• şarap içme kültürünü özümsemiş kimselere göre farklı bir yeri vardır curanın.

    şarabın kadehte kalan son damlasına cura denir. ve adaba göre bu son damla, cemin ruhunun şad olması için toprağa dökülürmüş.

    (bkz: cem)
  • türk halk müziğinde, küçük anlamındaki ön ek.
    örnek: "cura mey", "cura bağlama"...
    görüldüğü üzere, daha çok, bir enstrümanın en küçük boyunu anlatmak için kullanılır. batı müziğindeki piccolo ile aynı işlevdedir. ancak bazı durumlarda bu ön ek, ön ek olmaktan çıkıp isim haline gelir; bağlamanın en küçük boyuna "cura" denmesi gibi... aynı şekilde flütün en küçüğüne de "piccolo" denir.
  • uzun süre kısa saplı bağlama* çaldıktan sonra elinize aldığınızda adeta yalnızca tırnaklarınızı kullanarak perdelere düzgün bir şekilde basıp net ses çıkarabildiğiniz, boyutundan dolayı da oldukça şirin bir görüntü sergileyen, bu sebeple de bazı evlere yalnızca duvar süsü olması için alınan, bence bağlamadan daha içli bir tınıya sahip halk müziği enstrumanı.
  • yudum demektir.

    terim olaraksa şarap kadehinin dibindeki , tortulu son yudumdur. sıradan insanlar bu tortulu kısmı içmez, şarabı icat ettiğine inandıkları cem'in hakkı diye toprağa dökermiş.

    meyhane köşelerinde ömrünü geçirmiş gerçek şarap ehli ise bu son yudumu da içer, toprağa dökenleri kınarmış.

    cura mecaz yoluyla ömrün son demleri anlamında da kullanılmış:

    ahir mekânın olsa gerek cür’a gibi hâk
    devran elinden erse gerek cam- ı ayşa seng (baki)

    devran elinden işret kadehine bir taş isabet edip, cura gibi senin de nihai durağın toprak olsa gerek.

    cura ömrün son demleriyse, şarap insanın ömrü, kadeh ise insanın vücudu olur. "devran elinden" derken hem bir içki adetine gönderme yapıyor şair hem de felek, kader anlamında kullanıyor kelimeyi.

    eskiden eğlence meclislerinde bir daire şeklinde oturulurdu. saki, yani içki sunan güzel bir kadın elinde geniş , büyük bir kadehle içkiyi servis etmeye başlar. ser-halka yani meclisin baş köşesinde oturan, en itibarlı konuktan başlar, tüm konuklar aynı kadehten içer sırayla. bu şekilde servis sabaha kadar tekrarlanir. buna devr etmek denir.

    baki devran elinden derken, o servis sırasında kadehin düşüp kırılması manasının yanında felek anlamındaki devranın bir taşı, kötülüğü, kazası yüzünden nihayet toprağa gideceğimizi anlatıyor.
  • saz çalmayı öğrenmeye başlamadan önce çalınması tavsiye edilen enstrüman. bir nevi hazırlık aşaması. ha benim için en büyük faydası, maymun iştahlılığımın fazla bir paraya patlamamasını sağlamasıdır. şimdi duvarda duruyor.
  • ilk enstrümanım. tezenenin ne olduğunu da onunla öğrendim. tınıtürk halk müziğinde önemli bir yer tutar. boyu 70 ila* 100 cm arasında değişir. bağlama ailesinin en küçük üyesidir. ayrıca cahit berkay da bu enstrümanın önemini anlamış müzisyenlerdendir.
    ayrıca (bkz: nesimi çimen)
  • mini mini saz,
    üç telli bağlama.

    nesimi çimen dost, fikir kulüpleri federasyonu istanbul sekreterliğinin 1967lerde taksimde tertip ettiği amerikan altıncı filosuna hayır açlık grevinde, çadırı ziyaret etmişti. elindeki curasını açlığa yatanlara emanet bırakmıştı. curası da grevdeydi çimenin.
    tarih hatırlamaktır.
    dostum çimen sivasta hala ateş. curasının sesi tüter bacalarda hala.
    söz hatırlamaktan açılmış madem;
    aynı çadırda mehmet cantekin, beşiktaşta uzun namlulu silahla şehit olmuştu otobüs durağında.
  • konsantre baglama..
  • atmaca cinsi küçük bir kuş. kerkenez ile karıştırılsa da değildir.
  • latince kayyımlık anlamına gelir.

    (bkz: tutela)
hesabın var mı? giriş yap