• "hıristiyanlık, bizi antik dünyanın kültürüne ait hasattan mahrum bıraktı, daha sonra islâm kültürünün hasadından da mahrum bıraktı. temelde bize yunan ve roma'dan daha yakın olan, zevklerimize ve hislerimize daha doğrudan hitap eden ispanya'daki muhteşem endülüs kültürel dünyası ayaklar altında ezilmiştir. (hangi tür ayaklar tarafından ezildiğini söylemiyorum): niçin? çünkü, bu kültür asîl idi; çünkü bu kültür, fas yaşamının en nadir ve en zarif hazinelerinde bile yaşama "evet" diyordu... daha sonra haçlılar, onların önünde yere kapanarak daha iyi bir davranışta bulunmak yerine, onlarla savaştılar -bu öyle bir kültür ki bizim ondokuzuncu yüzyıldaki halimiz bile onunla kıyaslandığında daha fakir ve geridir.- (...)"

    friedrich nietzsche, deccal, 60
  • endülüs paralarının arapça yüzünde endülüs ispanyolca yüzünde ispanya yazmasından anlıyoruz ki endülüs emevilerin ispanya'nın tamamına verdiği isimdir.

    ismin kökeninin vandallara izafeten vandalisya'dan geldiği rivayet edilse de o zamanın vizigot dilinde dahi -luz diye biten pek çok yerleşim yeri-coğrafi yer adı vardır; emevilerin iber yarımadasına ayak bastıkları civarların adının endeluz veya benzeri bir isme sahip olmasından kaynaklanabilir bu isim tercihi.

    ispanyollar ise emevilerin ispanya'daki son döneminde sıkışıp kaldıkları bölgeye endülüs adını vermiştir ve öyle kalmıştır.

    endülüslerin türkiye tarihine benzeyen yanı sadece boğazı aşıp avrupa'ya girmiş olmak, haçlı seferlerine kalkanlık etmek değil. o zamanda kalan verilere göre emevilerin iber yarım adasında kalan son kısmı hristiyanlarla sınırlar kalktığında daha rahat, müreffeh bir hayat sürecekleri inancıyla bağımsızlıklarından vazgeçmiştir. onlardan birkaç nesil önce yahudilere (bkz: seferad) yapılanları hatırlatanları da dinlememiş ispanyolların camilere dokunmama ve sair sözlerine kanmışlardır. sonrasında ise arapça isim almak da yasaklanmıştır, ikram edilen domuz etini kabul etmemek de. ramazana doğru dama çıkıp ayın hilal halini gözlemleyenler de tutuklanmıştır, ayağı takılıp düşerken gayriihtiyarı "ya muhammed!" diye bağıran hizmetçi kadın da. bunların hepsi engizisyon kayıtlarında mevcuttur. tüm bunlar da yeterli görülmemiş olacak ki en sonunda "yeni hristiyanlar" dedikleri bu kitleyi de tıpkı seferatlar gibi ispanya'dan kovmuşlardır. ne diyorduk? evet endülüs topraklarındaki ekonomik refah artmıştır ama müslümanlar bunu görememiştir.

    endülüsle ilgili bir diğer ayrıntı da şudur: bu devletin son yıllarında bile oradaki medreselerde eğitim alabilmek için avrupalılar sarık takıp, müslüman kılığına girmişler sonra da öğrendikleri sanatları avrupa'da tatbik etmişlerdir.
  • hakkinda bir sey bilmeyenler "kisacik ömürlü" falan diye sacmaliyor. müslümanlar tam 781 yil hüküm sürmüstür burada.
  • ispanya'da andalucia adi verilen 8.yuzyildan, 15. yuzyila kadar emevilerin elinde bulunan, sevilla, granada, cordoba, malaga gibi sehirlerin bulundugu bolge
  • 5 ay yaşama şansı bulduğum bölge. her sokağını, her şehrini ayrı özlemekteyim. bulunduğum şehir huelva idi fakat sevilla'nın yeri bambaşka. bir şey sorduğunuzda iş çözülene kadar yardımcı olan insanı ile, turunç kokan sokakları ile, hiç bir işte acele etmeyen, hatta ilkokullarinin giriş çıkış saatlerinde bile zil bulunmayan, hocaların insiyatifine bırakan rahatlıkları ile, adım başı önünüze çıkan, siesta zamanı kapanmayan china shop'ları ile, sudan ucuz zeytinyağları, cafe con leche'leri ve tapa'ları ile s'yi tellafuz etmeyen tatlı aksanları ile ayrı ayrı özlenmekte.

    rahat olmaları konusunu da abartmıyorum arkadaslar, mesela markette kasada beklerken, dakikalarca süren muhabbetlerden siz ağlamak isterken, kasiyer de, diğer müşteriler de gayet memnundur. beklerler. tek bir istisna yaşadım, huelva üniversitesi'ndeki ispanyolca hocamız, ilk derste uyacağımız kuralları söyledi bize ve bu benim için çok şaşırtıcı idi. onu da sonradan öğrendim ki kendisi ispanyol asıllı olsa da, doğma büyüme alman vatandaşı imiş. kendi kendime baya gülmüş idim bu olaya.

    kısacası, erasmus listesinde endülüs şehirlerini gören arkadaşlar, asla tereddüt etmeyin.

    son söz morrison'dan gelsin. the doors - spanish caravan

    "carry me caravan take me away
    take me to portugal, take me to spain
    andalusia with fields full of grain
    i have to see you again and again"
  • 711 yılında tarık bin ziyad komutasında emeviler, ilk adımını atmıştır ispanya'ya. tarık bin ziyad (cebel-i tarık boğazına ismini vermiştir kendisi) ispanya'da karaya ayak bastığında ilk emri, kendi donanmasını yaktırmak olmuştur. gemileri yakmak da burdan gelir. dönüşü olmayan bir yola girdiklerini ve artık yapacakları tek şeyin ayak bastıkları bu topraklara sahip olmak olduğunu anlatmak istemiştir askerlerine. askerleri de bunu çok iyi anlamış olacaklar ki 711-1492 yılları arası müslüman bir kavim yönetmiştir ispanya'yı. ve ispanya, endülüs olarak anılmıştır bu süre zarfında... iber yarımadası, kuzeyde pirene dağlarına kadar arapların yönetim altına girmiştir. tarihin en büyük kültür devletleri arasına girmiştir burda kurulan arap devletleri. öyle ki endülüs sayesinde 1500'lü yılların ortalarına kadar avrupa'nın bilim dili arapça olmuştur. araplar, tüm eski yunan klasiklerini latince'den arapça'ya çevirmişlerdi. çok büyük bir bilim hazinesi, endülüs'ün hakimlerince avrupa'ya yayılmıştı. araplar, burda kaldıkları 781 yıl boyunca eski kültüre dokunmazken, ispanyollar ve portekizliler araplardan aldıkları yerlerde müslüman kültürüne ait ne varsa yakıp yıkmışlardır. orda yaşayan araplar ve yahudiler, kuzey afrika'ya kaçmak zorunda kalmışlardır. hatta yahudilerin önemli bir kısmı, osmanlı donanması tarafından istanbul'a getirilmiştir.

    endülüs bir kültür, bir medeniyet merkeziydi... endülüs düştüğünde, tüm dünya kaybetti. özellikle de islam dünyası...

    kendi yurtlarında bey idiler, şimdi küfür ülkesinde uşak!
    ululuğun doruğundan eziliş uçurumuna yuvarlanan bu halka acıyan yok mu? (ebulbekâ sâlih b. şerif'in endülüs mersiyesi'nden)
  • orta çağ konularına girip buralara uğramamak olmazdı.

    orta çağda iber yarımadası’nda görkemli bir islâm muasırlığı heyetmiş olduğunu bildiğinizden hiç şüphem yok. bunları okullardaki tarih derslerinde de anlatıyorlar. yeterli mi, değil mi, tartışılabilir. ancak bence sonradan teferruatları hatırlayamasak dahi bu konunun bir takım inceliklerini, özelliklerini okumuş olmalıyız. bakın orta çağda avrupa’nın büyük bölümü karanlıklara bürünmüşken iber yarımadası’nda neler olmuş!...

    andalucia, günümüzdeki ispanya’nın 17 otonom bölgesinden biridir. başkenti sevilla’dır. bu şehrin ismini duymuşsunuzdur elbette. bilir misiniz onun daha önceki isimi ne? işbiliye… ya diğer ehemmiyetli şehirlerin isimleri… granada (gırnata), almeria (elmeriye), cordoba (kurtuba).

    takriben 800 süresince sene islâm egemenliği altında kalmış olan iber yarımadası’nda hemen her şehrin, her nehrin, her coğrafi bölgenin iki isimi vardır. kendi tarihleri üzerinde araştırma yapan ispanyollar dahi, bilhassa şehir ve nehir isimlerini yazarken onların ikinci isimlerini da yazmak gereğini duyar. sözgelişi kurtuba veyahut cordoba’nın ortasından geçen quadalquivir nehrinin öteki isimi “daha önceki vadi” mananına gelen vadi el-kebir’dir.

    böyle örnekler o kadar çok ki, saymakla, değinmekle bitmez.

    bu nedenledir ki, andalucıa = endülüs

    iber yarımadası’nda endülüs dönemi islâm muasırlığının tesiri sebebiyle, günümüz ispanyolcasındaki sözcüklerden binlercesi, etimolojik olarak arapça’dır.

    önceden iberya olarak hatıralan ve atlas ummanı’ndan (el-bahru’l-atlasî) pirene dağlarına (el-bürtât) kadar olan bu bölgeye helenler tarafından “bateka”, “spania” ya da “hispania” isimi verilmişti. hispania’nın karşılığı olarak ilk defa islâm fethinden sonra 716 yılında basılmış bir sikke üzerinde görülmüş olan “endelüs” isimi, 5. asırda ispanya’nın güneyinde kısa müddet yerleşmiş olan vandalların isminden, vandalucia’dan türetilmiştir.

    bazı araştırmacılar, endülüs isiminin buraya bir silahlı güç eşliğinde ilk kez ayak basan berberî müslüman komutan tarık ibn ziyad tarafından konduğunu belirtir. özgün olarak o buraya “batı toprağı” mananına gelen al-andalus (el-endülüs) ismini koymuştu.

    başlangıçta iber yarımadası’nda müslümanların fethettikleri toprakların tümü endelüs isimiyle anıldı. hıristiyanların 1085 yılında başlattığı reconquista (endülüs’ü geri alma) hareketi ile beraber toprak kaybı hızlandıktan sonra, bu isim sadece islâm egemenliğinde kalan için kullanılır oldu.

    iberya’daki islâm egemenliğinin 1492 yılında gırnata’da nasrîlerin ortadan kaldırılmasıyla bitmesinin hemen peşinden endelüs, bugün andalucia denilen, ülkenin güneyindeki bölgenin adı oldu. islâm dünyasında ise, islâm fâtihlerinin ele geçirmiş olduğu tüm batı avrupa toprakları el-endelüs adıyla bilinir. bu bağlamda bir de “cezîretü’l-endelüs” (endülüs adası) terimi geçer.

    batılı kaynaklarda endülüs müslümanları doğu ülkelerinde yaşayanlardan ayrı tutulur. hıristiyan ispanyalı kaynaklarda doğu müslümanları için “los sarracenos” (sarasenler) veyahut “las barbaras” (barbarlar) terimleri kullanılırken, ispanya müslümanları için “los moros”, “los mahometanos” (muhammedîler) ve los andaluzes (endülüslüler) terimleri kullanılır.

    iber yarımadası’nın hıristiyan ispanyollarca geri alınmasının hemen peşinden din değiştirerek hıristiyan yapılan müslüman kesim, şimdilerde asıl dinlerine dönme gayreti gösteriyor. ispanya federal devleti, 1989 seneninde aldığı bir kararla islâmiyeti resmen ülkesinde geçerli bir din olarak tanıdı. keşke diğer batı ülkeleri de bu hoşgörülü tutumdan örnek alsa…

    buraların müslümanların gelişinden evvelki tarihçesine de şöyle kısaca bir göz atalım mı?

    iber yarımadası’na ilk yerleşenler m.ö. 1100 senelerinde fenikeliler oldu. onları keltler ve helenler izledi. daha sonra kartacalıların egemenliğine giren yarımadayı, m.ö. 202 seneninde romalılar aldı. roma imparatorluğu, bu tarihten başlayarak orada birliği sağladı. ondan takriben 300 sene sonra da hıristiyanlık bu bölgeye de uzandı.

    5. asırda iberya, germen kabilelerinin saldırılarına hedef oldu. sırayla alanlar, süevler ve vandallar... vizigotlar 468 seneninde ülkenin büyük bölümünü ele geçirerek, toledo’yu merkez edinip yarımadaya egemen oldu. 586 seneninde katolikliği kabul eden vizigotlar, iber yarımadası’na hıristiyanlığın iyice yerleşmesini sağladı. vizigot egemenliği altında, tüm pagan öğeler temizlendi. yarımadada başka dinden yalnızca yahudiler kalmıştı.

    romalılar tarafından filistin’den sürülen yahudilerin bir bölümü, çok önceleri iber yarımadası’na yerleşmiş, roma imparatorluğu vaktinde gelişerek refaha kavuşmuştu. ancak vizigot krallığı döneminde sistematik olarak musevi karşıtı bir kilise-devlet siyaseti izlendi. 694 yılında çıkartılan bir yasayla, yahudiler köle vaziyetine getirildi.

    toledo’da tertip eden bir dizi kraliyet kilisesi konseyinde, hıristiyanların siyasi meseleleri arka tasarıya itilerek, yahudilerin zorla vaftiz edilmesine, sünnetin, diğer musevi ananelerinin ve şabat ile öteki bayramların yasaklanmasına karar verildi. yahudiler, 7. asır süresince aşağılandı, kırbaçlandı, idam edildi, mallarına el kondu, yıkıcı vergiler ödemek zorunda bırakıldılar.

    yahudilere uygulanan ekonomik baskılar neticeninde, diğer bir hayli avrupa ülkesinde görülmüş olduğu gibi iberya ekonomisinde büyük bir çöküş baş gösterdi. yahudilerin birçoğu, hıristiyanlığı kabul etmek zorunda kaldı. buna rağmen, musevi uygulamalarını saklıca sürdürdüler. böylelikle, ispanyalı hıristiyanlığı için sonsuz bir kaygı kaynağı olan “saklı musevi” kavramı tarihteki yerini aldı.

    bundan sonra, 8. yüzyıl başlarında müslümanların buraya gelişini görüyoruz. başlığın gereği olarak onun üzerinde daha detaylı durmak istediğim için izleyecek bölüme bırakıyorum.
  • müslümanların gayrimüslimlere hoşgörülü davranışları konusunda batılı bir düşünür olan chatfield şunları söylemektedir: “araplar, türkler ve başka müslümanlar, hıristiyanlara karşı batılı milletlerin, yani hıristiyanların uyguladıkları muamele ve gaddarlığın aynısını yapmış olsalardı, bugün doğu’da tek bir hıristiyan bile kalmazdı.”

    kurtuba'da yükselen endülüs medeniyeti
  • ''lan bu nasıl ispanyol, aynı bizim türklere benziyor'' dediğimiz ispanyalıların neredeyse tamamının yaşadığı ispanya bölgesidir. öyle ki bir gece gizlice birkaç milyonunu buraya ışınlayıp buradakileri de oraya yollasak iki tarafında ruhu duymaz.
  • soykirima ugramis olan medeniyettir. ispanyollardan ozur bekliyorum. katoliklege gecmeye zorlanmistir sag kalanlari.

    http://www.islamonline.net/…-english-news/nwelayout
hesabın var mı? giriş yap