten sonra polis tekrar üzerinizi arar, bazen çantanızı açtırır, bakar sadece. uçağa bindiğinizde elinizde kalması gereken uçuş kartının parçası yoksa, ki çoğu zaman otobüsten inerken hepsini alırlar, endişe etmeyin. koltuk numaranızı gösteren küçük kart olsa da olmasa da kimse kendi yerine oturmaz. sağda solda cep telefonu ile konuşan tipler görürseniz heyecan yapmayın, kapatmıyor geri zekalılar. kaç kez kavga edecek oldum nafile. bir gün düşecek diye korkuyorum ama hayırlısı.

    burdan sonrası size kalmış. gideceğiniz şehre göre ulaşım, otel yada diğer şeyler değişkenlik gösterecektir.

    cezayir'den ayrılırken:

    yine başka bir şehirden başkente, oradan da istanbul'a uçacağınızı varsayalım. zaten başka bir güzergah yok, sadece istanbul-başkent seferleri var. daha önce bahsettiğimiz muhtelif polis prosedürleri ve bagaj işlemleri gelirken de geçerli. başkente geldiğinizde oyalanmadan dış hatlara geçin. hiç değilse cafeler daha güzel dış hatlarda. öyle çok da pahalı değiller bizdeki kadar. thy ile gelmişseniz yine thy ile döneceksiniz diye varsayalım. uçağınız 13.20 gibi olacaktır. istanbul'dan gelirken rötar yapmadıysa rötarsız kalkar. çünkü istanbul'dan gelen uçak aynı gün geri dönüyor.

    çıkış için gereken diğer kartı da doldurduktan sonra polis noktasında pasaport kontrolü yapılır. oradan geçince üzeriniz aranır, çantanıza bakılır. sonrasında ise küçük bir masada oturan mavi üniformalı, kuvvetle muhtemel bıyıklı bir polis size "yanınızda döviz olup olmadığını" sorar. girişte deklere etmişseniz, deklere ettiğiniz evrakı ve yanınızda kalan dövizi sorar. harcama yapmışsanız bankadan bozdurmuş olmanız gerekir ve onun da evrakını sorar. yoksa başınız ağrıyabilir. çünkü döviz karaborsada daha yüksek bozduruluyor ve normalde yasak. bu kısımlar biraz karışık o yüzden ben 300-500 civarı bir rakamla dolaşırım, kalanını saklamak en mantıklısı.

    dış hatlarda polis ve pasaport kontrolünü geçtikten sonra, yani free shop/duty free lere ulaşınca; ülkenin kendi para birimi olan dinar geçmiyor. illa ki euro, usd yada kredi kartı gerekiyor. çay, kahve veya yemek alacaksanız sorun yok. ama sigara, parfüm yada içki alacaksanız durum böyle. mağazalar oldukça avantajlı. istanbul'dan 40-50 euro verip aldığınız bir parfüm burada 20-25 euro. jean paul gaultier, 212 gibi... sigara, puro ve içkiler de bir o kadar ucuz. taşıyabileceğiniz kadar alın sorun olmuyor. bir de şayet taze hurma seviyorsanız, ki cezayir'e gelip gidenlere genelde sipariş verilir; salona geçmeden önce aşağıdaki mağazalardan alın. hem taze hem de küçük paketlerde bulmak mümkün.

    uçuş saati yaklaştığında çıkış kapısına yakın olmaya çalışın. bekleyen yolcular arasında büyük ihtimalle çinliler de olacaktır ve adamlar sürü halinde hareket ettiği için sıkıntı oluyor. bu çinliler nerden çıktı demeyin, zira gelirken de görürsünüz. uçağın yarısı çinlidir. buradaki inşaat firmalarında çalışan ve çin-cezayir arasındaki bir anlaşmadan dolayı gelen mahkumlar aslında onlar. bedava insan gücü bir nevi.

    son kontrolü geçip tünelin sonuna vardığınızda, yani thy hostesleri size bir kaç metre öteden gülümserken bir son dakika golüyle daha karşılaşabilirsiniz. uçak kapısında bekleyen polisler son kez çantanıza bakarlar. o kadar makineden x-ray den geçmişsinizdir ama polisler son kez bir daha bakarlar el bagajlarınıza. allah belanızı versin emi. burdaki amaç bellidir. üzerinizde yüklü döviz varsa ona bakacaklar. dikkatli olun. iyi yerlere saklayın. yoksa desteden çektiği parayı geri vermez. bu rakam 500 euro olsa bile.

    ve nihayet buradan da geçtikten sonra gazetenizi alın ve uçağa girin. memlekete hoş geldiniz diyebiliriz bu dakikadan sonra. ben şahsen gazetemi elime alıp yerime oturduğumda rahatlıyorum. her geliş gidiş bir eziyet gibi. bir kaç sene daha böyle sürecek sanırım.
  • hem arapca hem fransızca konusmaktan kafası karısmıs bu ülke insanının. söyle ki
    - ça va diye sorarsanız bir cezayir insanına , size su sekilde cevap veriyor
    - ça va insallah
  • barbaros hayreddin pasa'nin "aralarinda yemin edecek olsalar: türk basi icin! diye ederler. türk'e bu derece hürmet gösterirler. hemen cenab-i rabbülalemin kiyamete kadar ol gazi cezayir ocagi'nin üzerinden padisah nazarini uzak düsürmeye, gazi askerler dahi hürmette, izzette ve nusrette olalar" diye dua ettigi eski vatan topragi. fis'in secimi kazanmasinin ardindan baslayan ic savas fransa güdümündeki kukla yönetimin marifetidir. askeri bölgelerin dibinde yasanan katliamlara, ordunun müdahalede sürekli gecikmesini aciklamak mümkün degildir. ermeni meselesi ve güneydogu konusunda sahin kesilen fransizlarin, demokrasiyi ve insan haklarini nasil pic ettiklerinin resmidir.
  • ca va elhamdülillah
    vallah je suis fatigue
    demain inchallah

    gibi orjinal bir dilleri var.
  • bize hiç bir şekilde minnet duygusu olamayan ülke. umurlarında değiliz hatta. varsa yoksa türk dizileri; murad alemdar(polat oluyor bu) mühenned(gümüş)... hani derler ya deveye diyen insana siken, bu adamlar tam bu kafada yaşıyorlar. türkiye mi fransa mı desen %80 fransa der. hala çok seviyorlar. gelip osmanlı hilafeti altına kendi istekleri üzerine girdikleri günleri bir çok kişi bilmez. 300 sene osmanlı'nın yaptığı hizmeti görmez. 180 sene fransa'nın yaptıklarını da göreceli olarak görür. fransızın yaptığı mimari ile övünür ama ettiği zulmü balık hafızasıyla hiçe sayar. türkler hala gelip deli gibi yatırım yapıp ekonomiye can verse de fransa kankadır, türkler kaka.
  • arif sag ve musa eroglu'nun cikardigi bir albumudeki mukemmel bir parca..
  • kent olanı, bir dönem fransa cumhuriyeti'ne başkentlik etmiş bir kenttir, ki bu dönem (+-1 yıllık hatalar olabilir) 1942-1945 dönemidir. bu zaman diliminde fransa'nın büyük kısmı ve dolayısıyle paris almanlar tarafından işgal edildiğinden, londra'da toplanan "özgür fransa meclisi", o zamanlar fransız toprağı olan cezayir kentini fransa'nın başkenti ilan etmişlerdir. e tabi, müttefik kuvvetlerin tamamı da bu kararı kabul etmişler.
hesabın var mı? giriş yap