• ozi yanımda olduğu halde fasulye ayıklıyorum, haberler de açık televizyonda. başbakanın mal varlığının sekiz küsur trilyon olduğunu söylüyor spiker.

    ozi: eee bize versin. bozdursun paraları dağıtsın bence
    ben: ahah
    ozi: dimi anne ! başbakan millet için çalışmıyor mu ? versin bence. olmaz mı anne?
    ben: bilmem ki ahah
    ozi: sen verse almaz mısın, ben alırım !
  • beşiktaşlı olduğumu çok iyi bilen ve her fırsatta beni kızdırmak için fırsat kollayan, apartmanımızın medar-ı fırat'ı ile kapının önünde karşılaşınca suratı önce bir değişti sonra savunmasını aldı:

    - naber lan dandik fenerli.
    - haydaaa (kaçamadı ya)
    - alamadınız yine kupayı ehehe.
    - abi adamlar resmen kupayı almak istemiyorlar.
    - !?!? ee tabi evet.

    oha lan. kendi takımını eleştiren çocuk mu olurmuş. benim bildiğim çocuk, "ehe biz sizi yendik ki", "en büyük biziz" ya da çok sıkışınca " tüpürürüm bak" der kaçar. böyle bir haşmet babaoğlu tavırları falan. bir daha karşılaşırsam merhaba merhaba. o kadar.
  • komşunun 4 yaşındaki oğlu sarp bilgisayarımı gasp etmiş ve oyun oynamaktadır. ben de yatakta uzanmış kitap okumaktayım.

    - lotec abi, yardım et geçemiyorum, böyle zor oluyor.
    + zor olan nedir? sen geçersin, zeki adamsın sarp.
    - yaa! tek elle zor oluyor, sen klavyeye bas.
    + iki elini kullan sen de.
    - pipimle oynuyorum.
    + !!?? (anlık bir kısa devreden sonra) niye oynuyorsun pipinle, çişin mi var?
    - hayır. oynayınca pipim sertleşiyor.
    + !! (çok erken başlamışsın be oğlum)
  • on bilgi: kiz kardesim facebook ve fast food tanimlarini yeni ogrenmis.

    aksam yemegindeyiz, ben corba yemek istemedigimi belirttim. kiz kardesim hemen atladi;
    - hem feysfiid yemekten biktim diyorsun hem corba icmiyorsun.
    - abicim o ne demek?
    - iste pizza hamburger filan.
    ....

    ben orda iptal oldum.
  • barkın (6) : - acı kaybımız ne demek?
    + hımm biri öldüğünde söylenir.
    - ölünce acı mı kaybolur?
    + yok öyle değil, şimdi biri ölünce canın acır, üzülürsün, ölen insanı kaybettiğimiz için çok üzüldüğümüzden acı kaybımız deriz.
    - ölen insan kayıp mı olur?
    + yok o anlamda değil. şimdi bi daha göremiycez diye onu kaybettik deriz.
    - ben anlamadım ya. acıyla ne alakası var o zaman üzülünce niye acı olsun?
    + nerden duydun sen bunu?
    - ben okumayı öğrendim ama kimse bilmiyo. gazetede yazıyodu kocaman. bazen anlamadığım şeyler yazıyo, sorarım sana tamam mı?
    + tamam, sorarsın.

    hooov. sıçç.
  • tuna 6 yaşında, nil 3,5 yaşında

    tuna tuvalette kakasını yapmaktadır. bitince annesine seslenir.
    tuna - anne popomu siler misin?
    anne - geliyorum.
    tuna - anne, popoyu anneler siler değil mi?
    anne - hayır. babalar da siler. (bu arada evde cabusun silmemesi diye bir şey de yoktur)
    tuna - ben baba olunca silmem. çoook iğrenç.
    akabinde
    tuna - anne.
    anne - efendim.
    tuna - nil'de anne olunca karnı şişecek. sonra çocuğu olacak değil mi?
    anne - ? evet.
    tuna - ben iyi ki erkek olmuşum. yoksa çoooooook korkardım.
    beyefendi koşarak nil'in yanına gider.
    tuna - nil! sen anne olunca karnından bebek çıkacak. çok korkarsın di mi?
    nil kız olduğu olduğu ve annelik gerçeğinin farkındadır. şaşkınlıkla ağlasam mı ağlamasam mı kararsızlığında donakalmıştır.
  • ilay (6) ile evrim muhabbeti...

