4 entry daha
  • mahallemiz bir başbakan çıkardı ya, her taraf polis arabası...
    yine de 20 yıl sonra gelen bu kısmetten dolayı gururluyuz elbet...
    ankaralı olmayanlar bilmez belki; or-an, 1970'lerde bir temiz hava şehri olarak kuruldu. adres soranlara "or-an'da oturuyorum" demek zor gelse de bir zamanlar yaşaması çok zevkli bir "uydu-kent"ti or-an... boyu bizimkini geçmeyen çamlardan kurulu ormanı, yürüme mesafesindeki gölü, kütüphanesi, okulu, kahvesi, spor kulübüyle modern bir köy görünümündeydi.
    semt, şöhretini sadece ankara'nın isine temiz alternatif sunan temiz havasına değil, ecevit ve türkeş gibi "sakin"lerine de borçluydu.
    ben mahalleye taşındığımda da bir üstümüzdeki ecevit'lerin sokağı çok hareketliydi. ankara'da sempatizanları birbirlerini boğazlarken or-an'da ecevit'lerle türkeş'ler cam cama bakışan karşılıklı iki evde otururlardı.
    sonra boğazlaşma o kadar büyüdü ki, bir sabah ecevit'lerin sokağına bir tankın girdiğini ve namlusunu rahşan hanım'ın beyaz güvercinlerini beslediği cama doğru yönelttiğini gördük.
    o günden sonra semtte sıkı bir düzen hakim oldu.
    ecevit ve türkeş bir süre mahalleye uğrayamadılar. buna karşılık or-an'a gelen yolun soluna milli savunma bakanlığı lojmanları yerleşti.
    semtin havası değişti.

    * * *

    zamanla her taraf bina dolmaya başladı. yapılaşmadaki üç kat sınırı delindi. genellikle kentin okumuş yazmış takımının sığınağı olagelmiş semt, yüksek binalarla kuşatıldı. ve o dönemin her nimetine verilen isim, or-an'ı kuşatan bu yeni mahalleye de verildi:
    "atatürk sitesi"...
    ecevit ve türkeş'in yokluğunda mahalleli bir süre kendini magazin haberlerine verdi. semt, daha çok türkan şoray ve cihan ünal gibi yeni sakinleriyle meşgul (ve meşhur) oldu.
    sonra müteşebbislerin çağı başladı. lüks villalar, pahalı arabalar, çok katlı süper binalarla uyanık girişimcilerin dönemini yaşadı or-an... bütün üniversitelerin budandığı dönemde, odtü'nün or-an'a nefes veren ormanı da tahrip edildi. üniversite öğretim üyelerinin "çam ormanı manzaralı" villaları, "8 katlı lüks bina manzaralı" haline getirildi.
    semtin kaderi, ülkenin kaderiyle el ele yürüyordu sürekli...

    * * *

    askeri dönemin bittiğini semtin girişine kondurulan meclis lojmanlarından anladık. iş ciddiydi. şimdi mahalleye gelirken önce sol koldaki askeri lojmanları, sonra da sağ koldaki parlamenter villalarını katetmek zorundaydınız. bu arada istihbarat lojmanları, polis koleji ve trt binası da bu kompozisyona katılmış ve yol adeta bir iktidar potpurisi halini almıştı. öyle ki eve gidene kadar, otobüsünüzün camından devletin bütün aygıtları resmi geçit yapıyorlardı.
    o yeşil, sakin ve temiz muhitin ha¬vası birden değişmiş, semt şu meşhur "türkiye mozayiği" ile tanışmıştı.
    tam da o yıllarda or-an'a bir kadın muhtar seçildi. hem parlamenter konutları, hem savunma ve istihbarat lojmanları, hem polis koleji ona bağlı olacaktı. mahallemize "ilk kadın muhtar"ı seçmekten dolayı çok sevinçliydik. ele güne örnek olacağını düşünüyorduk. ancak muhtar, bu fırsatı iyi değerlendiremedi ve or-an tatsız bir dönem yaşadı. hatırlayabildiğim kadarıyla "atatürk sitesi"ne ilk cami de o yıllarda dikildi. bütün bunlar olup biterken, mahalle sakinleri arasına baykal da katılmış ve o da ayrı bir güç odağı haline gelmişti. artık birbirine 100 metre mesafede iki solcu liderimiz vardı. o kadar yakın otursalar da, sabahları aynı ormanda yürüyüş yapsalar da pek birbirlerine komşuluğa gitmediklerini, hatta karşılaşmak dahi istemediklerini duyardık. sonra türkeş mahallede ayrı eve çıktı. eski evini, eski imajıyla birlikte terk etti. bir süre sonra da yeni taşındığı modern evinde vefat etti.

    şimdi 20 yıllık bu maceradan sonra mahallemiz yine bir başbakan çıkarmış olmanın sevincini yaşıyor. tanklar dün teslim almaya geldikleri ecevit'i korumakla görevliler artık... lakin beyaz güvercinler epeydir pencerede görünmez oldular.
    (bkz: can dündar)
    (bkz: oran)
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap