• sourberry'deki parçalı kurgu adlı programında harikulade konseptler seçer. vallahi bravo.

    itiraf etti: sırf metin şentürk çalabilmek için "kör şarkıcılar" konsepti uydurmuş.
  • hahahah, abi süper bi insan bu. internet explorer'ı açılmıyormuş, ben de dillere destan pratik zeka sahibi olduğumdan hemen kendisine "e firefox bişey aç canım alla allah" dedim. "valla firefox açınca bilgisayar öyle bir hata veriyor ki çoluk çocuk ekran karşısına geçip çekirdek eşliğinde izliyoruz, notlar alıyoruz falan. yakında eleştiri kitabı çıkıcak" dedi ahahaha. lan, ahahahahaha!
  • sourberry'nin(hatta bana kalirsa tum dunya radyolarinin) bugune kadar gorup gorebilecegi en harikulade playlist'e imzasini atmis, dort dortluk dj.
  • son derece bohem ve sinemasever bir ahbaptır ve şu söz kendisine aittir:
    - şöbiyet.paylaştıkça azalan tat.
  • kendisiyle aynı okulda okuyormuşuz, hatta aynı kampüsteymişiz, duyumlara göre aynı fakülteye de gidiyormuşuz, o da yetmezmiş gibi aynı sınıfta olduğumuza dair dedikodular ortalıkta dönmektedir. kendisini tanımam etmem, en fazla "gel mirim kantinden birer kapüçino atalım" demişliğim vardır. bir kere de kendisiyle serdar ortaç ve ismail yk cdleri**** değiştirmişliğimiz vardır. üç beş kere de nazi döner'de birer dürüm yardırmışızdır. sanırım nargile içmeye de gitmiştik, bolulu hasan usta'da da kazan dibi yemişliğimiz, iki üç kısa film çalışmamız, stüdyoya girmişliğimiz, bahar şenliklerine fink atmışlığımız, tavla ve tabu oynamışlığ...

    evet evet bir şeyler canlanmaya başladı, kendisini tanıyormuşum gibi oldum bi an için.
  • süper şarkılar çalan, fakat konuşurken fazlaca "eeeee" diyen dj.. aralardaki "eeeee" leri azaltabilirse tam süper olacak kanımca.. zira benim gibi "eeeee"lerin kulak tırmaladığını düşünen bir insan için, oldukça yorucu olabiliyor konuştuklarını anlamaya çalışmak.. üçüncü "eeeee"den sonra anlattıklarından koptum, hiç bir şey anlamadım anonslardan..

    - ne anlattı?

    - eeeee!!!

    edit büdüt: eleştiriyi olgunlukla karşılayan, nazik bir insanmış ayrıca kendisi.. ben bugün bunu gördüm..
  • hayatında hiç kavga etmemiştir bence bu arkadaş. tartışma yaratmaya çalışanları da o her zamanki sakin, samimi ve cool tavrıyla etkisiz hale getirmiştir. evet evet başka türlüsü mümkün olamaz.
  • tavsiye ettiği dizilerle günlerdir yüzümü güldüren yazar. "the queen of comedy" nişanı sözü var bana.
  • hiç şüphesiz, hayatımda tanıdığım en iyi insanlardan biri kendisidir. kötü zamanlarda hızır gibi yetişendir.
  • 1000. entrymi kendisine ithaf edeceğime söz verdiğim için ufak bir temizlik yapıp 999'a tekrar indim. kayıp olduğum bir hafta boyunca beni beklediği için ise ayrıca duygulandım. hatta 1000. entry yi birlikte girelim diye gırgırına görece saçma bir karar almamızdan ötürü saatlerdir bekliyorum. normalde beklerim de, herkesi bir ırkçılıktır almış gitmiş bir günde zor, bir sürü denyoluk okuduğumuz bir güne denk geldi. yani o beni bir hafta beklemiş ben üç beş saatin hesabını yapıyorum gibi olmasın. kendisi bayanlar önden dediği için beklemiyorum daha fazla ve start.

    peki ben nasıl tanıdım charles'ı? elbette sourberry 'den. sourberry dinleyen ama programlar çok da aklında kalmayan bendenizi ilk parçalı kurgu ile her salı saat 22:00'de hoparlör başına çekmeyi* başarmış, bir programın müdavimi yapmış değerli bir dj arkadaşımızdır charles. itiraf ediyorum, charles'tan önce kırk yılda bir girip çalınan müzik türüne göre bir iki dinleyip çok da umursamadığım bir yerdi sourberry. şu an bu güzide radyomuz benim için açık radyo ile yarışıyorsa bunun nedeni de şüphesiz ki charles h duell. ilk takibe aldığım dj dir kendisi. birazdan yaşasın charles, en büyük charles, charles olmadan asla diye de bağırmaya başlayacağım, ama var daha, dedim ya, birazdan.