    ilay: anne biliyor musun, çok çok eski zamanlarda insanlar da aynı hayvanlar gibi dört ayak üstünde yürüyorlarmış...
    romica: biliyorum, sonra ayağa kalkmışlar ve ellerini kullanmaya başlamışlar değil mi?
    ilay: evet, aslında yavaş yavaş maymundan insana dönmüşler ama şimdilerde bazıları hızla insandan maymuna geri dönüyor!
  • 2 yaşındaki şeker kuzene bi terlik alınmıştır. terliğini çok sevmiştir. o sırada yengem eline terliği alıp bu şirineyi kızdırmaya çalışmaktaydı:

    + ay ne güzelmiş bu terlik
    - o menim menim (yani benim demek istemiştir)
    + bi giyeyim ayağıma bakayım
    - ı ıhh dur açılır terlikim açılır
    + (herkesteki şaşkın gülümseme hali)
  • hasta olan ve doğduğunda doktorların "4 yaşına kadar yaşar" dediği dayımın bugün 6 yaşında olan oğlunun annemle girdiği diyalog. kendisi hasta göz muayenesinden dolayı rahatsızlanmış, alerji. gözlerini açamadı bir hafta kadar. zaten kendi hastalığından dolayı çok basit şeyler bile ağır bir hastalığa dönüşüyor.

    hastalık mukopoli sakkaridoz. bilen bilir bu hastalıkta bir çok etkisiyle beraber beden gelişmez ama beyin çok hızlı gelişir ve 4 yaşındaki bir çocuk 25-30 yaşındaki insan gibi olabilir. 4 yıl önce bulunan tedavisi de sadece geciktirmek üzerine. kuzenimde konuşmaya başladığından beri babamın askerlik arkadaşı kıvamında bizimle. babamla kahveye gidip maç izler, dükkanları gezer, işlerle ilgilenir falan.

    hatta 2 yaşında sigarayı bıraktı. öyle söyliyim. neyse diyalogların ilki annemin bir hafta boyunca her gün 3-4 kere onu arayıp "gözün açıldı mı" diye sormasıyla başlıyor.
    adı mehmet ali (m)

    a- oğlum açtın mı gözünü nasılsın?
    m- açmadım açarım sonra acıyo şimdi hala.

    a- oğlum açtın mı gözünü?
    m- açmadım.

    a- oğlum açtın mı gözünü?
    m- açmıyorum kadın!

    bir hafta sonra artık isyan eder.

    a- oğlum nasılsın? açtın mı gözünü?
    m- sikimi açtım! oldu mu!

    -----

    kendisi annemle babam boşandıktan sonra kankası olan babama "kayıp prenses" lakabını taktı. adı ramazan olan babamı çok sevdiğinden "babazan" diyor kendisine.
    bana babamı sorduğu bir telefon konuşması. numaralar falan ezberinde bu konuşma olduğunda 4 yaşında idi.

    m- alo
    n- naber len
    m- babazan orda mı babazanı ver telefona
    n- yok ne işi var burda düzce'dedir.
    m- ya orda işte biliyorum ver!
    n- yok diyorum lan alalla
    m- (telefonu az uzaklaştırıp yanındakine dönerek) salak bu çocuk ya yemin ediyorum.

    babamı o kadar sever ki 2 yıl önce kalp ameliyatı olduğunda ameliyathanenin kapısında doktoru durdurup hesap sormuş ve bana "biz şimdi kime baba diycez?" demiştir.
  • raquelle: hadi deniz, tas makas kagit oynayalim.
    deniz: tamam!
    raquelle-deniz: bir iki uc

    deniz isaret parmagini gosterir sadece.

    raquelle: o ne?
    deniz: matkap. sen de duvar yap, ben kazanayim.
    raquelle: ahahahaha. matkap yok ki ama?
    deniz: artik var. ben yapiyorum!
    raquelle: peki, oyle olsun.
hesabın var mı? giriş yap