• genel olarak köyden köye, şehirden şehire göç ederek yaşayan, hayatını söyledikleri türküler sayesinde kazanan insanlardı...bir çoğu sadece arbena (erbena dendiği de olur) isimli ritm çalgısı ile, bir kısmı ise herhangi bir enstrüman kullanmadan türkülerini (bkz: stran) söylerlerdi...

    her ne kadar di'li geçmiş zaman kullansak da halen bu geleneği devam ettiren dengbejler vardır, ancak onlarda zamanla yok olmaktadırlar...son olarak metin ve kemal kahraman'ın "yaşlılar dersim'i söylüyor" kasetinde rastladım onlara, sonra bir çalışma yapan var mı bilmiyorum...
    ayrıca (bkz: deng)...
  • yaşar kemal'in bir ada hikayesi dörtlemesinin ikinci kitabı*nda anadolu'nun doğusundan kalkıp yollara düşen, gelip karınca adasına yerleşen bir dengbej vardır.
  • hafızamdan hiç gitmeyecek güzel bir anının kahramanıdır.

    doğu'nun, kışın yolları kapanan bir dağ köyüne birkaç günlüğüne yolum düşmüştü.
    o yıl yine zor bir kış geçiyordu. kar, köyün içindeki sokaklar dahil bütün yolları kapatmıştı. soğuk, borulardaki suyu bile dondurmuştu. kulak yakan bir ayaz vardı.
    öte yandan köylü o kadar misafirperverdi ki, kar, buz ve soğuk tüm kasvetini yitiriyordu.
    her akşam bir eve yemeğe davet ediliyordum.
    yine bir akşam bir eve çağrıldım yemek için. ev köyün en yukarısında, tepedeydi. bölgede güneş erkenden battığı için yemek saatinde etraf zifiri karanlık olmuştu. karın beyazlığı sayesinde seçebildiğim patikadan ilerleyerek tepedeki taş duvarlı, toprak damlı eve vardım. tahta kapının paslanmış demir tokmağıyla kapıya vurarak içeri girdim.
    biraz oturduktan sonra binbir hürmetle yer sofrasına buyur edildim. mütevazı sofrada yemeğimizi yedikten sonra çaylar geldi.
    çayımızı yudumluyorken ev sahibi adam elini kulağına götürdü ve derin bir nefes çekerek memé alan'ı söylemeye başladı. söyledi söyledi... ilk kez bir dengbej dinliyordum. pür dikkat dengbeje bakıyor, dinliyor, anlamaya çalışıyordum. en büyük kürt destanlarından memé alan'ın içindeydim sanki, destanda olan biteni kıyıdan öylece izliyor gibi hissediyordum kendimi.

    dengbej bir süre devam ettikten sonra içeriye elinde bastonuyla evin dedesi girdi. oğlunun yanına oturur oturmaz oğlu ona devretti destanı. artık o söylüyordu meme alan'ı. kürtçe'nin en kadim sözleri dökülüyordu ağzından. bir süre sonra yine oğlu devraldı. bir o, bir oğlu...

    o gece geç vakte kadar baba oğulu dinledim büyülenmiş bir halde. gece yarısı evden ayrıldığımda destanın bitmesine daha çok vardı.
    uyumak için başımı yastığa koyduğumda kulaklarımdaki dumanlı ses kendi öyküsünü anlatmaya devam ediyordu.
  • meraklısı için şöyle bir liste var:
    dengbêj playlist

    ayrıca ferit sevim'in youtube'a yüklemeye devam ettiği bir arşivi var:
    dengbêj şırnak-botan
  • çocukluk yıllarımda kasetlerden, banttan duyardım bazen. biz kürtçe bilmezdik ama dengbeji ya da herhangi bir müziği, ağıtı, destanı vs dinlemeniz için o dili bilmenize gerek yok. ha bilseniz daha iyi o ayrı.

    çocukluğumun antep - adıyaman yörelerine götüren bir dengbej bu holte mesela, beni bambaşka bir çağa, bambaşka bir dünyaya götürür.
  • yazının kullanılmadığı dönemlerde destanları, hikayeleri, olay örgülerini nesilden nesile aktarmak için belli bir ritimle hikaye anlatan kişilere denir. doğuş yerinin serhat bölgesi( kars, ardahan, ığdır, ağrı, muş, erzurum ve çevresi) olduğu belirtilir. bölgedeki yüksek dağlar, uçurumlar ve sert iklimin ilham verdiği düşünülür. şarkı temaları genel olarak; kahramanlık, acı, aşk, hüzün, ayrılık, haksızlık, doğa, ölüm vb. gibi konulardır. köyden köye seyahat ederek şarkı söyleyip, geçimlerini sağlamışlar. kaynağından çok emin değilim ama uğradıkları köylerde insanlar kendi acıklı veya aşk hikayelerini dengbejlerin söylemesi için onlara belli bir tutar ödeyip, köyden köye yaymalarını isterlermiş.

    cumhuriyetin kuruluşundan sonraki karmaşık iklimden maalesef kürtler de payını almıştı. kürtçe dili ve şarkıları yasaklanmış, ağır cezalar veriliyordu. o dönemlerde sovyet birliği sosyalizmi yaymak için manipülasyon merkezi olarak ermenistan'daki erivan radyosunu kullanıyordu. radyo, 124 dil ve lehçede yayın yapıyordu. bu dillerden biri de kürtçeydi. 1955-1990'a kadar radyoda kürtçe yayın akışı verildi. kürtçe şarkıları radyoda dinleyen, yaşadığı topraklarda dili ve sanatı yasaklanan dengbejler her şeyi ardında bırakıp erivan'a göç ediyordu. erivan radyosunda yüzlerce kürt şarkıcısının 900 küsürlük eski kayıt arşivi bulunur.

    kendi etnik çemberi dışındaki insanlar için albenisi çok olmasa da belli bir zümrenin geçmiş anlatısı olduğu için tarih içinde kaybolmaması büyük bir şans.

    https://youtu.be/ujfw36mkhwy?feature=shared

    https://youtu.be/gb4ay2meg40?si=d3c_55n4drul7zo7

    https://www.youtube.com/watch?v=pabjuea2neg
  • dawid(t)ê xilo hem dengbeji hem de folklorik şarkıları çok güzel bir şekilde yorumlayan biri. birde yukarıdaki bir arkadaşın yazdıklarının aksine çoğu dengbej folklorik şarkı söyleyemeyi red eder bunun sebebi dengbejlerin kendilerini sıradan bir şarkıcı olarak görmeyişleri ve folklorik şarkı söylemenin basit bir iş olarak görmelerinden dolayı tabi, bu yazdığım bütün bölgeler için geçerli değil, bir serhat ve xerzan bölgesi dengbejleri için geçerli iken erivan radyosu dengbejleri veya botan dengbejleri için geçerli değil.
    dawidê xilo - kalo
    dawidê xilo - lêb canê
  • kürtçe'de deng= "ses" ve bej= "biçim veren" demek ise türkçe'ye sesbükücü olarak çevrilebileceğini düşündüğüm kavram.
hesabın var mı? giriş yap