donna donna
-
türkçe coverını yaptığım halk şarkısı. tüm telif hakları tarafıma aittir. gülmeden okuyunuz.
pazara giden bir vagonda
var yaslı gözlü bir dana
bir kırlangıç tepesinde
süzülüyor gökyüzünde
rüzgar nasıl gülüyor
gülüyor tüm gücüyle
gül ve gül de bütün gün
ve yaz gecesinde
kes dırdırı dedi çiftçi
sana kim dana ol dedi
neden kanatların yok ki
gururlu ve özgür kuş gibi
kolayca boğazlanır dana
asla bilmez niçinini
ama özgürlüğe kim düşkünse
öğrenir uçmayı kuş gibi -
tayyip' in bu sarkiya eslik edisini gozlerimle gordum, gozlerime inanamadimm.
-
bu parça beni bayağı bir dumura uğratmıştı: orta okulda dinlediğimde, bunun çok acıklı bir aşk hikâyesi, donna'nın da bu hikâyenin kahraman kızı olduğunu düşünmüştüm. yıllar geçti, bir şekilde aklıma geldi bu parça, bir de baktım ki anlatılan bir aşkın değil bir dananın hikâyesi imiş.
-
aslinda 1940 yılında almanyadan yahudi sevkiyatının basladigi siralarda aaron zeitlin ve shalom secunda adlı sanatçılarca yidişçe yazılmış bir musevi şarkısı imiş.. orijinalinin sozleri de:
oyfin furl igt a kelbl
ligt gebundn mit a shtrik
hoykh in himl flit a shvelbl
freyt zikh dreyt zikh hin un tzurik.
lakht der vint in dorn, lakht un lakht un lakht.
lakht er op a tog a gantzn, un a halbe nakht.
hey, dona, dona dona ... da
shrayt dos kelbl, zogt der poyer
verzhe heyst dikh zayn a kalb?
volst gekent dokh zayn a foygl
volst gekent dokh zayn a shvalb.
bidne kelber tut men bindn
un men shelpt zey un men shekht
ver s'hot fligl, flit aroyftzu
iz bay keynem nit kayn k'nekht. -
mükemmel bir joan baez şarkısı. sözleri de;
on a waggon bound for market
there`s a calf with a mournful eye.
high above him there`s a swallow,
winging swiftly through the sky.
how the winds are laughing,
they laugh with all their might.
laugh and laugh the whole day through,
and half the summer`s night.
donna, donna, donna, donna; donna, donna, donna, don.
donna, donna, donna, donna; donna, donna, donna, don.
"stop complaining!“ said the farmer,
who told you a calf to be ?
why don`t you have wings to fly with,
like the swallow so proud and free?“
calves are easily bound and slaughtered,
never knowing the reason why.
but whoever treasures freedom,
like the swallow has learned to fly. -
türkçe coverının nakaratı dana diye değil, çaw bella'da olduğu gibi orijinali korunarak donna donna diye okunacaktır. zaten donna'nın karşılığı dana değildir, illa türkçeleştireyim isteyenler çile bülbülümde olduğu gibi "allah" diye bağırabilir, uçan spagettiye tapanlar da "maka-maka-maaaka-makarnaaaa" diye inleyebilirler.
-
kesilmeye giden,
küçük danacık ağlarken,
son darbeyi vuran kasap haykırdı;
“kes zırlamayı!”
“madem bu kadar gururluydun
o zaman kanatların olsaydı.
madem şu an çaresizsin,
sıra senin, hadi uzat gırtlağını.” -
"calves are easily bound and slaughtered, never knowing the reason why." cümleleri her dinleyişimde yüreğimi oyan şarkı. hayır "yahudi halkıyla olan alegorisi" yüzünden de değil, aklıma gerçekten de yan yana dizilmiş, kesilmeyi bekleyen güzel gözlü buzağılar geliyor. vejetaryen bile değilim, ama yan yana durup neden boğazlandığını hiç bilmeyecek olan buzağılar canlanıyor gözümde, birden fena oluyorum.
o cümlelerin ardından gelen "but whoever treasures freedom, like the swallow has learned to fly." satırları bu şarkının insanlar için yazıldığını ve gene pek insan-merkezli düşündüğümüzü hatırlatıyor bana. söz konusu insan olunca "özgür olmayı istiyorsan uçmayı öğreneceksin" gibi söz oyunları afilli oluyor tabii de, gerçekten elimizden kaçamayan hayvancıkları düşününce bu cümleler saçma ve gaddar bir mırıltıya dönüşüyor.
ben bu gidişle şarkılara bile ağlayıp et yiyemez olacağım galiba ya, hadi hayırlısı. oydun içimi joan baez, oydun! -
ortaokul hazirliktayken daha yeni ingilizce ögrendigim bir yilin sonunda, muhtesem sesimin okul korosunda kesfedilmesi sonucunda bana layik (!) görülen hayatimin ilk solo eseri...lakin ben bu sarkiyi öyle icten söylerdim ki aglayasim gelirdi hic de bilmezdim sözlerin en anlattigini...sonra konser bittikten cok sonra bir gün oturup, tercüme etmistim de bir inek icin iclenerek sarki söyledigimi farketmistim...hey gidi günler..aha sözlerini de yaziyorum...
1. on a wagon bound for market
there's a calf with a mournful eye.
high above him there's a swallow
winging swiftly through the sky.
how the winds are laughing
they laugh with all their might
laugh and laugh the whole day through
and half the summer's night.
dona dona dona dona
dona dona dona down
dona dona dona dona
dona dona dona don
2. "stop complaining," said the farmer
"who told you a calf to be;
why don't you have wings to fly away
like the swallow so proud and free?"
3. calves are easily bound and slaughtered
never knowing the reason why.
but whoever treasures freedom,
like the swallow must learn to fly -
1991'de bizler 12-13 yaşlarında mini mini öğrenciler ve çiçeği burnunda izcilerken viyana'daki jamboree'de 4000'den çok izciyle beraber, hep bir ağızdan söylediğimiz şarkı. kampın adı donau '91 olduğu için bu şarkı seçilmiş. böyle denmişti bize. başka bir anlamı var mıydı, şimdi zorlasam kesin çıkartırım.
ama çok zorlamadan şunu söyleyeyim. istanbul'dan bir otobüs çocuk ve birkaç yetişkin yola koyulduk. eski yugoslavya'nın savaş başlamış topraklarından, birleşmiş milletler askerlerince korunan uluslararası yoldan da -sadece kısa bir tuvalet molası verip- geçerek iki günde viyana'ya vardık. resmi açılış gecesinde de amfi gibi bir yamaca dizilmiş binlerce insanla bu şarkıyı söyledik. sahnede çalınan akustik gitar ve devasa kamp ateşi eşliğinde... elbette muhteşemdi. sınırsız bir dünyaya inanmak çok hakikiydi.
derken evlere döndük. mesela, hollandalı birleşmiş milletler askerlerini öğrendik.
kuşlar, kanatlar filan... o zamanlardan beri sanki bir omzumda kuş öbür omzumda kanadı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap