• bunlardan bende bir tane var, bayramdan bir hafta önce gittiler memlekete kız kardeşimle, bir haftadır bazı haddini bilmez tavırlar içerisindeymiş, hepsinin haberini aldım.

    enişte, bu sabah yola çıkmadan bir şiir yazdığım kız kardeşimin kocasıdır.

    enişteciğim!!!...

    duydum ki;
    şerefsizlik yapıyormuşsun,
    pederle cumaya gitmişsiniz,
    pederle öğretmen evi bahçesinde oturmuşsunuz,
    pedere çift okey çekmişsin,
    milli maçı izlemişsiniz beraber,
    golden sonra çak yapmışsınız,
    etme...

    duydum ki;
    üst komşu hüseyin amcanın gerzek torununa şeker almışsın,
    sorana "hocanın damadıyım ben" diyormuşsun,
    baba baba baba diye sezercik modunda geziyormuşsun,
    teyzem işteyken eve tamirci gelmiş, başında sen durmuşsun,
    etme...

    duydum ki;
    anneannemin omuz ağrıları için ilaç yazmış,
    iğnelerini vurmuşsun,
    amcamın koyunu beraber almışsınız pazardan
    kasabı beraber ayarlamışsınız,
    etme...

    duydum ki;
    anamın yaptığı börek için "bundan daha iyisini yemedim" demişsin,
    geçenlerde çarşıya indirmiş, çikolatayı kahveyi sen almışsın,
    anamın denediği bluz için "sana çok yakıştı ben alayım" demişsin,
    haydi bunları anladım da,
    perdeyi de asmaya yeltenmişsin,
    etme...

    bu akşam geliyorum oğlum sıçtım ağzına,
    pederle cumaya biri gidecekse ben giderim,
    okey çekilip maç izlenecekse ben varım,
    gerzek komşu torununa şeker alınıp kalp kazanılacaksa ben varım,
    anam bluz beğendiyse ben ne güne duruyorum.
    kaşındın evladım, kaşındın etme dedim kaşındın,
    o evin oğlu benim,
    ne yaparsan yap en çok ben sevilirim,
    sen elin oğlusun, aldın gül gibi kızı otur efendi efendi,
    reyting toplanacaksa ben toplarım.
    geliyorum ulan, geliyorum...

    kaçma***
  • erkek yenge..
  • baba'nın eksikliğini hissettirmeyecek, şefkatli bir ağbi olanlarına da rastlanır bazen..

    canım o ak sakallı yiğide, o çevik ihtiyara fedadır..
    bilirim ki bir gün takılıp düşersem, iki elinin kanını sıyırıp ilk gelecek olan adamdır..
  • bir erkeğin alabileceği en kötü aile içi statü. o kadar kötü ki bacanaklık adında bi dayanışma müessesesi bile kurulmuş.

    sanırım herkesin alabildiğine zengin ve alabildiğine görgüsüz/sonradan görme/kıro olan bi eniştesi var. herkes dediğim güruh, türkler işte. ya da hepimiz aynı adamdan bahsediyo da olabiliriz bak, bilemedim şimdi.

    botswanalıları, cibutilileri, korelileri falan da bilmiyorum gerçi. işte sözüm enişte statüsünü yaratmış butün toplumlara. her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsa.
  • öptüğünde, bayram mı seyran mı sorgulanması gereken akrabadır.
  • el işte!
  • bazen, bazı insanlar için babadan daha öte olabilen insandır. hiçbir kan bağımız olmamasına rağmen 3.5 yaşımdan 25 yaşıma kadar bana bakan, ağladığımda koltuğunun altına girip hıçkırdığım, hasta olduğumda başucumda bekleyen, beni her türlü kötülükten koruyacağına bu dünya üzerindeki herkesten daha çok inandığım, kitap okuma alışkanlığımı, hayvan sevgisini, dünya tarihini öğrendiğim, babamdan öte canımdan öte olandır.
    ölümünün üstünden ekim 28'de 4 yıl geçmiş olmasına rağmen halen onu ne kadar özlediğimi, ona ne kadar ihtiyacım olduğunu düşündükçe beni ağlatan adamdır kendisi...
    ailesinin terk ettiği bir çocuğa kendi öz kızı gibi sahip çıkabilen, her gittiği yerde kızım diye cümle aleme duyuran, günün birinde evlenirsem damada beni teslim edeceğinin hayallerini kurduğum ama bu hayallerin ölümüyle yarım kalmasına neden olan da insandır aynı zamanda... evdeki çalışma masamdan, kütüphane raflarıma kadar hatta yattığım yatağımı bile kendi becerileriyle yapmış heybetiyle, hayatta duruşuyla, saflığa varan dürüstlüğü ve iyi niyetiyle patronları tarafından kenara atılan bu nedenle de hastalığı daha da çok artan ve sonunda onu ölüme götüren canımdır.
    bıraktığı sakallar nedeniyle hep elmacık kemiklerinden öpmek durumunda kaldığım ama öperken de illa ki sakalları battığı için gıdıklayan, kızdırdığı zaman ağladığımda gelip yanıma özür dileyenimdir.
    bir gece öldüğünün anlaşılmasının ardından yanına yatıp beni neden bıraktın diye ağladığım, beni bumbulinam diye sevenimdir. deli gibi aşık olduğu ama bu toprakların havasından mıdır suyundan mıdır 30 yıllık karısına onu sevdiğini ölüme yakın söyleyebilenim, komadayken aşık olduğu kadını bile tanımazken ben seslendiğimde yarı uykulu yarı uyanık 'merak etme kızım' diyenimdir.
    bir kızı babasız bırakmayan, ailesi için çalışan ama erken göçüm gidenimdir. enimdir.
  • en fazla salıverilen* akrabadır.
  • genel tanımı ablanın kocası. benim içinse cocuklugumun en önemli figürüydü. 9 yaşındaydım hayatımıza girdiğinde. eniştemle beraber gerçekten aile olduğumuza inanmıştım. ya da benim ailem o olmuştu. sevindiğimde, üzüldüğümde, ders çalışamadığımda, sınavlardan iyi not aldığımda, veli toplantılarımda ne bileyim işte bi cocugun ihtiyac duydugu her anda yanımda hep o vardı. babamın enişteni benden çok seviyorsun diye trip attigini bile bilirim. sonra anlasamadilar ablamla ve ayrıldılar. o zamanlar sayfalarca geri dönmesi için mektup yazdığımı, ara ara buluşup saatlerce agladigimi hatirliyorum. sonra araya bir suru sey girdi, eskisi gibi gorusemedik. o zamanlar geri dönmediği icin hep kızdım ona icten ice sanirim. en yakin arkadasimi kaybettim gibi gelmisti. yillar sonra calistigim is yerinde tesadufen karsilastik. gorur gormez eniste diye bagirip boynuna sarildigimi hatirliyorum ve pek konusamadan sadece agladigimi. oturduk bi cay corba ictik. iki sene önce işte. hep bilirdim ki ne zaman arasam gelecekti. yine yanımda olurdu. ama tekrar kesismedi yollarimiz..
    dün vefat ettiğini ögrendim. ilginctir iki gun once cocuklugun bittigi an kismina, bitirmedigimdir diye entry girmistim. dün sanırım cocuklugum bitti.
    seni çok seviyorum enişte.
    benimle birlikte çocuk olduğun için, tum güzel anılarım icin tesekkur ederim.
    seni aramak isteyip aramadığım, arayamadığım anlar geliyor gözümün önüne.
    ah keşke..
  • sekiz yaşındaydım cok sevdiğim halam evlendi. halama olan sevgim yüzünden kocasına hemen sinir oldum. kaşlarını çatarak konuşan cok kıl bir cocuktum, gaflete düşüp cok şirin aman aman diyenleri söylediklerine bin pişman eder, azarlayanı daha beter azarlardım filan allah kimsenin başına vermesin cok fenaydım.

    evliliğin ardından ilk kez evlerine ziyarete gittik, eniştem "biz serpille bir yıl cocuk yapmamaya karar verdik" diyince ben içimden bi dellendim çüş bi de cocuk mu yapıcaktınız bi de sikişcek mi bunlar şimdi iğrenc diye. neyse bir yıl cocuk yok belki ayrılırlar diyorum bir yandan. abimle bana dönüp sevimli olmak için götünü yırtarak "ne içersiniz ne ikram ediyim size kola, fanta, sahlep, boza?" diyince bozayı cok seven abim hiç düşünmeden bozaaa diye atladı. bunu duyan enişte ayı gibi gülerek, "boza yok şaka yaptım yeğenim" diyince ikinci sinir buhranını yaşayıp anneme döndüm "anne bu bizle dalga geciyor!" dedim. annem babam utandı masuscuktan kahkaha attılar adam baya bozuldu.

    keşke bozulup da bir daha bize espiri yapmamaya yemin edeydin enişte. devamı geldi, en son bir bayramda karşılaştığımıda beni yanaklarımdan sıkıştırarak "naber canavar?" diye sevdi. bunu yaptığında ben yirmibeş yaşında idim. allahtan bu gecen onyedi senede ben sakinleşmiş melek gibi olmuştum. yoksa sekiz yaşımda olsam sıçmıştın enişte. ayvayı yemiştin.
hesabın var mı? giriş yap