    dostum charles ile ilk yazışmalarımız 1800'lerin sonuna doğru başladı. kendisine önerdiğim parçalar büyük bir talihsizlikle sadece kaset arşivimde olduğu için* kendisi ile paylaşamamış, emule'a airties'dan port açamadığım için de bir bulduramamıştım. hatta o dönem emule yüklü bile değildi. biz de elimizde olan kısıtlı imkanlarla yazışmalarımızı sürdürdük.

    günler, haftalar ve aylar geçti. ta ki bana bir gün çekilecek tüm en iyi komedi dizileri çekildi ve hatta gösterimini ben yapıyorum diyerek beni komedizi zirvesine çağırsın. ilkinde koşullarımı uyduramadım ve aradan yine haftalar, aylar geçti.

    bir gün ikinci zirvenin yapıldığını beyaz bir güvercin ile haber etti. şimdi günümüzde hangimiz beyaz güvercin ile davet alma lüksüne sahibiz ki? hepimizde bir güvercin tedirginliği onun yerine. çok duygulandım. bu arada yazışmalardan gördüğüm kadarı ile dostum charles gayet hoş sohbet, efendi, nazik ve düzgün birisi. nerede nasıl davranılacağını bilen biri özellikle. bunu niye anlatıyorum. kendisinin bana çok sonradan yaptığı ve aylardır içinde tuttuğu itiraftan ötürü. netekim ilk karşılaşmamız kendisi için büyük bir hayal kırıklığı olmuş. şöyle ki ben zirveye gidip eski silah arkadaşım trenchkot'u görüp lak luk konuşmaya başlamışım. ki başladım. sonra dizileri izlerken de susmamışız. ki susmadık. kendisi de beni içten içe ayıplamış. aylar sonra çekine çekine yaptığı bu itirafta beni en çok etkileyen sonradan o çok konuşan kişinin ben olduğumu öğrenince duyduğu utanç. evet, hakkımda böyle düşündüğü için utanmış. ne kadar naif, değil mi? benim orda yeri göğü sarsan kahkahalar atıp trench'le dizileri çekiştirirken, ince noktalara parmak basarken, puhahaha sesleri çıkarırken duymam gereken utancı yerime kendisi yüklenmiş. (gerçi komedizi zirvesinde güldüğüm için niye utanayım, di mi?) neyse ki paylaştı da üzerinden bir yük kalktı. benim naçizane savunmamın ise okulda öğretmenin kendi aranızda konuşmayın yavrum diye uyarmasına öğrencinin ise ama hocam biz ders hakkında konuşuyorduk demesine benzediğinin gayet farkındayım. ama kendisi yine aynı naiflikle ya diziler hakkında mı konuşuyordunuz, ben çok yanlış düşünmüşüm diyerek iyi kalpli, iyi niyetli bir öğretmen görüntüsü çizdi. ezildikçe ezildim. buradan eğer zirve sırasında rahatsız ettiğimiz başka arkadaşlar varsa onlardan da özür dilerim. ters bir şey söylerseniz ama herkes ara ara konuşuyordu, biz trenchkot'la sadece durmaksızın konuştuk diyerek çirkefleşebilirim de. hatta abartıp beni trench konuşturuyordu bile derim. sanki silah dayıyor ama soru soran birine cevap vermemek de ayıp benim bildiğim. düşünğce gerçi dizileri konuşarak izleyen yaşlı amca, teyzeler gibi olmuşuz bir yandan. tam chewbacca defense'e geçeceğimi sanıyorken siz, hatırlatırım ki konumuz ben değil charles'ın ne kadar şahane bir yazar olması. bu nedenle charles şahane bir dj, şukela bir yazar, keyifli bir sohbet arkadaşı falan diye devam edeceğim.

    charles h duell şahane bir dj, şukela bir yazar, keyifli bir sohbet arkadaşı, kaliteli bir insan. ayrıca çok da paylaşımcı. kendisini takibe* aldığımdan beri artık bir program sonrası kendisinden bana bir şarkı göndermesini istemezsem programda eksiklik hissediyor. o derece. tuüüt ellerimi'yi ise hala bekliyorum bu arada.

    naçizane tavsiyem ise kendisini dinletiniz, okutunuz.
hesabın var mı? giriş yap